Dün dünde kaldı can cağazım, artık yeni şeyler söylemek lazım*
- GİRİŞ30.12.2024 09:06
- GÜNCELLEME31.12.2024 08:25
Üçüncü göz istemiyoruz…
Karından konuşan istemiyoruz…
İçten pazarlık istemiyoruz…
Tek bir “mutlak kazanan” istemiyoruz…
Tek bir “mutlak kaybeden” istemiyoruz…
Tek bir şey istiyoruz…
BÜYÜK TÜRKİYE mefkuresi için “birlik” olmayı.
***
Dirliğimizi bozan…
Kanımızı emen…
İnsan kaynağımızı, değirmen gibi öğüten…
Trilyon dolarları heba eden…
Enerjimizi sömüren…
Aramıza nifak sokan…
Terör belasından kurtulmak için seçtiğimiz yolda, yeni bir paradigma oluşturmanın arafesindeyiz!
***
Devletin içine sızan Paralel Yapı Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) nasıl ki 2 neslimizi heba etti…
Bölücü terör örgütü PKK da en az 3 neslimizi tüketti.
Osmanlı’nın son döneminden bu yana sık sık, “Kahtı rical” diyorsak…
1970’lerdeki “anarşizm” döneminde 5 binden fazla gencimizi toprağa verdiğimizdendir.
1984’ten bu yana terör örgütü PKK yüzünden kaybettiğimiz 40 binden fazla insanımızı kaybettiğimizdendir.
FETÖ’nün nesillerimizi çalmasındandır!
***
Emperyalizmin içimize akıttığı aparatlar yüzünden, nesillerimizi, emeğimizi, ürettiklerimizi heba ettik, ediyoruz!
***
Ne ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1 Ekim günü Meclis açılış töreninde “iç çephe”yi güçlendirme temalı konuşmada söylediği, “Şunun artık idrak edilmesi ihtiyaçtan öte bir zarurettir; bugün, İsrail saldırganlığı karşısında, içeride ve dışarıda çatışma alanlarının değil, uzlaşma alanlarının öne çıkması gerekiyor” cümleleri…
Ardından MHP lideri Bahçeli’nin, o konuşmadan sonra DEM sıralarına gidip el sıkışması…
Ve grup konuşmalarında peş peşe, DEM’in Türkiye partisi olması, PKK’nın bizzat ele başı Öcalan tarafından “lav edildiğinin” açıklamasına dair cümleleri…
Nihayet Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Devlet Bey, feraset ve tecrübesiyle, akıl dolu cümleleriyle daima tarihe not düşen ve istikamet çizen bir liderdir. Kendisi vatan sevgisinin, millet sevgisinin, en önemlisi de cumhuriyetçiliğin ne olduğunu en çarpıcı şekilde ifade etmiştir. Son çağrılarını bu çerçevede okuyanlar tarihi fırsat çerçevesini görmekte ve heyecanlanmaktadır” demesi…
Türkiye’de yep yeni bir iklimin oluşmasına neden oldu.
Bu iklime İyi Parti karşı çıktı. Çıkmaya devam ediyor. CHP önce sendeledi ardından Genel Başkan Özgür Özel toparladı. Destekliyor.
DEM, bir gitti bir geldi!
Parti’den yapılan açıklama problemli. Eş Başkan Tuncer Bakırhan’ın sözleri destek içeriyor.
Kayyum atamaları sürecinde yaşanan komplikasyonlara rağmen…
Sayın Bahçeli’nin açtığı “Umut kapısı” kapanmadı.
***
Suriye’de yaşanan son gelişmeler, Türkiye içinde oluşan iklimin aynı zamanda ne kadar zaruriyet olduğunu da gösterdi.
Çünkü artık Suriye’de bütüncül bir yapının inşa süreci başladı. Bu yapıya direnen birkaç rejim artığı silahlı grubun dışında bir tek YPG/PKK kaldı!
Onların da silah bırakması ve bütüncül Suriye içinde yer almasının şartını hem Türkiye hem yeni Şam hükümeti koydu.
“Ya kendilerini lav edecekler; ya yok edilecekler!”
***
İçeride Sayın Bahçeli’nin, “DEM ile İmralı doğrudan görüşmeli” teklifi nihayetinde karşılık buldu.
DEM’den Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder hafta sonu İmralı’da PKK ele başı Öcalan’ı ziyaret etti.
Ziyaretin sonunda yapılan açıklamada Öcalan, “Oluşan paradigmaya destek veririm” dedi.
Oluşan iklim, artık yeni bir sürece de girdi!
***
Şimdi Öcalan’ın ne olduğunu test edeceğiz.
Öcalan bir şey mi göreceğiz.
Hala, terör örgütü PKK’nın çatı örgütü KCK’nın “önderliği”ni mi temsil ediyor test edeceğiz.
“O bir tutsak, pratiği biz temsil ederiz” diyen Kandil’deki terör balonlarının tavrı ne olacak göreceğiz.
Suriye’deki YPG/PKK’nın başındaki Ferhat Abdi’nin, “Öcalan bize silah bırakın demez” cümlesini neden kurduğunu test edeceğiz.
Ve o testlerin sonunda hala “terör üretenler”le “yok edici tedbirler”le mücadeleye devam edeceğiz.
ÜÇÜNCÜ GÖZ YA DA “AMERİKA” BU SÜREÇTE OLMAMALI… ÇÜNKÜ…
Bu yeni iklimde şimdi, önce hiç olmaması gerekeni söyleyelim.
Üçüncü göz bu sürece dahil olmamalı!
Olursa, kısa devre yapılır ve hep birlikte kaybederiz.
(Bakınız 2013 Çözüm Süreci dönemindeki 28 Şubat 2013 tarihli Milliyet gazetesi’nin manşetindeki İmralı Zabıtları’nın “Başkan (Öcalan’a hitaben) Osman Kavala’nın size selamı var” cümlesine. Ve sonrasında yalanlara.)
Bir kesim mutlak kazanan, bir kesimse mutlak kaybeden olmamalı.
Tek kaybeden, hala elinde silah bulundurmayı seçen teröristler olmalı.
Ve nikayet olması gereken…
BÜYÜK TÜRKİYE mefkuresinde buluşan her kesimin güçlü vatandaşlık bağı ile bu memlekete sım sıkı bağlanmaları.
Bugün yeni bir gün, bugün yeni bir haftanın başlangıcı…
Aynı zamanda 2024’ün son günleri…
Şimdi eteklerdeki taşların dökülmesini izliyoruz.
Herkes söyleyecek sözünü söylesin.
Ama, yeniden ve bir daha “nikah tazelemek” üzere olduğumuz gün artık kimse bir söz söylemesin ki yıllardır çabaladığımız “iç barış” ve ardından “İç Çephe’nin tahkimatı” tamamlansın.
SURİYE’DEKİ YPG/PKK, AMERİKA’DAN SONRA NE OLACAĞINI AFGANİSTAN’A BAKARAK GÖREBİLİR
Umutluyuz, dikkatliyiz, sabırlıyız.
Heba olma ihtimalini göz ardı etmiyoruz.
Ama, bu kez terör örgütünün lav edildiği günleri görmeye daha yakınız.
“Suriye” mi dediniz?
Suriye’dekiler “Önder” dedikleri Öcalan’ı bir daha İmralı’ya diri diri gömen Kandil’deki PKK baronlarıyla aynı kaderi paylaşmaya niyetlilerse kendileri bilir.
Amerikalıların geldikleri yerden çekilirken orada kullandıklarını ne halde bıraktıklarını unuturlarsa kendileri bilir. (Bakınız Afganistan’dan kalkan Amerikan nakliye uçaklarının iniş takımlarından yere çakılan işbirlikçilerin hallerine…)
***
Geçmişi unutmadık ama geçmişle yaşayamayız.
“Dün dünde kaldı cancağazım / Bugün yeni bir şey söylemek lazım”
Yutkunalım ve el verelim, gönül verelim, önden yürüyen öncülerimizle yürüyelim.
Ne dersiniz?
*Mevlana Celalettin Rumi
Hasan Öztürk / Haber7
Yorumlar19