15 Temmuz’un kişisel hissemize düşen hikayesi budur

  • GİRİŞ15.07.2024 08:46
  • GÜNCELLEME16.07.2024 13:03

Bugün 15 Temmuz. Temmuz’un 15’i. Kapkara başlayan gece ap aydınlık bir sabaha dönmüştü 2016 yılının 15 Temmuz gecesi.

FETÖ’cü alçaklarca başlatılan darbe girişimi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ölümüne ölümüne…” diye başlayan cümlesi. “Milletimi sokaklara, meydanlara davet ediyorum” çağrısı. “Milletin iradesinden başka bir irade tanımıyorum” meydan okuması…

Ve elbet bu çağrıya kulak veren millet, FETÖ’cü alçaklara gereken cevabı verdi. Darbeyi bastırdı.

Kapkaranlık başlayan gece, ap aydınlık bir sabaha evrildi.

Sabah olduğunda, 252 şehidimiz vardı. 2 binden fazla gazimiz vardı. Ama aynı zamanda vatanımız vardı. Milletimizin sayesinde. Vatan sever, polislerimiz sayesinde. Vatan sever askerimiz sayesinde. MİT’imiz, istihbaratımız sayesinde.

***

Üzerinden 8 yıl geçti ve o gün yaşananlara dair hala hepimizin anlatacak hiyakeleri var. Bu hikayelerimizi nesilden nesile aktarmak için de her yıl bu gün düzenli olarak hatırlatmalarda bulunmayı kendimize vazife addettik.

***

Bu yıl size o gece yaşadıklarımdan bazılarını nakletmek istiyorum.

15 Temmuz 2016 akşamı saat 20 sularında Vatan Caddesi üzerindeki bir restoranda eşimle yemek yiyorduk. Birkaç bilgi mesajı düştü ekranımıza. Önce umursamadık. Sonra arkadaşlar aramaya başladı. “Köprü’de olağan dışı şeyler oluyor” diyerek.

Eşime “Hadi kalkalım” dediğimi hatırlıyorum. Eve geldiğimizde işin rengi belli olmaya başladı. “Terör saldırısı” diye başlayan hareketlilik, “darbe” diye şekilleniyordu.

Abdest aldım. Akşam namazını kıldım. Eşimle helalleştik. Evden çıkmadan önce, “Kim olursa olsun kapıyı açma. Geri dönmezsem sabah evi terk et. İstanbul’dan çıkmanın yolunu bul” dediğimi hatırlıyorum.

Evden çıktım. Aracıma bindim. Vatan Caddesi’ne çıkmak üzereydim ki caddeyi bir araç kapattı. Önümü kesmek istediler. İçinden silahlı bir şahıs indi. Silahı doğrulttu, bana doğru kararlı adımlarla yaklaşmaya başladı.

Herşey bir anda oldu. Aracın camını açtım. Silahımın horozunu kaldırdım. Nişan aldım. O da silahı bana doğrultmuş yürümekteydi. Ani bir refleksle direksiyonu sağa kırdım sokağa hızla girdim.

Ne o ne ben ateş ettik. Kurtulmuştum.

Edirnekapı’ya ulaştığımda, alt geçitte bir hareketlilik oldu. Önümde trafik bir anda durdu. Bir askeri araçtan 4 ya da 5 kişi indi. Yolu kapamaya başladı. Yine ani bir refleksle önce Kırmaza plastik dubalara çarptım ardından aracımı kaldırıma çıkarttım. Kaldırımdan giderek Haliç Köprüsü bağlantı yoluna ulaştım. Flatofis’teki kanalın önüne geldiğim anlarda karşı istikametten 2 askeri aracın yavaş yavaş bize doğru geldiğini gördüm.

Kanala girdim. Turgay Güler yayından çıkmıştı. “Geri yayına dönelim ben de geldim” dedim.

Yayına girmeden hemen önce Ülke Tv Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Çelik’le bir görüşme yaptık. O görüşmede, “Darbeye direneceğiz. Biz gelmeye çalışıyoruz. Allah yar ve yardımcımız olsun. Size güveniyoruz” dediğini hatırlıyorum.

