Rüzgarlı Tepe'de 2014 rüzgarı erken esti

  • GİRİŞ13.01.2012 10:45
  • GÜNCELLEME13.01.2012 10:45

Bu ülkede, Mustafa Kemal ve İsmet İnönü (ki o dönemdeki tartışmalar değil konumuz) dışındaki cumhurbaşkanlarının seçimleri döneminde mutlaka sert rüzgarlar esmiştir Çankaya etrafında.

Öyle sert rüzgarlardır ki bunlar, bazen “Çankaya’nın yeni sakini”nin yakından uzaktan hiç alakasının olmadığını sandığımız bambaşka rüzgarları bile içinde barındırabilir..!

xxx

YAKIN TARİHE YOLCULUK

8’nci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölüm haberini alan dönemin başbakanı Süleyman Demirel, seyahatini yarıda kesip Ankara’ya doğru yola çıkmak için bindiği helikopterde, “Bu iş de bize kaldı” demişti!

Oysa aynı Demirel, Özal’ı Çankaya’ya göndermemek için her türlü numarayı çekmiş, gücü yetmediğinde de “Çankaya’nın şişmanı!” sloganının mimarı olarak nam salmıştı!

Yetinmemiş, “Orada seni rahat oturmayacağım” tehdidinde bile bulunmuştu…

O Demirel, Özal’ın ani ölümü sonrası Meclis’te neredeyse aynı parmak sayısıyla Rüzgarlı Tepe’nin yolunu tutmuştu 9’ncu Cumhurbaşkanı olarak…

xxx

Dönemin başbakanı Bülent Ecevit’in ağzından “Ahmet Necdet Sezer” ismini duyuncaya kadar, 5 artı 5’i zorlayan bir Demirel görmüşlüğümüz de vardı, yakın tarihimizde…

Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın “demokrat” olabileceği vehmine kapılan, “liberaller, muhafazakarlar ve solcular” da Ecevit’in bu çıkışına destek vermişti topyekun!

Oysa bir süre sonra “dolmayı” hep birlikte yuttuklarını anladılar!

xxx

“Adayımız Abdullah Gül kardeşimdir” sözünü Ak Parti Grubu’nda söyleyen Başbakan Tayyip Erdoğan’ı  bir kaşık suda boğmak için estirilen rüzgarları da hatırlayın…

Bu sözü hangi “cüretle” söyleyebildiğini, “ne hakla” bir parti grubunda cumhurbaşkanı adayını açıklayabildiğini sorgulayan “iyi saatte olsunlar”ı da hatırlayın.

367 garabetini uyduran Sabih Kanadoğlu ve temsil ettiği zihniyeti; ona destek verenleri…

27 Nisan e-muhtırasıyla sivil iktidara verilen gözdağını…

 Meclis Genel Kurulu’na gir(e)meyen Genel Başkanları da hatırlayın.

Bu estirilen sert rüzgarları hatırlarken, yüzde 34 ile tek başına iktidarda olan bir partinin nasıl da sağlı sollu hamlelerle alaşağı edilmeye çalışıldığını da …

xxx

MİLLETE EMENAT EDİLMİŞ CANLAR

Yazın kavurucu sıcağında, tarlasını tabanını bırakıp; tatilini, harmanını bırakıp seçim sandığına koşanları hatırlayın…

 “Kendimizi size emanet ediyoruz” diyen Abdullah Gül’ü hatırlayın…

“Millet iradesi meseleyi çözecektir” diyen Tayyip Erdoğan’ı hatırlayın…

MESELEYE EL KOYAN MİLLET

Seçim sandığına sahip çıkan milleti hatırlayın yani ki her birinizi…

Yüzde 47 ile tek başına iktidara taşınan partiyi düşünün..

Ve bükülen anti-demokrat bileklerle birlikte; Meclis tarafından Çankaya’ya 11’nci Cumhurbaşkanı olarak gönderilen Abdullah Gül’ü de hatırlayın…

Patırtıları, tehditleri, cılız çıkışları, yüksek sesli naraları hatırlayın..

Referandumla, “Artık cumhurbaşkanını halk seçsin” denildiğini hatırlayın!

