Tam, “Nerde kalmıştık” demek üzereydik ki, Ak Parti Grup Toplantısı’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Muhalefetle ittifak olmaz” diye başladığı sözü “Cumhur İttifakı sapa sağlam yoluna devam ediyor” diyerek devam ettirdi. “Yol arkadaşımız MHP ile omuz omuza yürüyoruz” dedi. “Cumhur İttifakı birdir, bütündür ve sarsılmadan ayakta kalacaktır” diyerek cümlelerini pekiştirdi.

“Cumhur İttifakı'nın herhangi bir üyesine yapılan saldırı, doğrudan ittifakın birliğine, bütünlüğüne yapılmıştır. Bu saldırılara geçit vermeyiz” diyerek son iki haftadır “Acaba ittifak dağılıyor mu” tartışmalarına noktayı koydu. FETÖ’cü kalemşorları boşa düşürdü. Operasyona bıyık altında gülenleri hüsrana uğrattı.

Böylece, 31 Mart yerel seçimleriyle birlikte “Siyasette yumuşama” ya da “normalleşme” adı altında başlayan yeni süreci, “Cumhur İttifakı’nı dağıtmaya yönelik hamleye” dönüştürmek isteyenler “açığa” düştü.

Biz buralarda yokken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, CHP’ye yaptığı iadeyi ziyareti hazmedemeyenlerin yaptığı hamleler bir tarafa, Ak Parti içinden bir grubun çabası ve onlara müzahir bazı kalemlerin ısrarı sonuç vermemiş oldu.

Siz bakmayın, Meral Akşener’in Beştepe’de ağırladığına… Yine siz bakmayın Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in Erdoğan tarafından kabul edilmesine.

Bakılması gereken yer… Ya da kulak verilmesi gereken yer Ak Parti Merkez Yürtütme Kurulu  (MYK) ve Grup Toplantısı’ydı.

Ve nihayetinde hem MYK’dan basına sızan bilgiler… Hem Grup Toplantısı’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İttifak” vurgusu tartışmaları bu noktada bitirdi.

HEM İÇERİDEN HEM DIŞARIDAN “SERBEST ATIŞ”A İZİN VEREN ERDOĞAN, PARTİSİNE İSTİKAMET VERDİ

İzleyebildiğimiz kadarıyla, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mayıs ayının başından bu yana “serbest atış” yapmak isteyenlere bir alan açtı ve bir tartışma zemininin oluşmasına müsaade etti. Bu serbest atış sürecinde açıkçası Ak Parti’nin bazı kadroları ulu orta “MHP’den behemehal kurtulunması” gerektiği yönünde ifadeler kullandı. Bazılarıysa Kavala ve Gezi Davası hükümlüleri üzerinden yeni bir “özgürlüklerin önünün açılması gerektiği” yönünde tartışma başlattı.

Erdoğan, partisi içinde olup bitenleri izledi.

Yine takip edebildiğimiz kadarıyla, Ak Parti’deki değişim talepleriyle ilgili uzun soluklu, sakin bir süreç takip edilmesi konusunda bir “karar” alındı. Kızılcahamam kampında bu karar pekiştirildi.

Hatta bizim yorumumuzla “Değişmesi gerekenler, değişimde rol aldı!”

Fakat yine görebildiğimiz kadarıyla, Erdoğan partisine istikamet vermek için bir süre daha “serbest atış” faslını izledi.

Ak Parti Grup Toplantısı, Erdoğan’ın partisine yeniden ve yine istikamet verdiği bir toplantıya dönüştü.

En keskin ifadeleriyle, MHP ile kurulan Cumhur İttifakı’nın sapa sağlam ayakta olduğunu ve devam edeceğini söyledi.

CHP ile “Büyük koalisyon” ya da “Büyük ittifak” hesabı düşünenleri püskürttü.

Nihayetinde, “Türkiye eksenli” perspektifi bir daha pekiştirerek, ittifakın devamı yönünde partisine istikamet verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyaset arenasındaki satrançta birkaç aydır muhataplarının hamle yapmasına müsaade etti. Ve nihayetinde, hem partisi içindeki çevrelere hem CHP ve ona müzahir medyaya “kararlı” bir duruşla cevap verdi.

Bundan sonrası daha net!

Mehmet Şimşek üzerinden Batı ile sürdürülen angajman devam eder.. Ama Hakan Fidan üzerinden Doğu ile geliştirilen ilişki biçimi de gelişir. Her iki aksın kesişim noktası ise elbette Ankara ve Beştepe’dir.

Dünyanın hallaç pamuğu gibi atılmak üzere olduğu bir dönemde, Erdoğan’ın Türkiye ekseni etrafında kurduğu denklemde Cumhur İttifakı olmazsa olmazdı. Ve Erdoğan, bütün tartışmaları bir kenara bırakarak ittifakın devamından yana tavır aldı.

Böylece yasamada çoğunluğunu kaybetme riski ortadan kalktı.

Erdoğan’ın eli güçlendi.

Hayırlı olsun.