Öcalan, “Başkanlık sistemine destek veririz” dedi, “Çözüm Süreci” HDP ve PKK tarafından vuruldu

  • GİRİŞ14.10.2024 09:25
  • GÜNCELLEME14.10.2024 09:38

Bugün tehlikeli bir yazı ile sizlerleyiz.

Biraz uçlarda, sınırlarda dolaşmak niyetindeyiz.

Öncelikle, 1 Ekim’den bu yana başlayan “İç çephede birlik” maksadıyla açılan “pencere”den bakmaya çalışalım.

***

MİT’çi rahmetli Mahir Kaynak sıklıkla “Bizim Kürtlerimizi kimseye vermeyiz. Veremeyiz” derdi. Bir şey daha derdi, bir olay olduğunda “Kime yarar” sorusunun sorulmasını...

***

1 Ekim’de Sayın Bahçeli’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “kuşatıcı” Meclis konuşmasının hemen ardından, DEM Partisi’nin sıralarına giderek Başta Eş Başkan Tuncer Bakırhan ve diğerleriyle selamlaşıp tokalaşması “Yeni bir çözüm süreci mi başlıyor” tartışması başlattı.

 Açıkçası yeniden bir çözüm sürecinin başlamasının mümkün olmadığını gören biri olarak çok ileri bir tartışma başlatılmak istediğini söyleyebiliriz.

Bahçeli’nin bu çıkışına Sayın Erdoğan’ın Sırbistan dönüşü uçakta yaptığı açıklama ile destek vermesi meselenin çok daha geniş bir perspektiften gündemde olduğuna işarettir.

***

“Çözüm Süreci”nin tam da ortasında, ona destek verdik… Desteğimizden dolayı da hiçbir zaman “tüh” demedik.

Çünkü, PKK terör örgütü süreci baltalayıp, masayı devirdi devirmesine ama en azından Doğu ve Güneydoğu’daki insanımız “Devletin ne kadar çaba gösterdiğini” görmüş oldu.
Hoş, diye bilirsiniz ki “Habur’daki o görüntülere rağmen de mi savunuyorsunuz?” 
Evet diyoruz. O görüntülere rağmen evet.

Çözüm Süreci boyunca birçok tahrik, birçok hata birçok olumsuzluk yaşanmış olabilir ama nihayetinde “Suriye’de toprak kazandınız. Ama Türkiye’den ne aldınız da silah bırakacaksınız” diyen sözüm ona Türk Solu’nun önemli iki kalemşoru, (Ki son seçimde biri DEM’den milletvekili seçildi, diğeri kıl payı seçilemedi) terör örgütüne doğrudan destek verip, “çözüm”ün akamete uğramasında hayli rol aldı.

***

O günlerde BDP’nin milletvekili olarak İmralı’ya gidip gelenler Altan Tan, bir açıklama yapmış, “Devlet Öcalan ile anlaşmıştı. Aksini söyleyen çıksın” demiş.

Sanki yeni bir şeymiş gibi pazarlamış. Oysa, zaten ne olduysa ondan sonra olmadı mı?

28 Şubat 2013 tarihinde Milliyet gazetesi “İmralı Zabıtları” başlığıyla çıktı. Ve Altan Tan’ın da içinde bulunduğu BDP Heyeti ile Abdullah Öcalan’ın İmralı’daki görüşmeleri sızdırıldı.

Orada dikkat çeken bir bölüm var.

Sırrı Süreyya Önder görüşmenin bir yerinde söz alıp şöyle diyor, “Başkanım (terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan) her şeyi konuştuk. Bir de başkanlık meselesi var. Kamuoyu bu konuda çok hassas. Osman Kavala’nın size selamları var. Totaliter bir yapıya dönüşmesinden endişe ediyorlar.”

Öcalan, Önder’in bu sözleri üzerine şöyle diyor, “Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına girebiliriz.”

İşte ne oluyorsa ondan sonra oldu.

Çözüm süreci PKK tarafından akamete uğratıldı. Amerika aktif olarak gözlemci sıfatıyla masaya oturmak istedi. Masa devrildi.

Ve nihayet, 17 Mart 2015’te HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş en kısa Grup Konuşması’nı yaptı. “Sayın Recep Tayyip Erdoğan, HDP var oldukça HDP'liler bu topraklarda nefes aldığı müddetçe sen Başkan olmayacaksın. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, seni başkan yaptırmayacağız, seni başkan yaptırmayacağız, seni başkan yaptırmayacağız" dedi. 

7 Haziran’da 2015’ten sonraysa, Meclis’teki büyük temsil oranına rağmen HDP, Türkiye partisi olamadı.  Çukur eylemlerine destek verdi. Bine yakın asker ve polisimiz şehit düştü. Çözüm süreci bitti. 

