Bu sınırları biz çizmedik ki a kardeşim!
- GİRİŞ31.05.2011 09:09
- GÜNCELLEME31.05.2011 09:09
Ne zihin dünyamızdakini, ne fiziksel coğrafyamızdakini biz çizdik; a kardeşim!
Biz çizmediğimiz içindir ki bize çizilen sınırlar içinde, ya da dışında 100 yıldır debelenip durmaktayız..!
“Türkiye’nin sınırlarının hiç biri doğal değildir. Hemen hemen tümü yapaydır.” (*)
Bizleri, bizim hepimizi Anadolu’ya hapseden irade, harita üzerinde çizdiği sınırların içindeki halkların direnciyle sarsılıyor bugünlerde gördünüz!..
İşte bu hengâmenin tam ortasında uzunca zamandır başımızın derdi, memleketimizin baş belası bir sorunla boğuşuyoruz: Kürt sorunu!
Bilen bilir, yayınlandığı günden bugüne başucu kitabımdır Hüseyin Yayman’ın Türkiye’nin Kürt Sorunu Hafızası isimli çalışması.
Başım dara her düştüğünde açıp okurum, yıllardır ne tür hatalar yaptığımızı bir kez daha anlamak için…
Gördüğüm o ki, sorunu daha çetrefilli, daha karmaşık hale getirmek için uğraş vermişiz hepimiz.
Ve başarmışız kuşkusuz!
Başarımızın göstergesi ortada:
Onca ölü...
Onca milyar dolar..!
Geçtim..!
Aramızdaki zihinsel sınırların derinleşmesi en acısı..!
Zira sonu ayrılık..!
***
Peki sorunda geldiğimiz yer neresi?
Görebildiğim kadarıyla gerçek şu: Kürtler statü istiyor!
Kürtler derken inanın aklıma PKK terör örgütü ya da yalnızca BDP gelmiyor.
Kürtler derken oyun kurucu tüm üst bilinçleri kast ediyorum.
***
İyi de bu statünün aslı astarı var mı?
Ya da bu statü sorunu sadece Türkiyeli Kürtlerin sorunu mu?
Hayır!
***
Bakın size Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Derneği’nin düzenlediği “İkinci Irak Çalıştayı”na katılan gazeteci Kurtuluş Tayiz’in haberinden bir alıntı yaptım.
Okuyun:
“…
Türkmen temsilciler hem merkezi Irak hükümetinden hem de Kürdistan yönetiminden dışlandıklarını ve azınlık muamelesi gördüklerini sıkça dile getirdiler. Araplar ve Kürtlere göre nüfuslarının daha az olmasını da dezavantaj olarak görüyorlar. Bunu için olsa gerek etnik temelli çözüm yerine hem Irak Anayasası’nda hem de Kürdistan bölgesinin Anayasası’nda ‘anayasal vatandaş’ olarak yer almak istiyorlar.
…
Bu konuda toplantıda geçen en ilginç sözlerden biri de “statümüz nedir, ne olacak” oldu.
…
Türkmen temsilciler, ‘anayasal statü’ olmadan kendilerini güvende hissetmediklerini belirtiyorlar.” (Taraf gazetesi 30 Mayıs 2011)
***
Ne o şaşırdınız mı?
Yoksa Kürt sorunu tartışmaları çerçevesinde çok sıklıkla okuduğunuz metinlerdeki Kürt ismi yerine Türkmen ismi konmuş mu sandınız?
Yok!
Doğru okudunuz, doğru anladınız..! Kuzey Irak’ta yaşayan Türkmenler tıpkı Türkiye’deki Kürtler gibi statü istiyor.
Neden?
Güvenlikte olmak için..!
***
Şimdi yakıcı soru şu:
Türkiyeli Kürtler, bu memlekette kendilerini güvende hissetmedikleri için mi statü istiyorlar; ya da yapay sınırın öbür yakasındaki Türkmenler neden kendilerini güvende hissetmezler?
Bu sorunun cevabı şudur bence: Bir egemen güç, farklılıklara tahammülsüzleştikçe totaliterleşir. Ve o güç, doğal olandan uzaklaşır.
***
Sınırı…
Doğal olmayan sınır!
Sınırı!
Sadece coğrafi olanı değil; zihinsel sınırı da çizen irade şunu yaptı 100 yıldır bize:
Sınırın bu yakasında Kürtleri öteki yaptı, öbür yakasında Türkmenleri..!
Süreç böyle devam ederse; kıyamet..!
***
İşte böyle bir dönemde bir dil konuştu:
“Elbette ki ulus devletler olarak sınırlara saygı göstermeliyiz ancak aynı zamanda doğal devamlılıkların olduğunu da anlamalıyız. Asırlar böyledir” (*)
(*) Ahmet Davutoğlu Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı
Hasan Öztürk - Haber 7
hasan.ozturk@ulketv.com.tr
Yorumlar13