Tarihi biraz da kırık adamlar yapar
- GİRİŞ24.01.2012 09:59
- GÜNCELLEME24.01.2012 09:59
Tarihi biraz da kırık adamlar yapar..
Kırık adamlar dedimse, “deli” anlamayın…
Mevcudu kabullenmeyen, vizyonu ve perspektifi olan adamlar olarak anlayın!
Siyasetçilerin risk almayanını…
Maslahat gözetenini…
İddia sahibi olmayanını…
Orta sahada maçın sonucuna razı olmuş; yatay pas yapan futbolculara benzetirim.
Mustafa Kemal’in “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünü bugüne taşıyıp arkasına sığınanlar gibi!
Sonuca razıdırlar…
Kadere boyun eğmişlerdir…
Ve biran önce hakem düdüğü çalsın da eve gidelim modundadırlar.
Çünkü mevcut onlar için yeterlidir…
Ya da “Yapacak bir şey yoktur. Hakemin düdüğünü beklemekten başka” diye düşünürler.
Lakin “bize rağmen” belirlenmiş sonucu yeterli görmeyenler de vardır.
Suni çizilen sınırları sorgulayanlar gibi!
Onlar hep topu dikine oynar, risk alır…
Zaman zaman hata yapar.
Ancak her hal ve şartta ne yenilgiyi ne mevcut durumu kabullenir…
Gol atmak için risk alır..!
Dikine oynar ve sonuca gitmek için çabalar!
Bütün bunları, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Erciyes’te karlar üzerinde çekilen fotoğrafının altına yazılanları okuduğumda düşündüm.
Davutoğlu aynen şunu söylüyor:
“1911 ile 1923 yılları arasında nereleri kaybetmişsek, hangi topraklardan çekilmişsek 2011-2023 yılları arasında o topraklarda tekrar kardeşlerimizle buluşacağız.”
Gerçekten de 1’nci Dünya Savaşı’nda 6 cephede savaşan ve her savaşın sonunda Anadolu’ya doğru büzüşen ecdadımız, 1923’te kurduğu Türkiye Cumhuriyeti ile tarih sahnesinde yeni bir başlangıç yapmıştı.
Kuzey’de Kafkasya…
Güney’de Kanal ve Suriye…
Güney Doğu’da Irak cephesiyle sırtlanlar gibi saldıran düşmana karşı vuruşarak Anadolu’ya çekilmiştik.
1’nci Dünya Savaşı öncesinde, Kuzey Afrika’da ve Balkanlar’da yaşadığımız trajediyi de unutmuş değiliz.
Fransa Senatosu’nun “ucube” bir yasayı oylayacağı günün sabahında gazete sayfalarında Ahmet Davutoğlu’nun “vizyon” ve “perspektif” dolu aynı zamanda “inatçı” ve ”kararlı” bu sözlerini okuduğumda, heyecanlanmadım değil.
Yeise düşmeyen, mağlubiyeti kabullenmeyen, mevcut duruma razı olmayan ve sonuca “etki etmek” isteyen forvet oyuncusu gibi sahada “dikine” oyun kuruyor sanki, Davutoğlu..!
Zira, İran’a Batı karşısında verilen açık çek’in geri döndüğü…
Yıllarca Esad’ı İsrail ve Amerika’ya karşı korumanın bugünlerde bir anlam taşımadığı…
Irak’ın toprak bütünlüğü konusunda titizlenmenin faturasının ödendiği şu günlerde, konjonktürel olarak yenen bütün gollere rağmen…
Dikine top oynamaya kararlı ve maçın bitimine kadar mutlaka hedefe ulaşılacağı inancına sahip bir siyaset adamı gördüm, karlar üzerinde sucuk ekmek yiyen Davutoğlu’nun sözlerini okuduğumda.
Defansın sağlam olması durumunda, dikine oynanan oyunun, karşı takıma galip gelmesi muhakkak görünüyor.( Çatlak sesler ve arkadan çelmeleri bir tarafı bırakırsak...!)
Trajedi ve hüzün dolu Anadolu’ya çekilmenin 100’ncü yılında “kardeşlerimizle” yeniden buluşmayı tasavvur etmek bir vizyon meselesi olduğuna göre…
İzleyip bu vizyonun tamamlanmasını göreceğiz!
Lakin aynı zamanda tezahürat ve desteğimizle…
Kalın sağlıcakla.
Hasan Öztürk / Haber 7
hasan.ozturk@kanal7.com
Yorumlar1