Yayına girdik. O anlarda darbe teşebbüsü artık alenileşmişti. Turgay Güler ben ve konuklarımız darbeye direnmek gerektiği yönünde yayınlar yaptık. Sürekli olarak milleti sokağa çağıran isim Turgay Güler’di. Bir ara yayından çıktım.

Yine Mustafa Çelik Bey ile konuştum. O konuşmada bu kez “Bu millete bir şey söylemek lazım. Yol göstermek lazım” dedi. Ardından bir anda “Ezan ve sela fikri” ortaya çıktı.

Fikir babamız Mustafa Çelik’ti. Yayına girdim. Turgay Güler ilk kez o an “Türkiye’nin bütün camilerinden ezanlar, selalar okunsun” dedi.

Hatta, ilk sela okunan camilerden biri Fatih Hırka-ı Şerif Camii’ydi. Camiden okunan selâyı telefonundan eşim bize, biz de yaka mikrofonundan Ülke Tv aracılığıyla millete dinlettik.

Saatler henüz 23 bile olmamıştı. Turgay Güler ekrandan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e çağrı yaparken… Bizse telefonla ulaşmaya çalıştık.

Bu esnada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o tarihi çağrısı duyuldu.

Gece yarısını biraz geçe Sayın Görmez’e ulaşabildim. Telefonda konuştuk. Sonra da yayına aldık. O da tüm din görevlilerinin camilerden ezan ve sela okuması çağrısını bizim ekranımızdan yaptı.

***

Zaman ilerledikçe şehit haberleri geldi. Hele ki Gölbaşı’ndaki Polis Özel Harekat Binası’na yapılan helikopterli saldırı haberi ulaştığında tedirginliğimiz arttı.

Bu arada TRT’de okunan bildiriden haberimiz olduğu anda, canlı yayında Turgay Güler’e “İşler kötüleşti, TRT’de darbe bildirisi okunuyor” dediğim anda, bir saniye bile tereddüt etmeden “O bildiri korsan” diye tepki gösterdi; hatırlıyorum.

Köprüden, Vatan Emniyeti’nden, Çengel’den, Saraçhane’den, Ankara Genelkurmay önünden, Beştepe Külliyesi’nin önünden çatışma ve ölüm haberleri geliyordu sürekli.

Mustafa Cambaz kardeşim, Çengel’de şehit düştü. Vatan’da bir kız kardeşimiz tank paletleri arasında paramparça oldu. Köprüde, Erol Olçak oğlu ile birlikte şehit düştü. Haberleri geldikçe içimize acı düştü.

Ama darbeciler ne yaptılarsa milleti püskürtemedi. Şanlı vatan sever asker ve polisimizi yıldıramadı. MİT’in kapısını helikopter ile yaylım ateşine tutanlara yiğitler tabancalarla karşılık verdi.

***

Millet sokağa el koydu. Millet caddelere el koydu. Millet memlekete el koydu. Millet devlete el koydu.

Gece yarısını iki saat geçmişti ki işin rengi değişti. Kapkara başlayan gece, aydınlığa verildi.

Allah’u ekber, Allah’u ekber, Allah’u ekber..!

Saat sabah 04.30 gibi yayından çıkıp, aşağıya girişe indim. Kapıda 70-80 kişi bizi korumaya gelmişti. İçlerinde sivil giyimli ama uzun namlulu silahlarıyla polis arkadaşlarımız vardı.

O an hıçkıra hıçkıra ağladığımı hatırlıyorum; şükrederek..!

Çünkü, darbe teşebbüsünün en yoğun yaşandığı dakikalarda, ekrandan “Bağcılar’daki, Esenler’deki gençlere seslenmiştik. Gidin CNN Türk’ü kurtarın” diye. Aynı çağrının bir benzerini, Eyüplülere de yaptık. “Yayınımız devam edecek ama bizim yanımızda olun” diye.

