2019’un başarılı iki teşkilat başkanından biri rakip diğeri ortada yok
- GİRİŞ25.01.2024 09:26
- GÜNCELLEME27.01.2024 09:17
2019 yerel seçimlerinde Ankara ve İstanbul’u Millet İttifakı’nı kazanmasına ilişkin İyi Parti lideri Akşener’in 8 ay önce söylediği cümleyi hatırlatarak başlayalım.
Akşener, “O seçimde Millet İttifakı CHP ve İyi Parti olmak üzere iki partiden oluşuyordu!”
Akşener’in bu cümlesini hatırlatma gerekçemiz ise, 2019’da İstanbul seçimlerindeki iki önemli aktörü hatırlatmak istememizdendir.
Akşener’in, parti grubunda, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız” diyerek elini kaldırdığı Buğra Kavuncu’nun 2019’da Millet İttifakı’nın adayı İmamoğlu’nun arkasında nasıl durduğunu hatırlıyor musunuz?
Kavuncu İyi Parti’nin, Canan Kaftancıoğlu da CHP’nin İstanbul İl Başkanı’ydı. Farklı ekollerden gelen bu iki isim, iki farklı partinin teşkilatlarını aynı “mefkûre” için koşturmaya bildi.
Kaftancıoğlu CHP teşkilatını, Kavuncu İyi Parti teşkilatını islim üzerinde tutmayı başardı. Motivasyonu hiç düşürmeden propaganda dönemini tamamladılar. Seçim günü sandıklara sahip çıktılar. İkinci kez yenilenen seçimlerde de aynı motivasyonu teşkilatlara yansıttılar.
2019’da İmamoğlu’nun arkasında iki güçlü il başkanı ve iki güçlü teşkilat görmüştük. HDP’nin dışarıdan “zımni” desteğini hiç saymıyoruz!
***
Peki bugün o tablodan eser var mı?
Hayır..!
Canan Kaftancıoğlu şu an için siyasette yok. Rivayet o ki Antalya’da siyasal danışmanlık yapıyor. Diğer taraftan mesleğine geri dönmüş. İstanbul’da İmamoğlu’na destek verdiğine ilişkin en ufak bir emare yok.
Dahası, İyi Parti’nin o günkü İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu bugün büyükşehir belediye başkan adayı.
İmamoğlu, arkasındaki iki güçlü teşkilatının birinin kendisine ağır sözler söyleyerek gittiğini gördü.
Diğeri kendisine rakip oldu..!
HDP ya da yeni ismiyle DEM ise İmamoğlu ve partisi CHP’den istediğini tam alamamış olmalı ki Başak Demirtaş’ın “aday olabilirim” çıkışını avantaja dönüştürmek üzere!
2019 ŞARTLARI MUHALEFET AÇISINDA ARTIK YOK
2019 şartları bugün muhalefet açısında yok. İmamoğlu’nun, “İstanbul ittifakı” diye çabaladığı “tabanda ittifak” meselesine gelecek olursak…
Görebildiğimiz kadarıyla “muhalif” olmayı bir kimlik haline getirmeye çalışıyorlar.
Yani, Erdoğan muhalifi, ya da iktidar muhalifi olmak başlı başına bir “kimlik” haline dönüştürülmeye çalışılıyor.
Erdoğan’a ya da iktidara kimi, “daha dindar” olmadığı gerekçesiyle, kimi “sol-sosyalist” düşünceye sahip olmadığı gerekçesiyle, kimi “daha milliyetçi” olmadığı gerekçesiyle muhalefet ediyor.
Ama bunların hiçbir önemi yok.
Yeter ki “muhalif kimlik” inşa olsun!
Yoksa kimin neye ne şekilde muhalefet ettiğinin bir önemi yok bu düşünceye göre.
Tek hedef; Erdoğan kaybetsin.
Tek kimlik, muhalif kimlik!
Tutar mı? Zor!
Çünkü muhalefetteki İyi Parti de Saadet Partisi grubu etrafında birleşen küçükler de diğer partiler de kendi siyasal düşünceleri etrafında muhalefet yapma eğiliminde.
Millet İttifakı’nın ya da 6’lı masanın darma dağınık olmasının sebebi de bu.
“MUHALİF” KİMLİK OLUŞTURMA ÇABASI TUTAR MI
Toparlayalım.
Yerel seçimleri sadece İstanbul’a indirgeme eğilimindeki CHP’nin ittifaklardan ümidini kesmesi sonrası, İstanbul özelinde “muhalif kimlik” oluşturarak “sandıkta ittifak” çabası görülüyor. Tutar mı? Zor!
Ne var ki 2019’da, CHP’nin adayının arkasındaki teşkilatçı iki ana aktör bugün yok. Hatta bir tanesi rakip olarak, adaylığını açıkladı.
Bu tabloda Ak Parti adayı Murat Kurum’un “teknokrat” bir aday olarak “Sadece İstanbul” diyerek, İstanbul’un sorunlarına çözüm perspektifi ile pozitif kampanya yürütmesinin bir karşılığı olabilir mi?
Takipteyiz.
Muhatabına Not: Seçim süreci aynı zamanda kampanya süreci. Adayınızın iyi olması yetmez. O iyi adayı iyi tanıtmak da başarıda büyük bir etmen.
Peki o zaman iyi adayı iyi tanıtmak için yarışmak yerine “kampanyadan pay kapmak” için birbirinin ayağına basanlar, kime ve neye zarar verdiklerinin farkında mı?
Yorumlar21