Devlet soğukkanlı bir ejderhadır!
- GİRİŞ27.09.2011 11:52
- GÜNCELLEME27.09.2011 11:52
Canımız yanıyor.
İnsanın canı yanarken aklını kullanması…
Akli selim davranması çok mümkün değil.
Canımız yanıyor…
Yüreklerimiz dağlanırken…
Aklımızı başımıza toplamak tek başımıza bir insan olarak her babayiğidin harcı değil farkındayım..!
Canımız yanarken…
Bizden çok da sağlıklı düşünceler beklenmemeli…
Bir insan bir vatandaş olarak bizden soğukkanlı olmamız istenmemeli..!
Canımız yanıyor.
Canımız yanarken bireyler olarak bizden empati yapmamız nasıl istenebilir?
Oysa canı yansa da…
Her yerde ateş yükselse de…
Alevler etrafını sarsa da…
Aklı selim davranması gereken…
İhtiyatı elden bırakmaması gereken…
Her daim islim üzerinde olması gereken…
Canı yanarken aklını kullanmasını bilen bir devlete…
Bir devlet aklına ihtiyacımız var.
Son birkaç gündür olup bitenlere bakınca tam da devlet aklının;
O soğuk ama aklı başında devlet ağırlığının etrafımızı kuşatmasına ihtiyacımız var.
DEVLET SOĞUKKANLI BİR EJDERHADIR
“Devlet dediğimiz varlık, damarlarında soğuk kanın dolaştığı bir ejderhadır. Öfkeyle, nefretle hatta sevgiyle değil buz gibi bir akılla hareket eder.
Bazılarımız devleti bir kabile organizasyonu zannedebilir; halbuki devlet kan davası gütmez. Varlık sebebini gerçekleştiremiyorsa, yani insanları barış ve adalet içinde yaşatamıyorsa kendisi de yaşamaz. Bunu başarabilmek ise uzun devlet tecrübemizin gösterdiği üzere akılla mümkündür. Biz sorunlarımızı devlet aklıyla çözeriz; kahvehane muhabbeti düzeyindeki kin ve düşmanlık kusarak değil.”
Prof.Mütaz’er Türköne’nin Etkileşim yayınlarından çıkan son kitapı Mankurtlar “Küçük Türkiye milliyetçiliği” isimli kitabının 170’nci sayfasından aldım yukarıdaki tırnak içindeki bölümü.
Gördünüz işte…
Canımız yanarken biz bireylerin aklıselim olmasını beklemek çok da gerçekçi değil.
Ancak devletten soğukkanlı davranıp sorunun üstesinden gelmesi için hamle yapmasını beklemek hakkımız.
Çünkü tarihsel tecrübemiz bunu gerektiriyor.
Zira devlet olmanı gereği de budur.
NEDEN?
Şimdi size çok önemli bir meseleyi daha hatırlatmak istiyorum bu vesile ile.
Muhsin Yazıcıoğlu hayatını kaybettiğinde dostum Süleyman Çobanoğlu Kanal 7 ekranlarından O’nun için şöyle söylemişti:
“Muhsin Yazıcıoğlu her evin ölüsüdür.”
Gerçekten de her evin ölüsüdür rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, onu tanıyanlar açısından…
Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği o tuhaf helikopter kazası (!) sonrası ortaya çıkan 48 saniyelik görüntü ile önceki gün Siirt Pervari’deki karakol baskınında şehit verdiğimiz Astsubay Başçavuş Erdal Canbulat’ın fotoğrafını televizyonda gördüğümde kafamda oluşan soru işaretlerini sizinle paylaşmak istiyorum.
Şimdi soru şu:
Terör örgütü PKK ile sıcak çatışma yaşanır, şehit düşen çocukların çoğu er ya da erbaştır.
Terör örgütü PKK tutar karakola saldırır…
Karakolun komutanı emekliliğine gün sayan bir astsubay başçavuştur…
Bir karakolu astsubay başçavuşa emanet eden Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bir üst teğmen, bir yüz başı, bir binbaşı, bir albay yok mudur ki kritik noktadaki karakola komutan atanamaz?
Neden kritik noktalardaki karakollarda omzunda rütbesi olan askerler görevlendirilmez?
O tuhaf helikopter kazasında helikopterin uçuş bilgilerini kaydeden aletleri sökenlerin rütbesini bileniniz var mı?
Yoksa Türk Silahlı Kuvvetleri’nin birinci önceliği terörle mücadele değil mi?
Ben başta söyledim…
Canımız yanıyor…
Ve canımız yanarken soğukkanlı düşünmemizi bizden beklemeyin!
Teröristi termalde tespit edip, “çoban sandık” diyenlerle, lav silahına “boru” diyenlerin dinlemek istemiyoruz artık
Devlet devletliğini yapmalı.
Soğukkanlı davranmalı ve Mümtaz’er Hoca’nın dediği gibi kan davası gütmeden sorunu çözmeli…
Lakin devletin kolluk kuvvetleri de kendi içinde hesaplaşmalı…
Ateş hep garip gurebanın, yetim ve öksüzün ocağına düşmemelidir..!
Dedim ya canımız yanıyor…
Bizden çelişki dolu meselelerde anlayış beklemeyin..!
Gereğini yapın!
Kalın sağlıcakla.
Hasan Öztürk / Haber 7
hasan.ozturk@kanal7.com
Yorumlar4