Terör duvarı yıkılacak Türkler, Kürtler Araplar kucaklaşacak
- GİRİŞ24.12.2024 08:37
- GÜNCELLEME25.12.2024 09:26
DİŞE DİŞ, GÖZE GÖZ
“İsrail’e müzahir bir ‘Kürt Devleti’ aynı zamanda Türkiye’nin Arap dünyasına, Sünni dünyaya erişimini de engelleyecek” diye söze başlayanların haklılık payı vardı.
Ve bu tezin yanına eklenen, “İkinci bir İsrail” cümlesi, Türkiye’nin “terör koridoru” olarak nitelendirdiği “otonomi” için en uygun ifade olarak yerli yerine oturuyordu.
Uzun vadeli Amerikan stratejisinin bölgemize dayattığı “mikro devletçikler” projesi adım adım uygalırken..
Bir de kimilerince “Rojova devrimi” diyerek kutsanan… Aynı zamanda “romantizm” rüzgarları estirilen bir süreçte “hesaplaşma”nın vaktinin kısaldığını düşünüyoruz.
Şimdi artık “Dişe diş, göze göz!”
YPG/PKK KENDİNE YENİ KORUMA ŞEMSİYESİ BULMAYA ÇALIŞSA DA NAFİLE…
Türkiye’nin 40 yılına mal olan PKK terör örgütünün, Suriye iç savaşı ile birlikte yeni bir “form” ile Suriye’nin kuzeyinde neşet ettiğini biliyoruz.
2011 sonrasında Suriye rejiminin boşalttığı alanlara yerleşen… DEAŞ terör örgütünün işgal ettiği alanları Amerika ve müttefiklerinin desteği ile ele geçiren…
Kendi gibi düşünmeyen ve inanmayan “halkımız” dedikleri Kürtleri bile Türkiye ve Kuzey Irak’a süren…
PKK ve Suriye kolu YPG bugünlerde “tekliflere açığız” diyerek yeni “Koruma semsiyesi” arıyor.
8 Aralık 2024 günü, Şam’ın gerçek sahipleri tarafından ayağa kaldırılması…
Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) Türkiye’nin desteği ile Halep’i işgal etmeye yeltenenleri kovalaması...
Fırat’ın batısındaki Tel Rıfat ve Mümbiç’den köklerinin kazınması…
Fırat’ın doğunda Deyrzor’da taşlanarak kovalanmaları…
Rakka’da Arap aşiretlerinin ayaklanması ile şehir merkezinde kontrolü kaybetmeleri...
Haseki ve Kamışlı’da zor anlar yaşamaları...
Bundan etkili olmuştur.
***
Böyle bir atmosferde, elebaşları, Amerika kontrolünde Aynel Arap için “silahsız bölge”den söz ediyor. “Suriye dışından gelenlerin gideceğinden” dem vuruyor.
Batı’ya mesaj çakıyor. Şam’ın yeni yönetimine “Ortak bayrak” deyip “otonomi” pazarlığı yapıyor. İsrail’den yardım dileniyor!
DEVLETİN BÜTÜN KARAR ALICILARI ORTAK DİL KULLANIYOR; “KENDİNİZİ TASFİYE ETMİYORSANIZ, TASFİYE EDİLECEKSİNİZ”
Bütün bunlar yaşanırken, Türk devleti, tüm aktörleriyle ortak bir dil kullanarak, “Tasfiye olacaksınız” diyor.
Sayın Bahçeli, 1 Ekim’den sonraki konuşmalarının tamamında, terör öğütü PKK’ya ve liderliğine “kendinizi tasfiye edin, yoksa sonunuz kötü olacak” diyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Kendinizi tasfiye edin, yoksa tasfiye ederiz” diyor.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, “Önleyici ve yok edici tedbirler” diyor. “Son terörist de bertaraf edilinceye kadar mücadele sürecek” diyor.
Nihayetinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, “Suriye’nin ve bölgemizin geleceğinde DEAŞ ve PKK dahil hiçbir terör yapılanmasına yer yoktur. PKK ve uzantıları ya kendilerini tasfiye edecekler ya da tasfiye edilecekler. Bu katil sürülerini bölgemiz için bir tehdit kaynağı olmaktan mutlaka çıkartacağız” diyor.
ERDOĞAN, TERÖR ÖRGÜTÜNE “BEKLEDİKLERİ ACI AKIBETTEN KAÇAMAYACAKLAR”
Devlet ve hükümettin bu konuda “eş güdüm” içinde olduğunu biliyorduk.
Ama son bir aydır Suriye’de olup bitenlere yönelik verilen mesajlar bildiklerimizi daha da somutlaştırdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “PKK ve türevlerinin Türkiye ve bölgemizin geleceğinde olmayacağını” söylerken bir şey daha ilave ediyor.
Diyor ki, “Kimin eteğine yapışırlarsa yapışsınlar… Kimin tetikçiliğini yaparlarsa yapsınlar... Hangi yabancı odağa sarılırlarsa sarılsınlar… Şunu çok iyi bilsinler ki kendilerini bekleyen acı akıbetten kaçamayanlar.”
Ve Cumhurbaşkanı, YPG/PKK’ya operasyon sinyali de veriyor; “Şairin dediği gibi ‘Belki yarın, belki yarından da yakın’ bir sürede 40 yıldır kanımızı emen bu beladan Allah’ın izniyle kurtulacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, YPG/PKK ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin tasfiyesinden sonra olacaklara da ışık tutan cümleler kuruyor.
“Terör duvarlarını da tamamen yıktıktan sonra Türkler, Araplar, Kürtler olarak hep beraber büyük bir kucaklaşmaya imza atacağız. Bu güzel günlerin şafağı artık sökmeye başlamıştır.”
***
Suriye’de artık yeni bir dönem var. Umudumuz, “eskisi”nden daha iyi olacağı yönünde. Yeni yönetimin işi zor. Ama şu ana kadar temkinli ve Türkiye ile uyumlu. Hem Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ziyareti ve o ziyarette verilen mesajlar… Hem MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın ziyaretindeki atmosfer bunu gösteriyor.
Şam’ın terörle mücadele konusunda Türkiye ile aynı noktada buluşması ise uzun zamandır çalışılan meselenin ete kemiğe bürünmüş halidir.
KADİM KUDÜS’ÜN ANA KAPILARINDAN BİRİNİN ADI SAHİ ŞAM KAPISI DEĞİL Mİ?
Taşeronlar, aparatlar, piyonlar bir bir elenince nihayetinde “asıl sahipler” ile sahada karşı karşıya gelip bir “dehşet dengesi”nde buluşma vakti yakındır.
Şayet Şam’ın güneyinde o dehşet dengesi kurulamaz ve İsrail hala işgal ve saldırgan tutumunu sürdürürse… Sadece hatırlatacağımız bir küçük soru var.
Sahi, Kudüs’ün kapılarından birinin ismi neydi?
Şam Kapısı mıydı?
Anlatabildim mi?
Hasan Öztürk / Haber7
Yorumlar34