Ne zaman söyleyeceksin… Söyleyemezsin
- GİRİŞ07.06.2024 09:54
- GÜNCELLEME09.06.2024 08:31
Ne zaman söyleyeceksin… Söyleyemezsin
“Kibirle yürüyüp gülü incitme gönül” diyeni…
“Bize Ömerler lazım” diye haykıranı…
“Milletin efendisi değil hizmetkarıyız” diyeni…
“Bıkmadan usanmadan gece gündüz çalışacağız” hedefini koyanı…
“Yaptıklarımızı, her platformda anlatacağız” diyeni…
“Ruh ve kan kaybımız var” diye öz eleştiri yapanı…
“Ben dahil layüsel yok” diyerek eleştiriye kendinden başlayanı…
“Kırmadan dökmeden, nöbet değişimi yapacağız” diyeni…
“İkna edip sorunu zamana yayanlara” ve kurdukları “müesses nizamı” devam ettirmek isteyenlere söyleyecek sözümüz var.
Her yükü, onun sırtına vurup, ama her fırsatı kendi lehine çevirme kurnazlığı gösterenlere söyleyecek sözümüz var.
Son 20 yılda elde edilen a’dan z’ye tüm kazanımlardan pay aldığı halde, yönünü belli etmek için bile söz söyleyemeyenlere sözümüz var.
31 Mart yerel seçimlerindeki yenilgide “sorumluluğu” olduğu halde, onurluca istifasını sunamayanlara… Söyleyecek sözümüz var!
Sorumsuzlar. Suskunlar. Sessizler. Oturdukları yerde oturmaktalar.
Çünkü…
SÖYLEYEMEZSİNİZ; ÇÜNKÜ…
Söyleyemezsiniz! Çünkü, “Peygamberinizi bile dinlemediniz beni hiç dinlemezsiniz!”
Makam arabalarına bindiniz..!
Kırmızı halılarda yürüdünüz..!
Ömrünüzde görmediğiniz itibarı gördünüz..!
Hayalini bile kuramadığınız servetlere kondunuz..!
Bütün bunları bir Uzun Adam'ın arkasına sığınıp yaptınız!
O Uzun Adam'ın uzun yürüyüşüne ayak uydurmadınız…
Pranga vurmak isteyenlere bir çift söz söyleyemediniz!
Söyleyemezsiniz!
xxx
Makam arabalarına bindiniz..!
Makam koltuklarına oturdunuz..!
Emrinize binlerce bürokrat…
Binlerce memur…
Binlerce işçi verildi.
Kamunun imkanları sunuldu.
Ömrünüzde görmediğiniz itibarı gördünüz..!
Bütün bunları bir adamın arkasına sığınarak yaptınız!
O’na doğruyu söylemediniz!
Söyleyemezsiniz!
xxx
Lüks arabalara bindiniz..!
Her köşeye bir gökdelen diktiniz!
Zenginleşip palazlandınız…
Banka hesaplarına Dolarları, Euroları, doldurdunuz..!
Dünyalıkta sınır tanımadınız…
Emniyet şeritlerini kendinize tahsis edilmiş sandınız!
Çakarlı arabalarla cakasattınız.
Süfli duygulara kapıldınız!
Bütün bunları bir adam'ın arkasına sığınıp yaptınız!
O’nun uzun yürüyüşünü durdurmak isteyenlere bir çift söz söyleyemediniz!
Seçim yenilgisindeki sorumluluğunuzu söyleyemediniz.
Söyleyemezsiniz.
Çünkü siz "Peygamberinizi bile dinlemediniz, beni hiç dinlemezsiniz!"
xx
Susuyorum ve sözün burasında size göç edebiyatının büyük ustası Lübnanlı şair Halil Cibran'ın sözleriyle baş başa bırakıyorum:
“Ey kavmim..! Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Dönüp de bakmazsın ölülerine. Lut kavminden de değilsin sen, hazdan olmayacak mahvın. Acıyla karıldı harcın ama acıya da yabancısın. Ağıtları sen yakarsın ama kendi kulakların duymaz kendi ağıtını. Tanrı'ya yakarır ama firavunlara taparsın. Musa Kızıldenizi açsa önünde, sen o denizden geçmezsin. Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Korkarsın kendinden olmayan herkesten. Ve sen kendinden bile korkarsın. Hazreti İbrahim olsan, sana gönderilen kurbanı sen pazarda satarsın. Hazreti İsa'yı gözünün önünde çarmıha gerseler, sen başka şeylere ağlarsın. Gündüzleri Maria Magdalena'yı 'fahişe' diye taşlar, geceleri koynuna girmeye çabalarsın. Zebur'u, Tevrat'ı, İncil'i, Kuran'ı bilirsin. Hazreti Davud için üzülür ama Golyat'ı tutarsın. Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvın. Ama sen kendi acına da yabancısın. Kadınların siyah giyer, kederle solar tenleri ama onları görmezsin. Her kuytulukta bir çocuğun vurulur, aldırmazsın. Merhamet dilenir, şefkat dilenir, para dilenirsin. Ve nefret edersin dilencilerden. Utancı bilir ama utanmazsın. Tanrıya inanır ama firavunlara taparsın.
Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Sana yapılmadıkça işkenceye karşı çıkmazsın. Senin bedenine dokunmadıkça hiçbir acıyı duymazsın. Örümcek olsan Hazreti Muhammed'in saklandığı mağaraya bir ağ örmezsin. Her koyun gibi kendi bacağından asılır, her koyun gibi tek başına melersin. Hazreti Hüseyin'in kellesini vurmaz ama vuranı alkışlarsın. Hazreti Ömer'i bıçaklayan ele sen bıçak olursun. Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Ölülerine dönüp de bakmazsın. Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvın. Ama arkana baktığın için taş kesileceksin. Ve sen kendine bile ağlamayacaksın. Komşun aç yatarken sen tok olmaktan haya etmezsin. Musa önünde Kızıldeniz'i açsa o denizden geçemezsin. Tanrı'ya inanır ama firavunlara taparsın. Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.” (Halil Cibran) --- Not: Yazının ilk versiyonu 04.04. 2014’te, ikinci versiyonu 09.12.2021 tarihinde yayınlamıştır.) |
Hasan Öztürk / Haber7
Yorumlar128