Kazan kaynıyor... 2014’te ne olacak?
- GİRİŞ09.03.2012 08:53
- GÜNCELLEME09.03.2012 08:53
Bir minik kuş olup, dün Ankara’nın karlı, puslu, karanlık caddelerinde…
Çankaya ve Balgat’ın çıkmaz sokaklarında dolaştım!
Zaman zaman etli ekmekçi, kebapçı, köfteci sofralarında fiskosla konuşanları dinledim…
Bazen de daha üst adamların(!) tıkındığı balık lokantalarının camlarından içeriyi süzdüm.
Duyduklarım, gördüklerim bazen irkilmeme;
Bazen dikkat kesilmeme;
Bazen iç buruntusu yaşama neden oldu!
ANKARA’DA KAYNAYAN KAZAN
Son 20 yılın en soğuk ve karlı günlerini geçiriyor Ankara.
Hal böyle iken soğuktan tir tir titreyenlere inat, savaşın şiddetinden ter göl olmuş tiplerle haşır neşir oldum…
2014 savaşı öyle kızışmış ki Ankara’da…
Üstüne vazife olanlar da…
Hiç alakasızlar da savaşın tarafları gibi ileri geri konuşuyor; tartışıyor ulu orta!
Bilenler bilir, Balgat’ın lokanta dolu o büyük caddesini…
Öğle saati lokantaları dolduran, irili ufaklı bürokrat ve memur takımının dilinde de…
Çankaya ve Söğütözü’ndeki balık restoranlarında yemeğe çökmüş “iş takipçisi”, “müteahhit” taifesinin dilinde de aynı tartışmanın izleri:
2014’te ne olacak?
Herkes meşrebine göre konuşuyor…
Dahası bilen de bilmeyen de konuşuyor…
İnanmayacaksın ama, Tayyip Erdoğan sonrası Ak Parti sorunsalının peşinden koşan onca Ak Partili de bu tartışmalardan nasiplenenlerden…
Temenniden öte geçmeyen düşünceler de yok değil hani!
Eski bir Ankara gazetecisi olan ben; hatta 28 Şubat sürecinde Balgat caddelerini fazlasıyla arşınlamış olan ben bile bu kez şaşkınlığımı gizleyemedim.
Çünkü, kurulan ittifakların nasıl çatırdadığını, yakın geçmişte ziyaret ettiğim Ankara’da görmüştüm.
Lakin “bir orta yol bulundu” umuduyla memleketin istikameti konusunda bir sorun yaşanmayacak düşüncesine sahiptim.
Şimdiyse, çok yakın gelecekte Suriye konusunda olağan üstü bir inisiyatif almak zorunda kalacak olan Türkiye’nin başkentinde…
Yine, sınırlarının hemen yanı başındaki bin türlü bela ile başa çıkmasını öğrenip, hamle üzerine hamle yaparken daha da büyük projeksiyon geliştirmek üzere olan Türkiye’nin başkentinde…
Sınır dışından örgütlenip servis edildiği apaçık olan “Türkiye yangını”na odun taşıyanları görünce insan ister istemez şaşkınlığını gizleyemiyor.
2002’den bu yana servetine servet katanlar…
Pozisyonlarını değiştirip, statülerini perçinleyenler...
Ufku, Haymana’yı aşamazken şimdi Habeşiştan’a ihracat yapanlar…
Devlet kademelerinde koltuk kapanlar…
Yani ki her türlü ama her türlü ranttan bir şekilde pay kapanlar; şimdi “2014 yılında ne olacak”, sorusuna cevap arıyor. Hayret!
Bu yazıyı yazdığım saatlerde internete bir haber düştü, “Savcılar MİT yöneticileri için Başbakanlıktan soruşturma izni istedi” diye.
İşte Ankara’nın tartışma alanlarından biri de bu mesele!
Bütün bu tartışmalar, kavgalar ve savaş ortamında muhalefetin pozisyonunu ise hiç sormayın
Toparlıyor ve sonra susuyorum!
Bir minik kuş olarak Ankara’nın caddelerinde dolaşırken, kulağıma çalınanları, gözümün gördüklerini sizlere çok açık ve yalın yazmamamın nedeni şu:
Herkesin bir hesabı varsa;
Allah’ın da bir hesabı vardır!
Ve o hesabı kolay görendir!
Köşe arkadaşım Yaşar İliksiz dün ne yazdı?
Bu mu?
Bu!
(Medya devi Murdog Ankara’da ne arıyor? Başbakan Erdoğan tutuklu gazeteciler meselesini izah ettiği halde Cumhurbaşkanı Gül havada neden bu konuda topa girdi? Tayyip Erdoğan’ın danışmanlarıyla ilgili sınırları zorlayan tartışmaların nedeni ne? 12 yıllık fasılalı eğitim tartışmalarında perdelemeyi kim yapıyor? Başbakan Erdoğan’ın sağlık meselesini gündeme getirmek hangi cin fikrin ürünü? Uhud’un okçuları psikolojisine kapılmış olanlar kim? Bu sorular eşliğinde yazıyı bir daha okuyun derim. HÖ)
Kalın sağlıcakla.
Hasan Öztürk / Haber 7
hasan.ozturk@kanal7.com
Yorumlar6