Altan Tan, kendisinin de şahit olduğu İmralı’daki görüşmede Öcalan’ın “Başkanlık Sistemi’ne” destek verdiğini biliyor. Bu desteği “Öcalan devlet ile anlaşmıştı” diyerek yeniden aktarıyor.

BUGÜN ÖCALAN’I ADRES GÖSTERENLER, DÜN ONU İMRALI’YA DİRİ DİRİ GÖMENLER DEĞİL Mİ?

İlginçtir, bugün DEM sözcüleri yeni bir süreç için İmralı’yı işaret edip, Öcalan için Diyarbakır’da toplanıyor toplanmasına da onu diri diri İmralı’ya gömenler bizatihi kendileri.

Bize inanmayanlar Prof. Ali Kemal Özcan’ın yazıp çizdiklerine bir göz atsın.

***

Bunları hatırlattıktan sonra şimdi gelelim meselenin özüne.

Meselenin özü şudur: Amerika ve Avrupa Birliği (AB) bölgemizde haritayı değiştirmek istiyor. Bu bağlamda, 4 ülkede yaşamını sürdüren Kürtleri o ülkelerden koparıp bir Kürt Devleti  kurmak istediklerini biliyoruz.

İşte bu noktada, Türkiye, Suriye, İran ve Irak’ın parçalanması anlamına gelen bu harita mühendisliği tutar mı?

100 yıl önce Sevr’in bir benzeri olarak bugün coğrafyamıza dayatılan hadise sadece çok daha fazla kan, çok daha fazla göz yaşı demekten başka bir şey değildir.

Bu bağlamda, Mahir Kaynağı bir daha hatırlayarak, Türkiye’nin Kürtlerini kimseye vermeye niyetimizin olmadığını ilan ediyoruz.

Bunun için de Sayın Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz haftaki grup toplantısında “Birinci Meclis’e atıf yapması”nı olağan üstü önemli görüyoruz.

ÇÖZÜM SÜRECİNİ BİTİREN, ÖCALAN’IN BAŞKANLIK SİSTEMİNE DESTEK VERMESİ DEĞİL Mİ?

Şimdi başa dönelim. 

Altan’ın bilinmeyen bir şeyi söylediği yok. Bilineni tekrarlıyor. Ama şunu söylemiyor: Öcalan’ın, “Başkanlık sistemine olumlu baktığı” sözleri yüzünden çözüm sürecinin bittiğini.

Ve HDP’nin o dönemki Eş Başkanı Demirtaş ile Osman Kavala’nın nasıl bir söylem birliği içinde süreci baltaladığını.

O halde şöyle bitirelim.

Türkiye’nin Kürtleri olmadan, Türkiye’nin ne büyümesi, ne de var olması mümkün değildir. Bu nedenle, Kürtlerimizi hiç kimseye vermeye niyetimiz yok. Ve yine onlardan ayrılmak gibi hiçbir niyetimiz yok.

Bu yüzden, “Birinci Meclis’in farklı etnisite ve farklı düşünce yapısına rağmen aynı mefkurede buluştuğuna” işaret eden Devlet Bahçeli’nin sesine kulak verilmesinde fayda var.

Yeni Anayasa tartışmaları veya olası seçimdeki aritmetik üzerinden meseleye bakmak “günü kurtarmak”tan başkaca bir şey değildir.

Biz, çok daha büyük, çok daha anlamlı, çok daha güçlü bir mefkureden söz ediyor. Büyük ve müreffeh bir Türkiye’den. 

Mümkün mü?

Bize göre, zaruri..!

Kalın sağlıcakla.

Hasan Öztürk / Haber7

Yorumlar4

  • cafer11 4 saat önce Şikayet Et
    Güzel analiz,teşekkürler Hasan bey.Türkler Kürtleri kimseye vermez.Kürtler de Türkleri kimseye vermez. Birbirimizle varız biz. Birliğimizi bozmak isteyenler bu millete ihanet içindedirler. Bunlar Siyonizmin ve Batının kuklalarıdır.
    Cevapla
  • Sadece Ran 4 saat önce Şikayet Et
    Çok güzel... Kaleminiz her daim güçlü, adaletli olsun İnşallah...
    Cevapla
  • Tarık 5 saat önce Şikayet Et
    Bu ülkede Kürt sorunu yok PKK'lı lar sorunu vardır ve başları govdelerinden ayrılmalı... vatandaşlıktan atılmalıdır bu köpekler de... başkası düşünülemez eğer çözüm süreci diye bir şey olursa o hükümet in sonu olur.
    Cevapla
  • osman 5 saat önce Şikayet Et
    Doğu ve Güneydoğu’daki insanımız “Devletin ne kadar çaba gösterdiğini” görmüş oldu. Bu cümle ile hendek olaylarından bu yana siyasi arenada ne olup bittiği hakkın fikrinizin olmadığı ortaya çıkıyor.. Türk milleri anayasa değil.. hırsız hain ne melanet varsa iktidarın sözlerini tutmasını bekliyor.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat