Maslahat gözetmek iyidir lakin, “Su yetişinceye kadar kurbağanın gözü patlayacak”
- GİRİŞ04.06.2024 08:44
- GÜNCELLEME07.06.2024 09:48
Siyasette “normalleşme” süreci sandığın siyasetçilere verdiği ev ödevi mi?
Ya da “normalleşmeden” kim ne anlıyor?
Veya, “normalleşme” adı altında, CHP’nin taleplerinin hükümet tarafından karşılanıyor görüntüsü, bize ne söylüyor?
***
Bakın soruları bir hayli fazla.
Ne ki, bu soruların anlaşılabilmesi ya da doğru tanımlanması için Ak Parti’nin 31 Mart yerel seçim sonuçlarını doğru okuyup okumadıyla doğru orantılıdır.
Ne demek istediğimize gelince…
Hafta sonu Kızılcahamam’da yapılan Ak Parti istişare toplantısının basına yansıyan şekliyle tahlil edebildiğimiz ölçüde “verilen mesajın” doğru anlaşılıp anlaşılmadığına ilişkin ipuçları bize bir şey söylüyor. Ama o söylenen olup biteni izaha yetiyor mu bilemiyoruz.
‘RUH VE KAN KAYBI’ YAŞAYAN AK PARTİ, YARAYI TEDAVİYE BAŞLADI Mİ?
Yerel seçimlerin hemen ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ak Parti’ye yönelik, “ruh ve kan kaybı” tespitinin gereği ne kadar yapılıyor sorusunun cevabının bir bölümünü Kızılcahamam’da gördük.
Kızılcahamam kampında, “ruh ve kan kaybı”nın müsebbiplerinin hazırladığı konsept ve belirlediği takvim üzerinden sunumlar, tespitler… nihayetinde kararlar alındı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, tekamülü öncelediğini biliyorduk.
Erdoğan’ın, kırmadan dökmeden nöbet değişimlerini, bayrak yarışında görev değişikliklerini yapmayı düşündüğünü biliyorduk.
Ama, sürecin bu kadar uzayacağı konusunda açıkçası bizim bir perspektifimiz yoktu. Hatta, dinlediğimiz, okuduğumuz kadarıyla elimizdeki bilgiler bu yönde değildi.
***
Bir haber kaynağım, Ak Parti’nin 2023 seçimlerinden sonra izlediği yeni yol… Ya da doğu-batı ekseninden batıya yönünü dönen bir Ak Parti ve hükümetinden söz ediyordu. Bu yönüyle, 31 Mart seçimlerinin kaybedilmesiyle başlayan süreçte, seçmenin “normalleşme” mesajı verdiği gerekçesiyle gereğinin yapılmasını anlayabiliriz.
CHP lideri Özgür Özel’in randevu talebine olumlu cevap vermek bir yana, o buluşmada talepler listesi olarak sunulanlara da kategorik olarak “hayır” denmemesi normalleşmenin CHP’nin taleplerinin karşılanması olarak algılanmasına neden olmasını da anlayabiliriz.
AK PARTİ’DE YENİDEN REFORM SÖYLEMİ ÖNE ÇIKARKEN…
Bu ortamda, Ak Parti’nin Cumhur İttifakı’nın bir paydaşı olarak devam ettiği sürece “Kürtlerden” oy alamadığı tezini işleyenler aynı gündemle bu kez “demokratikleşme, özgürleşme” dahası “reformcu Ak Parti” söylemini öne çeken açıklamalar yaptılar.
Doğru, Türkiye’nin en reformcu partisi kuşkusuz Ak Parti. Tartışılamayan, konuşulamayan tüm konuları tartışmaya açıp konuşturan ve nihayetinde “tabuları” deviren parti Ak Parti, lider Erdoğan.
Dahası, “AB ile sorun olursa Kopenhag kriterleri değil adına Ankara kriterleri der yolumuza devam ederiz” diyen de yine Erdoğan ve arkadaşları.
Buna şüphe yok.
Ne var ki 2023 Mayıs’ından 31 Mart 2024’e kadar geçen süre zarfından bu konuda neredeyse bir cümle söylenmemişken, yerel seçim sonuçlarından sonra Ak Parti “reformist” olduğunu hatırladı!
Yine, özgürlüklerin genişletilmesinde, demokrasinin olgunlaşmasında büyük emeği olan Ak Parti’nin, iki seçim arasında bu konuda ne yaptığı da sorgulanabilir.
Ne zaman ki seçim sonuçlarını iyi değerlendiren ve pozisyonunu güçlendiren bir CHP liderliği inisiyatif aldı, Ak Parti’de birileri, “reformistliğini”, demokratlığını, özgürlükçü olduğunu hatırladı.
***
Kızılcahamam’a yeniden dönersek…
Ak Parti’de seçim yenilgisinin faturasının ila birilerine kesmek gerekir mi? Birileri “sorumluluğu üzerini almalı” değil miydi?
Öyle olmadı!
Tam tersin, Ak Parti lideri Erdoğan, “Ben dahil herkes hesap vermeli. Ben dahil layüsel hiçbir kimse olamaz” dediği halde. “Bana müsaade ediniz” diyerek sakince kenara çekilmesi gerekenler neden yeni bir “oyun kurma” cihetine gitti?
Oturdukları koltuklardan, “Sorumlu sizsiniz” diye işaret edilenlerin neredeyse tamamı üzerine alınmadan, arkasına bakıyor!
Sanki, “sizsiniz” diye işaret edilenler onlar değil, arka sıralardaki “ecinli”ler!
***
Toparlayalım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arkadaşları ikna etmiş görünüyor. 2024 Ekim’inde ilçe il kongreleri, 2025 Mayıs’ında Büyük Kongre olacak.
Bütün bu süreci de şu anda görevde olan, parti yönetimi yönetecek.
Süreç devam ederken, ekonominin rayına oturtulması ümit edilecek. Terörle mücadeleden yeni bir söylem geliştirilecek. Milli Eğitim Bakanlığı üzerinden yeni bir mefkûre oluşturulacak. Böylece Mayıs 2025’e ulaşılacak.
Kızılcahamam’ın ertesi günü Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, Savunma Bakanı Yaşar Güler’in, Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın gündem oluşturmaya dönük medyadaki söylemlerini bu bağlamda değerlendiriyoruz.
***
Ekonomi nedeniyle Ak Parti’yi iktidara taşıyan çevreler zor durumda. Toplumsal yozlaşmanın tavan yaptığı bir dönemde, “idealler” uğruna yıllarını harcayanlar büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. PKK ve FETÖ gibi terör örgütleriyle yıllardır devam eden mücadelede hala büyük zaaflar yaşanıyor!
“Su yetişinceye kadar kurbağanın gözü patlayacak!”
***
Sonuç: Sonucun müsebbipleri, sebep oldukları yenilginin faturasını ödemeden yeni sürecin sorumlusu olmuşsa, devam eden süreç, ne ruh kaybını, ne kan kaybını telafi edebilir.
Muhatabına Not: Sahi, yeni anayasa tartışmaları başladığında Cumhur İttifakı’nın paydaşlarının alacağı pozisyon bu yaşadıklarımızdan bağımsız olabilir mi?
Hasan Öztürk / Haber7
Yorumlar65