Vezir düştü, Şah mat edilmeli mi?
- GİRİŞ05.08.2011 08:03
- GÜNCELLEME05.08.2011 08:03
Sevgili dostum Doç.Dr.Cengiz Anık bir haber sitesine harikulade bir mülakat vermiş.
Mülakatı uzun uzun buraya alacak değilim.
Ancak Cengiz’in tespitlerinin bir kısmını size aktarıp; ardından da kendi düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
İletişim sosyolojisini iyi bilen bir akademisyen olarak Cengiz Anık mülakatta, Ak Parti’nin 10 yıllık sürecini anlatıyor.
Özelde Başbakan Erdoğan’ın son 10 yıllık siyaset serüvenini bir satranç oyununa benzeten Cengiz Anık, ilk piyonu hareket ettiren oyuncunun da yine Erdoğan olduğunu düşünüyor.
Olup bitenin finalinde Vezir’in harakiri yaptığına inanıyor İletişim Doçenti sevgili dostum Cengiz Anık.
İşte mülakatın o bölümü:
“-Emeklilik kararı harakiri mi?
Vezir’in harakiri yapması emeklilik talebi demektir. Vezir bunu yaptıktan sonra Şah tamamen savunmasız durumda kaldı.
-Oyun bitti mi?
Ben şunu öneriyorum. Oyunu kazandınız, ama Şah’ı mat etmeyin, oyun masası böyle dursun. Şah'ı mat ederseniz pek çok biçimde intikam duygularının tahriki söz konusu olur.
-Bu oyundan Türkiye ne kazandı?
Hiç tereddüt etmeden demokratikleşme diyorum buna. Ciddi riskler de var tabi. Sivil diktatörlük olabilir mi? Bu radikal dönüşüme imkan veren toplum, 'Ben iktidarımı kullanarak güç bloklarını yok edebiliyorum, karşımda yeni bir diktatörlüğe tahammül edemiyorum'
diyecektir. 4 yıl sonra değiştirebilme gücü elinde.”
Okudunuz…
Anlaşılan o ki son YAŞ toplantısı öncesinde komutanların topluca emekliliklerini istemesini “Vezir’in harakiri”si olarak değerlendiren Doç.Dr. Cengiz Anık oyunun bitmediğini ancak sürecin tamamlandığını düşünüyor.
Bırakın Şah kendini hâlâ Şah sansın!
Benim durduğum yere gelince…
Açıkçası, mekanizmanın çalışmaması sağlanmışsa, tüm aktörleri tasfiye etmeniz gerekmiyor diye düşünüyorum.
Bırakın öylece kalsın…
Final bekleyenler ya da finali bahane edenler beklemeye devam etsin.
Zira sistem artık onların kurduğu oyun çerçevesinde işlemiyor.
Ya da işlemeyeceğini, mekanizmanın eski düzenden çalışmayacağını düşünüyoruz.
12 Eylül Referandumu’nu düşündüğümüzde…
Ve Anayasa’da yapılan değişikliklerle aslında nasıl bir yapısal değişimin yaşandığını görmek bile yeterli değil mi?
Eski düzenin, eski sistemin çalışmayacağının göstergesi; mekanizmanın çalışmayacağının ifadesi değil mi?
Hele ki son YAŞ toplantısının ilk gününde verilen o tarihi fotoğraf ile birlikte bir dönemin sona erdiğini herkesin kabul ettiğini bilmemiz yetmiyor mu?
Bu tabloda, yani ki Vezir’in harakiri yaptığı tabloda, Şah’ın mat edilmesi gerekmiyor bence.
Tıpkı, monarşiler gibi. Kral var.
Fakat yetkisiz ve etkisiz.
Bırakın Şah kendini hala şah sansın..!
Biz işimize bakalım ne dersiniz?
Kalın sağlıcakla.
Not: Röportajın tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
Candaş medyanın vicdan sorunu! Almanya’daki Deniz Feneri e.v soruşturması ile ilgili Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik, Yönetim Kurulu üyesi İsmail Karahan ve eski RTÜK Başkanı Zahit Akman’ın haksız yere tutukluluk hali devam ediyor biliyorsunuz. Geçtiğimiz günlerde bu süreç ile ilgili önemli bir gelişme oldu: Avukatlar soruşturma savcılarının “malvarlıklarına tedbir konulması” ile ilgili mahkeme kararının bir bölümünü kararttıklarını tespit etti. Ve savcıları HSYK’ya şikayette etti. Sonuçta HSYK kararını verecek. Evraktaki tahrifatın kimler tarafından nasıl yapıldığı elbet belirlenecek! Benim dikkat çekmek istediğim husus şu: HSYK’ya hayati öneme haiz bir mesele konusunda yapılan şikayeti, bile içine sindiremeyen candaş medya, “2 yıldır neden beklendi de şimdi şikayette bulunuldu. Yoksa HSKY’nın yapısı değişsin diye mi beklendi” diyerek, hazımsızlık gösteriyor. Sahi yandaşlıkla yaftaladığınız basının yarısı kadar demokrat olsanız bu memleket için daha hayırlı olmaz mı? Bu işin yandaşı, candaşı olmaz..! Bir haksızlık varsa, burada adaletli olmak gerek. Vicdanınız varsa elbet! |
Hasan Öztürk - Haber 7
hasan.ozturk@ulketv.com.tr
Yorumlar5