DEM’in son dakika golünü kime attığına ilişkin yeni ipuçları
- GİRİŞ22.02.2024 09:09
- GÜNCELLEME24.02.2024 11:34
Seçim sürecinde yeni bir aşamaya geldik. Aday listeleri teslim edildi. 3 Mart’a kadar itirazlar olacak. Sonra da netleşecek.
Asıl artık şimdi, anketlerin, kamuoyu araştırmalarının bir anlamı olacak.
Özellikle İstanbul’da artık önümüzdeki haftadan itibaren yapılacak anketlerin, kamuoyu araştırmalarının gerçek anlamı olacak.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için çoklu adaylık dönemi başladı. Başladı başlamasına da “Kent uzlaşısı” adı altında DEM ile CHP arasında gelişen ilişki biçimini henüz tam anlayabildik mi bilemiyoruz.
CHP’ye yakın gazeteciler ve yorumcular tarafından “uzlaşı yok” diye yekten bir itiraz var.
Ak Parti’ye yakın gazeteci ve yorumcularda ise çoğunluk DEM ile CHP’nin uzlaşı yaptı yönünde bir kanaat var.
Acaba hangisi doğru
Bize göre bir üçüncü seçenek de olabilir.
Örneğin, DEM’in içindeki tartışmaların sonucunda kanatlar arasındaki gerginlik bir “iç uzlaşı” ile çözüme ulaştırılmış olabilir.
Uzlaşının bize yansıyan kısmı, büyükşehirde güçlü bir aday çıkartma, 17 ilçede yine kendi adaylarıyla seçime gitme… Ama 22 belediyede aday çıkartama şeklinde olmuş olabilir.
Böylece, hem bir “belirleyici parti” olma hüviyetini pekiştirmek…
Hem de DEM içinde, “Halkımız ittifak istemiyor” diyenlerle, “İşbirliği yapmalıyız” diyenler arasında bir uzlaşı zemini bulunmuş olabilir.
DEM, 22 İLÇEDE ADAY GÖSTERMEYEREK, “İHSASI REY” YAPMİŞ OLUR MU?
DEM’in İl Seçim Kurulu’na son anda yetiştirdiği aday listesinde İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkan adayı ile 17 ilçe adayı var. Diğer 22 ilçede DEM aday çıkartmadı.
Bu aday listesi üzerinden yeni bir tartışma ve dahası yeni bir siyasi iklim oluşacak.
Tartışmanın odağında DEM’in 22 ilçede neden aday göstermezken, 17’sinde gösterdiği.
Özgür Özel’in, “DEM bize kaybettirmek istiyor” anlamı taşıyan cümleleri burada öylece bir dursun.
22 ilçede aday çıkartmayarak DEM, CHP’nin adaylarına destek mi verecek?
Bu sorunun cevabı, o 22 ilçede meclis üyelikleri için gösterilen adayların profilinde saklı.
Hele hele son genel seçimlerde örneğin, Esenyurt’ta DEM/HDP’nin oyu yüzde 19 civarında olmasına rağmen bugün “Kent uzlaşısı” adı altında aday çıkartılmadı.
CHP ise aynı ilçede gösterdiği adayı geri çekti. Daha önceden DEM/HDP’den aday olmuş bir ismi aday yaptı. DEM sözcüsü de “Esenyurt’ta kent uzlaşısı sağlandı” dedi. Ardından da “Görüşmelerimiz devam ediyor” diye konuştu.
İşte o konuşmadan, önceki günkü listelerin verileceği son dakikaya kadar hangi ilçelerle ilgi “Kent uzlaşısı” adı altında nasıl bir müzakere ve pazarlık yürütüldü? Ve nasıl sonuçlandı?
Önceki gün saat 17.00 sularında başlayan ve birkaç saat süren belirsizliğin altında yatan neden yukarıdaki sorular.
DEM İÇİNDEKİ BÖLÜNME, İSTANBUL FORMÜLÜ İLE ÇÖZÜLMÜŞ OLABİLİR Mİ?
Bize göre, DEM/HDP ile CHP ya da doğrudan Ekrem İmamoğlu, “Kent uzlaşısı” adı verilen işbirliği konusunu son ana kadar müzakere etti. Pazarlık yaptı.
DEM içindeki kanatlardan biri son dakikaya kadar alabileceği kadar tavizi aldı. Ve listeyi ondan sonra teslim ettirdi.
Bu bizim iddiamız. Şu an için ispatlamamız zor. Ama hem ilçe belediye meclisi adaylarının listelerdeki yerlerine bakarak…
Hem yarında itibaren sahadaki yansımalarına bakarak bir sonuca ulaşabiliriz.
***
Buna mukabil, DEM’in ağır abilerinden Ahmet Türk’ün ve ona yakın isimlerin, “işbirliği” konusunda çekincelerini hatırlıyoruz.
Aslında biraz da 2019 yerel seçimlerindekine benzer bir tablo çıkıyor ortaya.
Bir farkla, o gün doğrudan aday göstermeyerek destek verdikleri Ekrem İmamoğlu’na bu kez, meclis üyelikleri ve kısmi aday çıkartmamakla destek verme eğilimindeler.
O halde, arka planda ne oluyor?
Bize göre, DEM/HDP, en yüksek oy oranına çıktığı 2015’ten bu yana düşüş eğilimindeki oylarını toparlamak istiyor.
Aynı zamanda da parti içi tartışmaları da en aza indirmek istiyorlar.
Hem “kent uzlaşısı” , hem rekabet diyebileceğimiz bir formül. İlginç değil mi?
İstanbul ve bazı batı illerinde meclis üyelikleri ile birlikte birkaç ilçe belediyesinde kendilerine müzahir isimlerin olması formülün işlemesi için şart.
Böylece hem yüzde 8’lere düşen oylarını konsolide ederek yeniden yüzde 10’un üzerine çıkarmayı hesaplıyorlar. Hem seçimin kaderini belirleyen parti oldukları algısını pekiştirmeye çalışıyorlar.
Tutar mı?
Deniyorlar.
Tutar mı?
Takipteyiz.
Yorumlar13