İşte kapının önündeki insanlar onlardı. Bizi yalnız bırakmayan kardeşlerimiz.

Burada ilk kez kayıtlara geçiriyorum. Sözlü olarak söylemiştim ama yazıya da geçirmiş olayım.

O gece saat 21.45 gibi stüdyoya girerken silahımı aldım. 200 mermiyi masanın altına koydum. O gün Ülke Tv’nin Haber Koordinatörü olan kardeşim Mustafa Güngör’e şu talimatı verdim. “Şayet binaya girerlerse engellemeyin. Stüdyoya yönelirlerse engellemeyin. Kameralar kayıtta kalsın. Sakın canlı yayından çıkmayın. Kamera açısına giren ilk FETÖ’cü alçağı… İlk darbeciyi anlının çatından vuracağım. Gerisi Allah Kerim. Bu benim sana vasiyetimdir!”

Binamızın önüne kadar geldiler ama canlı yayın araçlarımızla kapının önünü kapattığımız için giremediler. Yayınımızı kesemediler.

Sabah erken vakitlere kadar bizi yalnız bırakmayan kardeşlerimizle birlikte günü tamamladığımızda. Her yerde darbecilerin püstürtüldüğü haberini aldık.

Millet vatana gel koydu. Millet devlete el koydu.

Darbe ve iç işgal ile Türkiye’yi ağababalarına peşkeş çekmek isteyen hainler, satılmışlar atlet-don’la birer birer teslim alındı.

Darbe bertaraf edildi.

Şehitlerimiz, gazilerimiz ve çıplak elleriyle tanklara, kurşunlara meydan okuyan milletimiz sayesinde Türkiye, Türkiye olarak kaldı.

Cuma akşamı girdiğimiz Ülke Tv binasından, pazartesi günü öğleden sonra çıktığımızda 5 kilo vermiştik.

15 Temmuz’dan bizim de hissemize işte bu hikaye kaldı.

Kalın sağlıcakla.

 

Yorumlar83

  • Halil 1 ay önce Şikayet Et
    CIA 15 Temmuz konusunda Ak Parti mediasının anlattıklarının doğru olmadığını rapor etmiş
    Cevapla
  • Destaann 1 ay önce Şikayet Et
    5 tankı durduran sözde kahramanın akrabası: “Ne kahramanlığı! 16 Temmuz’da kavga ettik, çenesini ben kırdım.”
    Cevapla
  • misafir 1 ay önce Şikayet Et
    15 temmuz gerçek bir halk destandır.ama solcu ve soldan çarklılar fetöcüler pkk ve türevleri bunu milletin gözünden düşürmek isterler.anasınıfı,ilkokul ve ortaokul,Üniversitelerde 15 temmuz zorunlu ders olararak okutulmalı.kimse gerçek önemini göstermiyor
    Cevapla Toplam 7 beğeni
  • Gülsevim Korkmaz 1 ay önce Şikayet Et
    İşgal ve kalkışma adım adım işliyor, kurtulmuş değiliz. Beşiktaş Çırağan Caddesindeki Osmanlıdan kalan ulu ağaçlar kurutuluyor., Osmanlının izleri ağaçlarına varıncaya kadar silinmeye çalışılıyor. İçin için Bizans hortlatılıyor. Dikkanizi çekmek istiyorum. Çırağan caddesine bir gelin kesilmeden önce kuru da olsa bu ulu ağaçları son kez görün.
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • DATÇALI 1 ay önce Şikayet Et
    SADECE 15 TEMMUZ HALK DESTANINDAN Bir Paragraf daha nice hikayeler var eğer daha önce Fetö operasyonlarına karşı destek verilseydi şimdi FETÖ diye bir şey konuşulmayacaktı. Ama yine de CHP ve AYM kapatılmadan bu ülkeye huzur gelmeyecektir.
    Cevapla Toplam 20 beğeni
  • mert 1 ay önce Şikayet Et
    halk destanı değil TÜRK milletinin destanı
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat