Mersin’de şarompele uçan sadece otobüs müydü; yoksa…
- GİRİŞ18.01.2024 09:13
- GÜNCELLEME19.01.2024 09:33
Bir kez daha değerler eğitimi..!
Yol kamerası kayıtta. İzliyoruz. Otobüs, Aydıncık yakınlarında sahil yolunda tünelden çıkıyor. Hava yağışlı, yol ıslak. Aman Allah’ım, tünelden çıkan otobüs son sürat keskin viraja giriyor. Sonra sola yatıyor ve şarampole yuvarlanıyor.
Uzmanından öğreniyoruz, 30 km hızla girmesi gereken viraja 90 km hızla girmiş şoför.
Sonuç felaket. 9 yolcu hayatını kaybetti, onlarca yaralı var.
***
İstanbul’un orta yerinde, gece geç vakit. Otobüste araç ön kamerası açık. Bir anda solundan bir panelvan hızla önüne atlıyor. Az önünde bir iki araç sol iki şeridi kapatmış. Panelvan, en sağ şeride, oradan en sol şeride makas atarak geçmeye çalışıyor. Bu arada araçlara sürtüyor, çarpıyor, deviriyor ve kaçıyor!
Sonuç 7 araç hasarlı, şükür ölen yok..!
***
Kurşunlu’da bir otomobil caddede drift atıyor. Balkonda onu izleyen bir meraklı cep telefonuyla kayıtta. Ortalık lastik kokusunda ve dumandan geçilmiyor. Gürültü işin cabası.
Sonuç, 32 bin tl’lik bir ceza ile sürücü cezalandırılıyor.
Fatih Akşemsettin caddesinde geliş istikametinde bir SUV dörtlülerini yakmış yolun ortasında duruyor. Arkasında birkaç araç kornaya basıyor. Gidiş istikametin de tıkalı. Çünkü döntlüleri yanan SUV’u geçmeye çalışanların şeritlerine girmesi yüzünden tıkanmış. Tam o esnada iki genç kadın, ağır adımlarla araca yöneliyor. Bu arada bekleyen araçların camlarını açmış insanlar bağırış çağırışta. Hatta bazıları hakaret etmekte. Ama kadınlar ağır aksak aracın yanına varıyor, kapıyı açıyor biniyor. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi patinaj çekerek Sarıgüzel’e doğru ilerliyor.
Sonuç, Akşemsettin caddesinde kaos sürüyor. 100 metre aşağıdaki Emniyet binasının önünden yola çıkan trafik memuru istifini bozmadan yürümeye devam ediyor.
***
Örneklerin sayısı artırabiliriz. Birkaç gün önce, televizyonlarda izlediğimiz, bizzat gözlerimizle şahit olduğumuz, basit kuralların çiğnendiği ve sonuçları bazen korkunç, bazen sinir bozucu olan olaylar bunlar.
Özellikle örnekleri sadece trafikten verdik ki konuyu daha kolay izah edebilelim diye.
DEĞERLER EĞİTİM NEYDİ Kİ?
Çok uzun süredir, bu köşede “değerler eğitimi”, caydırıcı ceza, “takip” ve kamu otoritesinin görünür olmasına yönelik yazılar yazıyoruz.
Kimi zaman, kabahatler kanununun “herkese” uygulanmasını…
Kimi zaman, basit trafik kuralı ihlallerinin caydırıcı cezalar yoluyla önlenmesini öneriyoruz.
Ama nafile..!
Her seferinde bambaşka “mazeret” ile savsaklanan, görmezden gelinen hatalar, ağır bedeller ödetiyor!
Tıpkı Mersin Aydıncık’taki otobüs kazası gibi. Aslında kaza demek istemiyoruz. Düpedüz cinayet!
Birkaç yıllık tecrübesi olan bir otobüs şoförünün bile yapmayacağı hata yapıldı. 90 km hızla keskin viraja girildi. Şoförün bu hatayı yapması için ya çok yorgun olup kendini kaybetmesi gerekir, ya da zır cahil olması! Acaba hangisi? Cevabı siz biliyorsunuz, aslında biz de..!
Ama oldu! Göz göre göre otobüs şarampole uçtu.
Trafikte makas atan şoför az kalsın faciaya neden olacaktı. O şoför cahilliğinin yanına bir de cüretkarlık eklemiş; belli!
Başkasının canı, malı umurunda değil, gördük!
Neden acaba?
Yolun ortasında çift sıra park yapıp dörtlüleri yakıp çekip giden sonra da oluşturdukları kaosa aldırış etmeden araçlarına binip giden o iki genç kıza ne demeli ya?
Cahil mi, cüretkar mı, vurdum duymaz mı?
Ya TOFAŞ otomobili ile İç Anadolu’nun küçük bir ilçesinde akşam vakti drift atan şoförü ne yapmalı!
Aracının yanan lastiğine mi, yediği 32 bin liralık cezaya mı ah çeksin?
Ne gezer?
***
Değerler eğitimi denince aklımıza bir sürü örf, anene, gelenek, ahlak kuralları geliyor. Oturup kalkmak da vardır içinde, insani ilişkiler de…
Ve fakat, son kertede önce evde, sonra okul öncesi ile ilk okulda, ardından hayat boyu devam eden bir eğitimden söz ediyoruz; değerler eğitiminden.
Değerler eğitimi ile birlikte meşru otoritenin yani “kamu otoritesi”nin düzen kurucu rolü de gerekli elbet.
Çünkü, herkes vicdanlı, herkes ahlaklı değil toplumda!
***
Hayatı, akıllı telefonlarımızdaki birkaç sosyal medya uygulamasının daracık alanına sıkıştırdığımız günden bu yana, toplumsal yozlaşmanın dibini bulduk!
Ne trafikte ne sosyal hayatta, ne ikili ilişkilerde basit kuralları bile uygular olduk.
Değerler eğitimini unuttuk. Yetmedi, bunu bize hatırlatan kamu otoritesinin “basit” kural hatalarına göz yumması nedeniyle büyük acılar yaşar olduk…
Kaotik ortamlarda “başımıza bir şey gelmesin” diyerek sessizliğe büründük.
Bu gidiş, gidiş değil.
Mersin’de viraja bodoslama girip, şarampole yuvarlanan otobüs gibi, her bir tekil bireyimiz ve sonra hepimiz, savrulup gitmek üzereyiz. Farkında mıyız?
İlgililere duyurulur!
Yanılıyor muyum?
Yorumlar140