İbrahim Kalın kimdir?
- GİRİŞ13.03.2012 14:40
- GÜNCELLEME13.03.2012 14:40
“Ortada kuyu var yandan geç” demeden!
Beni bilen bilir!
Memleket dendi mi içim titrer, yüreğim hoplar.
Taşını, toprağını…
Kurdunu, kuşunu…
Kızını, kısrağını, cümle alemden kıskanırım…
Hem memleket dendi mi sadece Anadolu gelmez aklıma!
Benim memleket tasavvurumda bir ucunda Saraybosna, diğer uçunda Bağdat vardır. Kazan bir yanda Kudüs öbür yandadır. Ortada İstanbul kaide taşı olarak durmaktadır.
İşte şimdi diyeceklerim, “Ortada kuyu var yandan geç” demeyeceklerimden sadece bir kaçıdır!
Çünkü mesele, gerçekten “memleket meselesi”dir.
YAKICI GERÇEKLİK
Bir süredir olup bitenlerin tamamının 2014 yılına ilişkin işaret fişekleri olduğu konusunda ısrar ediyorum.
Öyle ki, Uludere vahim hatasının ardından yapılan tartışmalarda da…
MİT’in tepe isimleriyle ilgili “ifade” krizi tartışmalarında da konunun dönüp dolaşıp 2014 yılıyla mutlak ilintisi olduğunu söyleyenlerdenim.
Hatta 26 Kasım’da Başbakan Erdoğan’ın ilk ameliyatından hemen sonra evinde istirahat ettiği dönemdeki “biat etme, etmeme” tartışmalarının altında da 2014 perspektifinde şimdiden vaziyet alma endişesi yatıyordu bence.
Şimdi bugünlerde bir de Stratford dedikoduları tartışmayı alevlendirdi. Bu tartışmanın da eninde sonunda geldiği nokta 2014!
Çünkü maksat ne “teldeki kuşu vurmak” ne de “deşifre” yoluyla “bağırsak temizlemek!”
Belli ki Başbakan Tayyip Erdoğan’a bir “diyet ödetme”, bir “bedel biçme” yolu seçilmiş sınır ötesinden!
2014’teki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bugünkü anayasal haklarla, Çankaya’ya çıkması “istenmeyen” Tayyip Erdoğan, yakın ve uzak kapsama alanıyla ablukaya alınmaya çalışılıyor!
Ne gözde bürokratı kaldı hedefe konulmayan, ne Başdanışmanı..!
“MANŞETLERLE SAVAŞARAK GELDİK”
Arsızlığın sınırı yok!
Yakın bir gelecekte “çamuru” birinci dereceden yakınlara da atmalarından endişe duymuyor değilim..! Zira Tayyip Erdoğan’ın bu savaşta geri adım atacağını zannedenlerden de değilim.
Çünkü şu söz ona ait: “Biz manşetlerle savaşarak geldik.”
Bu sözü Erdoğan, daha yeni 26 Ocak 2012’de Zaman gazetesinin 25. Kuruluş Yıldönümü töreninde yaptığı konuşmada kullandı.
Bütün bu olup bitenlerin tek nedeni: Tayyip Erdoğan’I bu anayasal haklarla halkın oyu ile Çankaya’ya çıkarmamak!
Şimdiden Tayyip Erdoğan’ı Çankaya’ya yakıştıran ancak “anayasal hakların” fazla olduğunu düşünenler, “Bu haklarla… Hele hele halkın oylarıyla Çankaya’ya çıkarsan ‘Yarı Başkanlık Sistemi’ fiili olarak başlamış olur… Bunu kabul etmeyiz” diye tehdit ediyorlar anlasanıza!
Siz bakmayın Meclis Milli Eğitim Komisyonu’nda yaşanan tatsızlıklara… Asıl bakmamız gereken, o tatsızlıklar sonrasında kullanılan dildir:
“Post modern diktatör. .. Faşizm… filan..!”
Gelinen nokta o ki, Tayyip Erdoğan’ı tam da sağlık sorunlarıyla meşgul olduğu bir dönemde daha da ablukaya alarak “Çankaya” meselesinden el çektirmek istiyorlar!
Ancak gelinen bir başka nokta daha var:
Irak yakın bir gelecekte parçalanacak. Kuzey Irak ne olacak?