2014’ÜN ESİNTİSİ ERKEN BAŞLADI

Yukarıda anlattıklarım öyle epeyce gerilerde yaşanmış olaylar değil biliyorsunuz.

Daha dün gibi yaşadıklarımız…

Neden anlattığıma gelince…

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 2014’te yapılacağı uzun zamandır devletin zirvesi tarafından karara bağlanmış olmasına rağmen, alt taraflarda erken estirilen bir rüzgarın etkisine girdik birkaç aydır.

Başbakan Erdoğan’ın olağan dışı “ameliyatı” ve evinde istirahat dönemi, bu rüzgarın estirilmesine zemin hazırladı.

Rol çalanlar, kafa gösterenler, kulis atanlar, meydanı boş bulanların estirdiği rüzgarlar aslında en tepede karşılık bulmuyordu.

Ancak, “Şike yasası” sürecinde yaşananlar da…

Uludere’deki vahim hata sonucu kaybettiğimiz 35 vatandaşımızın sorumlusu olarak MİT’i gösterip  oradan  Başbakan Erdoğan’ı vurma çabası da…

Emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanmasından sonra yaşanan tartışmalar da…

Milletvekili maaşları ile ilgili düzenlemenin etrafında estirilen tartışmalar da…

Aslında 2014’ü hazmedemeyenlerin, şimdiden estirdiği rüzgarlardır!

Daha açık ifade ile,  Çankaya Köşk’ü anasının ak sütü gibi helal olan Başbakan Erdoğan’ı orada görmeyi istemeyenler tarafından erken estirilmiş rüzgarlardı.

Oysa, olayın en tepesindeki muhatapların bu rüzgarlara rağmen, uhulet ve suhuletle bu işleri yerli yerince yönettiklerini görüyoruz.

En son mevcut cumhurbaşkanını  görev süresinin 7 yıl olduğunu ve bir daha seçilememesini hükme bağlayan geçici madde” nin Anayasa Komisyonu’ndan geçmesi buna işarettir.

“Bu işler benim dışımda” diyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün tavrı da böyledir.

Sözün sonu:

Kimilerince, “Muhtar bile” olamayacakken başbakan olan…

“Kasımpaşalı” diye itham edilirken, “Kasımpaşalılıktan gurur duyuyorum” diyen…

Hastalığı etrafında spekülasyonlar uçurulurken, “Gayet iyiyim, daha da iyi olacağım” diyen…

 Başbakan Tayyip Erdoğan’ı, 2014’te Rüzgarlı Tepe Çankaya’da görmek istemeyen “yakın” ve “uzak” tehditkarların ittifak dönemini yaşıyoruz.

Bu da geçer ya Hu..!

Kalın sağlıcakla.

Hasan Öztürk / Haber 7
hasan.ozturk@kanal7.com

Yorumlar2

  • kenan9 12 yıl önce Şikayet Et
    rüzgarlı tepeyi anladıkda. ancak rüzgara karı işiyorlar farkında bile değiller ne derlerse desinler ne yaparlarsa yapsınlar sonunda dönüp dolaşıp olan kendilerine oluyor.siyaset adına söylenen yalanlar dönemi bitdi halk doğruyu seçiyor artık
    Cevapla
  • engin temiz 12 yıl önce Şikayet Et
    ANASININ AK SÜTÜ GİBİ HELAL OLSUN CUMHURBAŞKANIMIZ TAYYİB BABA :). Adamcaz uyku bile uyumadan canını taşın altına koydu çalıştı,didindi, şu memleketi çöp yığınları arasından, nefes alan yeşillikler maviler içinde parklara,limanlara,duble yollara,hızlı trenlere 50 kaada uçak biletlerine, kuyruksuz,"hoşgeldiniz diye ayağa kalkan doktorlara" kavuşturdu (ekibiyle beraber) ve arkasından kimler kimler planlar yapıyorlar.Yalnız Adam RTE-Milletin evelallah yanında CUmhurbaşkanımız olursunuz inşaallah bi 10 sene daha Rabbim sağlık sıhhat ömür verir de beraber dünyanın huzurlu günlerine şahşd oluruz,inşaallah...
    Cevapla Toplam 5 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat