İstanbul’da hakikat ile sanrı altbaşıysa… Sandık başında tercihiniz n’olacak
- GİRİŞ26.03.2024 08:51
- GÜNCELLEME27.03.2024 08:26
İstanbul’un belediye başkanı, 1.5 milyar tl değerindeki 3 villanın kendi şirketine ait olduğunu pişkin pişkin sırıtarak kabul etti.
CHP İstanbul İl Binası’nın alımı için toplanan para olduğu iddia edilen “para kuleleri” için Kemal Kılıçdoroğlu’nun sağ kolu Bülent Kuşoğlu, “İl binası için 24 milyon lira bankadan iki aşamada ödenmiştir. Bu paranın dışında başka bir para ödendiyse biz bilmiyoruz. Binanın değeri 24 milyon liradır” diyerek “Para kuleleri” konusunda iddialı bir açıklama yaptı. (Gazeteci Nuray Başaran’a verdiği demecin özeti.)
***
“İsrafı bitirmek”ten tutun da “yetim hakkı” söylemine kadar istismar edilebilecek ne kadar kavram varsa peş peşe sıralayıp sonra da “para kuleleri” ile suçüstü yakalananlar pişkince “bu paralar il binasının alınması için kullanıldı” dedi.
Dedi demesine de parayı getirenlerle, parayı sayanların, parayı sayanlarla parayı alanların ifadeleri bile çelişkilerle dolu.
Olay mahallinin sahibi, yani görüntüleri servis ettiği söylenen avukat, “Bu görüntüleri bizzat bizden parayı sayanlar istedi. Biz de güvenlik kamerası görüntülerini bir USB bellekle yükleyip verdik” dedi.
Parayı aldığı söylenen binanın sahibi ifadesinde, “Ben tahsilatı Türk Lirası olarak aldım. Orada Dolar, Euro görmedim” dedi. Para görüntülerinin ilkinde deste deste Dolar ve Euro sayılıyordu.
Parayı, “şu” belediyedeki adamdan aldım diyen de çıktı, “bu belediye”den aldım diyen de.
İstanbul’un belediye başkanının “Kafa kopartan” adamı da para sayanlar arasındaydı…
Belediye başkanının şirketinin genel müdürü de, milletvekili yaptığı arkadaşı da.
Çelişkilerle dolu savcılık ifadeleri ortaya çıktı.
Yakın da soruşturma mahkeme boyutuna taşınınca gerçekler de ortaya çıkacak.
Ama ne hikmetse “herkes” birbirini suçlarken İstanbul’un belediye başkanı kendini “piru pak” ilan etti.
Tam da “tertemiz”, “israfı önlemiş” parayla pulla işi olmayan iş kolik bir siyasetçi profili çizerken…
İstanbul’un belediye başkanının mal varlığına ilişkin önemli bir iddia gündeme düştü. “Sarıyer’de 1.5 milyar tl değerinde 3 villanın belediye başkanının inşaat şirketine ait olduğu…”
Önce sessiz kaldı. Sonra pişkin pişkin sırıtarak, “Ne var bunda” anlamı taşıyan açıklamalar yaptı.
Dedi ki, “Bizim gizlimiz saklımız yok. Bizim malımız mülkümüz ayan beyan vardır. Oradaki mülkümüz (Sarıyer’deki villalar) İmamoğlu Şirketi üzerinedir.”
Ee! Ne anlamalıyız?
Malınız var ama hülle yoluyla “saklıyorsunuz” öyle değil mi?
Mal beyanınızda göstermiyorsunuz.
“İl binası için toplanan para” diyorsunuz, Bülent Kuşoğlu “Yok öyle bir şey 24 milyon lira parti kasasından banka üzerinden ödendi” diyor.
Yani, “Kafa kopartan” adamınız ile şirketinizin genel müdürünün saydığı paraların menşei ve nereye gittiği konusunda o dönemin CHP Genel Merkezi Genle Saymanı Kuşoğlu sizi yalanlıyor.
Ama siz hala pişkince “bu işin bizimle ilgisi yok” demeye getiriyorsunuz.!
“Toz konduramazsınız” diye efeleniyorsunuz.
İSTANBULLU SEÇMENİN, ÇALIŞMAYI VAAD EDENİ Mİ POLEMİKTEN BESLENENİ Mİ TERCİH EDECEK?
Seçim sürecinde artık son düzlükteyiz. Bu hafta sonu dananın kuyruğu kopacak. Çoğu yerde sonuçları tahmin etmek artık mümkün.
İstanbul’daysa “hakikat” ile, “hakikat ötesi” birbiriyle alt başı görünüyor. Sonucu foto finiş belirlerse şaşırmayın!
Neyi kast ediyoruz?
Şunu: Karşımızda bütün açıklığıyla yaptıkları ortada olan vaatleri bilinen, bugüne kadarki karnesi ortada bir Ak Parti Cumhur İttifakı adayı var. Murat Kurum.
İlk günden bu yana “Sadece İstanbul” diye sloganlaştırdığı kampanyasında “elle tutulur, gözle görülür somut” vaatlerde bulundu.
Buna mukabil, 4.5 yıldır “polemik” üzerinden siyaset üreten…
Vaadleri ile yapmadıkları arasında dev uçurum oluşan…
İstanbul’u atlama taşı olarak kullanma arzusunu ayan beyan belli eden
CHP’nin genel başkanlığına, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna kadar her türlü koltuğa sarkan…
Bunu yaparken de oportünizm ile makyavelizmi sonuna kadar kullanan “hakikat ötesi” bir isim var!
Tercih İstanbulluların.
Sandığa gidecek seçmenin, “sanrı” ile “gerçek” arasında.
“Doğru” ile “yalan” arasında yapacağı tercih…
Önümüzdeki 5 yıl için İstanbul’un kaderini belirleyecek.
Dün İstanbul’da yağan yağmurdan sonra trafikte kalanlar karar verecek.
Metrobüs’te, otobüslerde, metrolarda saatlerce balık istifi yolculuk yapanlar verecek.
Çürük binalarda “deprem korkusu” ile yaşayanlar karar verecek.
***
Artık karar zamanı!
Bakalım İstanbul seçmeni, “karşıtlık” üzerinden türetilen siyaseti mi, hizmet odaklı siyaseti mi tercih edecek!
Muhatabına Not: İstanbul’da 4.5 yılda olup biteni geriye çekilip izlediğinizde karşınızda belediyecilik namına kocaman bir hiç durduğunu görüyorsunuz. Ne hikmetse hala “Erdoğan’ı durdurma” motivasyonu ile hareket ediyorsunuz.
Sahi Erdoğan size ne yaptı?
Kalın sağlıcakla.
Yorumlar37