Terör örgütü PKK 2012 yılını final yılı ilan etti!
Altın vuruşla mı yoksa sessizce mi tarihe gömülecek?
Suriye’de çok yakın hem de çok çok yakın bir gelecekte olağan dışı gelişmeler yaşanacak.
Suriye’de rejimi kim inşa edecek?
Cevap: Yeni anayasa yapılırken, Cumhurbaşkanı’nın görev süresi, seçimi ve yetkileri konusunda neye karar verilirse, yukarıdaki soruların cevabı da orada gizli olacak!
Ya ulus devletin devamı sağlanacak ve parlamenter rejimi korunacak…
Ya da başkanlık sistemine geçilip ulus üstü örneğin “federal” bir yapıya geçilecek!
Yaşayıp göreceğiz!
Kalın sağlıcakla.
Köşemin bu köşesini edebiyatçı dostumuz İbrahim Tenekeci'ye ayırdım. Onun da size diyecekleri var. Söz kendisinin: İbrahim Kalın Kimdir? İbrahim Kalın'ı yirmi yıldır tanırım. Yirmi yıl, bir insanı tanımak için yeterli bir süredir. Hemen söyleyeyim ki, onu tanıdığıma çok memnunum. Doksanlı yılların başlarında, onunla beraber, Zeytinburnu'ndaki bir gecekonduya hadis derslerine giderdik. Sonrasında, ilim için dünyanın en uzak yerlerine kadar gitti. Yıllarca gurbette kaldı, ilim-irfan tahsil etti. İbrahim Kalın, bu dünyada tanıdığım en sağlam ve en emin insandır. Bunun için, bütün samimiyetimle şahitlik ederim. Vicdan tutulmasına uğramış bazı kimseler, bugün, İbrahim Kalın'ı yok etmek istiyorlar. O kimseleri iyi tanıyoruz. Sıkışınca özgürlükçü, acıkınca toplumcu, zenginleşince serbest piyasacı, kendini gizlemesi gerekince millici olan bu kimseleri, Allah'ın izniyle, Müslüman Türk milleti de iyi tanıyor. Her fırsatta, "Allah kötüye fırsat vermesin" diye dua ederiz. Ne maksatla sızdırıldığı belli olan birkaç uydurma 'belge', maalesef, kötüye fırsat vermiştir. Sadece şunu söylemek isterim: İbrahim Kalın'ın çevresindeki İslami ve İnsani halka, bu karalama kampanyasını bertaraf edecek güçtedir. İbrahim Kalın kimdir ve bizim için ne ifade eder? Bir kere, taştan pek, gülden naziktir. Nurettin Topçu'nun sözleriyle söylersek, otoriter ve adildir. Temiz ve aziz olanın peşindedir. "Titizlik ahlakın ta kendisidir" sözünü ilke edinmiş, işlerinden ilişkilerine kadar her şeyinde titiz olmuştur. Ciddiyet ve samimiyet, meziyet ve şahsiyet sahibidir. Hakkaniyetlidir. İnsaf ehlidir. Kendisine sunulmuş her imkâna emanet gözüyle bakar. Vefa, mesuliyet ve merhamet gibi kavramların imana dayanan duygular olduğunu unutmaz. Bundan dolayı, insanları rencide etmez. Bilir ki, rencide ederek konuşmak, sözün afetlerindendir. Onca bilgisine ve derinliğine rağman, iddia sahibi değildir. Bilir ki, iddia sahibi olmak, ilmin afetlerinden biridir. İbrahim Kalın, çevresindeki birçok insanı sessiz sedasız bir şekilde dönüştürmeyi başarmıştır. Bu, önemli bir özelliktir. Tanpınar, "İnsan ancak elindeki işe baktığı sürece temiz kalabilir" der. İbrahim Kalın, 'burası özen ve ısrar' diyerek, daima elindeki işe bakmıştır. Bundan dolayı, Allah'ın izniyle, tertemiz kalmıştır. Milletin sinesinden çıkan böyle bir kıymet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına karar verici isimlerden biri olmuştur. Bana kalırsa, meselenin özü ve özeti budur. |
Hasan Öztürk / Haber 7
hasan.ozturk@kanal7.com
Yorumlar4