Fotoğrafın anlamını düzgün okumak
- GİRİŞ06.03.2012 08:35
- GÜNCELLEME06.03.2012 08:35
Çok anlamlı, çok sembolik bombalar art arda patlıyor.
Önce 1 Mart’ta İstanbul Ak Parti İl Başkanlığı önünde…
Sonra 5 Mart’ta Ankara’da Başbakan’ın güzergâhında.
Bu iki patlama arasında Adıyaman’da Alevi vatandaşların evlerine kırmızı boya ile işaret konduğu tartışmaları yaşandı.
Hocalı Katliamı’nı yıl dönümündeki mitinginde ise ırkçılığın en ağır söylemi pankart olup Taksim Meydanı’nda sarışın bir Asena’nın ellerinde göğe yükseldi..!
Sizce bütün bu olup bitenler de bir tuhaflık yok mu?
Ya da bütün olup bitenleri tabii bir süreç, tabii bir vakıa olarak mı anlamalı, algılamalıyız?
İşin kolaycılığına kaçarsak vereceğim cevaplar belli.
Hemen, “Bahar ile birlikte terör örgütü PKK eylem yapmaya başladı” veya “Örgüt ben hala eylem koyabiliyorum demek için stratejik iki noktada bomba patlattı” diye yorumlar yapabiliriz…
Ya da Alevi evlerine “çocuklar” çentik atmış “abartmayalım” da diyebiliriz!
Veya sarışın Asena’nın bir anlık Hocalı Katliamı duyarlılığı pankarta “Hepiniz Ermenisiniz, hepiniz p…niz!” yazdırmış olabilir!
Ya da bu “ırkçı söylemi” bahane edip “Hepimiz Ermeniyiz, hepimiz Hrant’ız” yazan dövizlerle yürüyüşe geçenler, çok demokrat bir doğal tepki vermişlerdir diye de düşünebiliriz!
Hatta Alevi evlerine konan işaretleri protesto mitinginde konuşan Alevi vatandaşlarımızın feveranının çok doğal olduğunu düşünmek de hiç yanlış olmaz!
Kazın ayağı öyle mi dersiniz!
Bana hiç öyle görünmüyor.
Olup bitenlere bir de şöyle bakmayı denesek nasıl olur!
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ikinci ameliyatı öncesinde başlayan tartışma ve devamında devlet içindeki “saray kavgası”nın şiddeti bitmiş olabilir mi?
Veya, 2014’te Çankaya etrafında esecek şiddetli rüzgarlar öncesinde bugünden toplumsal katmanlar eliyle bir savaş yürütülüyor olamaz mı?
Hadi bir ilerisini daha söyleyeyim; Başbakan Erdoğan’ı şu anki Anayasal haklarla (ki çok tartışabiliriz) Çankaya’ya çıkarmak istemeyen güçlerin kimleri nasıl harekete geçirebildiğinin işaretleri olamaz mı?
FOTOĞRAFIN ANLAMINI DÜZGÜN OKUMAK
Büyük fotoğrafın gri ve siyah alanlarını hatırlamakta fayda var!
Başbakan Erdoğan’ın ikinci ameliyatının ardından Huber Köşkü’nden sızan fotoğrafa iyi bakmak gerek.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrunnisa hanım; Başbakan Tayyip Erdoğan ve eşi Emine hanım…
Ben fotoğrafın magazin boyutuyla ilgilenmiyorum!
Benim gördüğüm şu:
2014’te Cumhurbaşkanı kim olacak ve hangi Anayasal çerçevede görev yapacak?
Ve 2014’te hükümet ile Ak Parti’nin dümenine kim geçecek?
Bu soruların bir kısmına cevap Huber Köşkü fotoğrafında verilmiştir diye düşünüyorum.
Ancak cevapsız kalan sorular da mevcut!
Ve olup bitenler o cevabı henüz verilemeyen sorular etrafından dönüyor diye düşünüyorum.
Şimdi tüm bu olup bitenleri bir de bu gözle değerlendirin!
Çağın vicdanı Bediüzzaman
Köşe arkadaşım, değerli hocam Prof.Dr. Nevzat Tarhan 2 yıllık bir emeğin ardından Çağın Vicdanı Bediüzzaman isimli bir kitap hazırladı. Nesil yayınlarından çıkan kitabın tanıtım yemeğinde dinleme fırsatı bulduğum Nevzat hocayı. Nevzat Tarhan neden Bediüzzaman’ı vicdana yani “içimizdeki iyi ses”e benzettiğini şu sözlerle anlattı: “Formel eğitim almadığı halde hem Doğuyu, hem de Batıyı bilen, her ikisini iyi izlemiş ilginç bir kişilikle karşı karşıyaydım. İdealistti; çünkü ‘ Kur’ân’ın sönmez ve söndürülmez bir eser olduğunu insanlığa kanıtlamak’ için, yirmi sekiz yıllık sürgün ve çilelere rağmen geri adım atmamıştı. İnnovatifti; çünkü iman ilimlerinde değişim üretmişti ve ‘ulu kişi’-merkezli değil, kitap-merkezli değişimi hayata geçirmişti. Realistti; çünkü amacına ulaşmak için gücünün yettiği ve kontrol edebileceği çözümler üretebilmişti. Aktivistti; çünkü sadece eser yazmadı, eserlerin Anadolu’da yaygın olarak okunması için ‘vatan sathını bir mektep’ yaptı. Sosyolog gibiydi; çünkü yüz yıl önceden bugünü görebilmişti. Direnişçiydi; çünkü tek partili dönemlerde toplumsal muhalefeti tek başına temsil etti ve 18 defa zehirlendiği halde geri adım atmadı. Sivil itaatsizliğin bir örneğini sundu. Barışçıydı; çünkü, geliştirdiği ‘ müsbet hareket’ metodu ile, kavga çıkarmadan amacına ilerledi. Türkiye’mizin tarihinde “Psikolojik Savaş”ın kurbanı olan bu değere sahip çıkmazsak tarih bizi ayıplar diye düşündüm. İyiyi, doğruyu ve gerçekleri kendi penceremden ifade etmek: yapmaya çalıştığım budur.” |
Kalın sağlıcakla.
Hasan Öztürk / Haber 7
hasan.ozturk@kanal7.com
Yorumlar4