1000 yıllık amcaoğlunun kafası karışmış
- GİRİŞ06.09.2011 09:28
- GÜNCELLEME06.09.2011 09:28
Kalleşlik… katillik… kardeşlik… kadirşinaslık…
Kadim meydan muharebelerinde, “ölüleri toplama” araları verilirmiş…
Ölüleri toplama araları..!
Karşılıklı kısa süreli “ateşkes” ilan edilip, ölüler ve yaralılar takas edilirmiş…
Kısa süreli ateşkeslerle..!
Kadim meydan muharebeleri, mert yiğitler arasında geçermiş…
Hacı Nayır sırra kadem basmamış! Bir önceki yazımın bir bölümünde Deniz Feneri e.v soruşturması kapsamında dosyadan el çektirilmiş savcılar tarafından sorgulandıktan sonra serbest bırakılan Hacı Nayır’ın nasıl serbest bırakıldığını sormuştum. Atlas Pazarlama’nın sahibi Hacı Nayır beni aradı. İşinin başında olduğunu söyledi ve aşağıdaki maili gönderdi. İmla ve ifade bozukluklarına da dokunmadan o maili dikkatinize sunuyorum: Hasan bey merhaba, Bildiğin üzere ben gidip savcılığa ifademi verdim. ve savcılık tarafından serbest bırakıldım. bende sizler gibi bu davanın sonucunu beklemekteyim. Ben işimin başında ve burdayım herhangi bir yere gitmiş ve ulaşılmaz bir durumda değilim. Hasan bey savcıları eleştireceğim derken bize zarar vermeyin. Bende seninle aynı noktadayım. Selamlarımla Hacı NAYIR Hacı Nayır’ın hangi noktada olduğunu bilmiyorum ama benim bulunduğum nokta şurası: Dünyanın hangi hukuk düzeninde ya da demokrasisinde, bir savcı ya da savcılar sorguladıkları şahsın (Hacı Nayır), oğluna haber gönderip, “Git şunları şunları getir babanı salıverelim” diyerek pazarlık yapar?! |
Ali Kılıç CHP’nin politikasını belirliyor! Geçen yazıda CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Almanya’dan ithal ettiği danışmanı Ali Kılıç’ın nerede, ne yaptığını da sormuştum; hatırladınız mı? Bu sorunun cevabını da dün öğrendik. Elinde siyah çelenk ile İstanbul Adliyesi’nin önünü mesken tutan CHP’lileri organize eden Almanya’dan ithal Ali Kılıç’mış meğer. Kameraların görüntülediği Ali Kılıç, el kol hareketleriyle “nasıl poz verilir” dersi veriyordu başta Nur Sertel’e ve oradaki ahaliye..! Ne diyelim, Ali Kılıç önce Deniz Baykal’ın kolunun altına sıkıştırdığı boş Deniz Feneri e.v dosyalarını sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun eline vermişti..! Bakalım bir sonraki numarası ne olacak? Bekleyip göreceğiz! |
Mert yiğitler arasında..!
Yiğit adamlar arasında… Düşman da olsa yiğit adamlar arasında..!
Öldürse de ölüsünü almak isteyene “alma” demezmiş…
Yiğit adamların savaşıymış meydan savaşları… Yiğitlerin..!
Savaşın da kuralları varmış… Düşman olunsa da..!
Şimdi öyle mi ya?
Şimdi, öldürdüğüne eziyet etmek, silahsızı parçalamak, halı sahada top koşturana, onu izleyen “eş”e kurşun sıkmak varmış!
Tunceli’de, halı sahada futbol oynayan polislere asker giysili 4-5 PPK’lı terörist çapraz ateş açtı. Komiser Cem Kerman ile öğretmen eşi Hilal Kerman öldü. 3’ü ağır, 8 polis yaralandı. Saldırı ile eş zamanlı, iki Özel Harekat polis noktasına da ateş açıldı. (Hürriyet gazetesi 5 Eylül 2011 1’nci sayfa spotu)
xxx
“Kardeş değiliz, eşit olmak istiyoruz”
Selahattin Eyyübi de bizimdi, Alparslan da..!
Yavuz da bizimdi Abdulhamit de; Bedirhan da..!
1000 yıldır amcaoğluyduk..!
Öyleydik, öyle biliyorduk..!
Anadolu’nun kapısını birlikte açmıştık!
Biz böyle biliyorduk…
Şimdi öyle mi ya?
Amcaoğlunun kafası, ya karışmış ya da ipotek altına alınmış.
Çünkü artık ne kardeşlikten söz eden ne “İslamlık”tan dem vuran var!
BDP’nin 2’nci Olağan Kongresi ilginç bir karara sahne oldu. Parti tüzüğünde yer alan “Kardeşliğin temelinin tarihin derinliklerinde yattığını beyan eder” ibaresi metinden çıkarıldı. Divan Başkanı Osman Özçelik ise, “Kardeş değiliz. Eşit olmak istiyoruz” diye konuştu. (Yeni Şafak gazetesi 5 Eylül 2011 14’ncü sayfa spotu)
xxx
Yemin etmemiş bir BDP Diyarbakır Milletvekili, benim de bulunduğum bir ortamda bir gün şöyle demişti: “Biz buradaydık, siz geldiniz bizi kılıç zoruyla Müslüman yaptınız. Biz buradaydık siz sonradan geldiniz.”
Yukarıda size, iki ayrı olayı anlatmaya çalıştım.
Birincisinde, halı sahada top koşturan polise silah sıkan “kalleş” katillerden söz ettim.
Terör örgütü PKK’nın Tunceli’deki son eylemiyle aynı gün yapılan BDP kongresindeki parti tüzüğü değişikliği ise ikinci mevzumuzdu.
Dağdaki katil sürüsü, polisi top sahasında vurmakla maksadını açığa çıkardı.
Ovadaki siyasetçi ise, tüzükteki “kardeşlik” vurgusunu çıkartarak kafasının arkasındakini “faş” etti!
Sahi geçenlerde Aysel Tuğluk yine büyük bir laf etmişti hatırlıyor musunuz?
Ne demişti Tuğluk; "Emin olun ki bugün değilse yarın, yarın değilse bir başka gün Kürtler bu devletle bağını koparacaktır. Duygusal kopuş eninde sonunda siyasal kopuşa götürecektir.”
Gel de şimdi sevgili dostum Süleyman Çobanoğlu’na hak verme.
Süleyman Çobanoğlu Ramazan Bayramı’nın 1’nci günü Ülke tv’de yayınlanın Aslında Ne Oldu programında, terör örgütü PKK için, “Bu hareketin adı bölücülüktür. Adı koyan velev ki Kenan Evren dahi olsa, doğru bir addır. PKK terör örgütü bölücü bir harekettir” demişti.
Şimdi “Kardeş”lik ifadesini tüzükten çıkaran BDP’nin desteklediği ancak yasaklı olduğu için BDP’ye katılamayan Aysel Tuğluk’un sözlerinin anlamı nasıl da yerli yerine oturuyor öyle değil mi?
Yoksa, “özerklik”, “demokratik cumhuriyet”, “Türkiye Cumhuriyeti içinde kalarak statü kazanmak”, “öz savunma güçleri” filan havada kalan ifadeler değil de nedir?
Biri beni ikna etsin lütfen!
Kalın sağlıcakla.
Hasan Öztürk / Haber 7
hasan.ozturk@kanal7.com
Yorumlar35