Bir çuval incir nasıl berbat oldu!
- GİRİŞ19.08.2011 08:21
- GÜNCELLEME19.08.2011 08:21
30 Haziran’da bir yazı yazmıştım ve başlığı “Ya sabır taşı çatlarsa”ydı.
O yazının bir bölümünde aynen şöyle demiştim:
“Tecrübeli yazar Cengiz Çandar TESEV için ‘PKK Dağdan Nasıl İner?’ raporu hazırladı.
‘Kürt sorunu: PKK ve Öcalan sorunudur’ dedi.
Diğer ‘tecrübeli’ yazar Hasan Cemal, ‘İyi iş çıkardın Cengo’ diyerek selam çaktı.
Kandil’den ses verdi:
‘Ya anayasal çözüm… Ya devrimci halk savaşı..!’
İmralı’dan Apo, Erdoğan’ı Saddam’a benzetip Amerika’nın tuzağına düşmekle suçladı.”
O yazının üzerinden neredeyse iki ay geçti ve Türkiye artık terörle mücadelede yeni bir döneme girdi.
Terör örgütü PKK, “Anayasal çözüm”ü sekteye uğratmak için “histerik” bir halde sivil elbiseleriyle çarşıda yürüyen askerleri ensesinden vurup katletti, yetinmedi 500 kg. patlayıcı kullanarak zırhlı aracı havaya uçurdu.
Sonuç:
Canlar toprağa düşüp, kan bu toprağı sulamaya başladı...!
Peki yukarıdaki yazının başlığına geri dönelim…
“Ya sabır taşı çatlarsa” demiştim 30 Haziran’da… Geldiğimiz nokta, “Bıçak kemiğe daşanmıştır” cümlesidir..!
Devletin şefkatini sınamayın diye de uyarmıştım, hatırlayın…
BDP DE KAYBEDECEK
Terör örgütü PKK, bütün enstrümanları kullanarak yeniden “savaş” dedi.
Bu savaşın kaybedeni devlet olmayacak göreceksiniz.
Ancak kaybeden silahlı terör örgütü değil bu kez uzunca bir süredir düz ovada siyaset yapması için herkesim tarafından “pozitif ayrımcılığa tabi” tutulanlar da olacak göreceksiniz.
Zira dünkü Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının sonunda yayınlanan bildiriden BDP’nin terör örgütüyle arasına mesafe koyması isteniyor çok net ifadelerle:
“Demokratik parlamenter sisteme ve hukuk devleti anlayışına inanan her kesimin bölücü terör örgütünün eylemleriyle arasına mesafe koymasının, insanlık dışı kanlı eylemlere karşı insani bir duyarlılık sergilemesinin, Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü yakından ilgilendiren terörle mücadele konusunu ulusal bir mesele olarak görerek, daha sorumlu ve duyarlı davranmasının önemi özellikle vurgulanmıştır.”
Tam da bu noktada Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Ziya Cömert’in hiç eğip bükmeden doğrudan BDP’nin yanlış tavrına karşı kaleme aldığı yazıya kulak vermek gerekiyor:
“BDP, PKK'dan gelen kan, irin, faşizm, ne varsa helal sayıyor ve yiyor.
Bize de yedirmeye uğraşıyor. (İsteyen yesin.)
BDP sorumludur. Bu sorumluluğa dünkü cinayetler dahildir.
'Kürt sorunu bu değil, böyle değil, yanlış bakıyorsun, öyle bakmamak lazım' diyen dostlar olabilir.
Maalesef, böyle görünüyor. Sizler de başka türlü görünmesine hiç yardımcı olmuyorsunuz.”
“ÇATALLI DİL” SORUNU
İşte aslında olup bitenin anlamı burada. Zira sıklıkla, onca şımarıklığa, onca fütursuzluğa rağmen toplumun ekseriyetinin engin toleransı sayesinde her şeyi söyleyebilme cüretini gösteren BDP’lilerin bundan sonra çok da kolay bu “çatallı dili” kullanamayacaklarını düşünüyorum.
Çok yazık oldu.
İRAN MESELENİN NERESİNDE?
Bu arada yine Yeni Şafak’tan İbrahim Karagül’ün uluslar arası satrançta terör örgütü PKK’nın nasıl kullanılabileceğine işaret eden yazısının şu bölümü de kayıt edilmeli diye düşünüyorum:
“Türkiye hangi pazarlığa zorlanıyor? Suriye mi, PKK mı?
‘Suriye'ye böyle yaparsan her gün bu kadar şehit verirsin" mi deniyor?
Ya da ‘Suriye'yi rahat bırakırsan PKK konusunda birlikte çalışırız hatta Karayılan'ı bile sana veririz’ mi deniyor?
PKK liderlerini paketleme taahhüdünü daha önce ABD cephesi yapmıştı. Beceremediler. Peki İran bize paket teslim eder mi?
Suriye'yi ürkütürsek elbette hayır. O paketi bize karşı kullanır..”
DİNLİYOR MUSUN EY…
Erzurum Mebusu Mevlüt Ağa’nın Birinci Dünya Savaşı’nın hemen başında Doğu’da Rusya’nın “gazına gelmek üzere olan” Ermenilerle ilgili, “Dinliyorsun değil mi Karakin efendi” diye anlattığı hikayesini sizlere bir önceki yazımda anlatmıştım.
O yazıya tekrar dönecek değilim!
Lakin;
Şimdi dinliyorsun uçakların sesini değil mi Kandil’in sakinleri ve Diyarbakır’daki muhipleri!
Bir çuval incir berbat oldu!
Hasan Öztürk - Haber 7
hasan.ozturk@ulketv.com.tr
Yorumlar16