Bu kez de Nisan'dan medet umuyorlar
- GİRİŞ03.04.2012 08:40
- GÜNCELLEME03.04.2012 08:40
PKK’nın Nisan şakası ya da şapkayı önüne koyması gerekenler
Bu kez de Nisan’dan medet umuyorlar…
Nisan’ın belli günlerine vurgu yaparak…
Fırtına koparmak; kan dökmek; ortalığı bulandırmak istiyorlar…
Nisan’ın bir günü de değil neredeyse bir haftasına vurgu yapıyorlar ki, bir gününde olmazsa bir diğerinde sonuç alsınlar ve memleketin istikametini değiştirsinler istiyorlar…
Çok da başarılı olacaklarını hiç zannetmiyorum.
Kimden ya da kimlerden söz ettiğimi anlamışsınızdır.
Devlet “iyi şeyler olacak” derken…
Devlet “açılım” derken…
2011’in Ramazan ayında bile kan dökmeye devam edenler…
“Sabrımızın sonuna geliyoruz!” diyen devletin o sabrını zorlamaktan geri durmayanlar…
9 Temmuz 2011’de Silvan’da 13 askeri şehit ederken, “bölgemize girdiniz” deme cüretini gösterenler…
Aynı günün öğleninde Demokratik Toplum Kongresi adı altında toplanıp, memleketin orta yerine şehit ateşi düşmüşken, “Özerklik ilan ettik” diyenler…
“Devrimci halk savaşı” adı altında kentlerde kitlesel eylemler yapmayı planlayanlar…
Devletin sabrının taşmasından sonra “kış” konuşlanmasını beceremeyenler…
Yıllardır kışı geçirdikleri mağaraların bile profesyoneller tarafından yerle bir edilmesiyle şaşıranlar…
KCK operasyonuyla şehir ile dağ arasındaki köprüleri yıkılanlar…
Kadınlarını çatışmanın ortasında bırakıp sıvışanlar…
“Abdullah Öcalan’ı muhatap alın. Bırakın biz gidip Öcalan ile görüşelim. Müzakere edelim. Muhatap kabul edilelim!” diyenler.
Diyeceğim o ki Kürt sorunundan beslenip “Kürt sorunu”nu yalnızca kendilerinin muhataplığıyla çözüleceğini düşünmemizi isteyenler…
Şimdi de Nisan ayından medet umuyorlar..!
Bu kez bahane belli: Apo’nun doğum günü etkinlikleri!
“Eylem yapın ey PKK’lılar” diyen kurmay akıl, her güne bir anlam yükleyerek “eylem” çağırısı yapıyor.
Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkışı bir bahane….
Türkiye’ye getirilişi bir bahane…
Doğum günü ayrı bir bahane…
Terör örgütü ve yandaşlarına, Abdullah Öcalan’ın doğum gününü bahane ederek Nisan ayında kitlesel eylemler yapmaları için çağırılar yapıyorlar.
Ancak bir tuhaflık var burada.
Bu tuhaflığı da dün Bugün gazetesi köşe yazarı Adem Yavuz Arslan’ın yazısından okudum.
Yavuz bakın yazısının bir bölümünde neler diyor:
“Nüfus kayıtlarına göre Öcalan'ın doğum tarihi 4 değil 14 Nisan.
TC Kimlik No'suna (233096384XX) göre nüfus bilgileri şöyle:
Baba Adı Ömer,
Anne adı: Üveyş,
Doğum yeri: Ömerli Köyü.
Doğum Tarihi: 14.04.1949
Peki 14 Nisan olan doğum günü neden 4 Nisan'a alındı?
Anadolu'da doğum günleri nüfusa genellikle günü gününe kaydedilmemiştir. Bu açıdan makul görünebilir. Fakat güvenlik bürokrasisinin yorumu biraz farklı. Onlara göre 'ulus bilinci inşa etme projesinin bir parçası olarak' özellikle 4 Nisan seçildi.
Çünkü o gün aynı zamanda merhum Alparslan Türkeş'in ölüm yıl dönümü.
Böylece hem kendi tabanını motive edip hem de 'projelerinin önünde engel gördükleri kesimleri' tahrik etmiş oluyorlar.”
Alparslan Türkeş’in ölüm yıldönümünü Apo’nun doğum günü olarak kutlamak ve bu kutlama bahanesiyle ortalığı birbirine katmak, olmazsa eylemleri tüm haftaya yaymak isteyenler var!
Peki bu isteği yerine getirmesi istenenlerin hatırlaması gereken bazı şeyler yok mu?
Mesela, Batman’da çocuklarla birlikte taş atıp polis müdahalesinden milletvekili kimliği ile yırtan…
Ramazan ayında “aile dostum dediği” kadın ile Bodrum sefası süren Bengi Yıldız’ı.
Yine Bingöl kırsalındaki son çatışmada kadın teröristlerden 15 tanesi ölürken oradan sıvışan “erkek” teröristleri...
Avrupa’da fink atmaktan fırsat bulup da Kandil’in yolunu tutup kadın PKK’lılarla “samimi” pozlar veren terör örgütünün 3 numarası Duran Kalkan’ı…
Çoluk çocuğu, gençleri ölüme gönderen “irade”nin yaşını sorgulamak bile başlı başına “aklınızı başınıza getirmek için yeterli değil mi?
O zaman doğum gününü kutlamayı düşündüğünüz gücün PKK içindeki infazlarla kaç genci faili meçhul cinayetlerle katlettiğini bilmeniz gerekmiyor mu?
Birilerinin doğum günü, birilerinin ölüm yıl dönümüne denk düşürülüyorsa…
Bu memleketin evlatlarının kanının ucuzca akıtılması isteniyor demektir!
Ne var ki “neyi bahane edip de kitlesel eylemler yapalım” diye kuranların mecali kaldı mı sizce?
Bunu da yaptılar heyhat! |
MetroPoll Araştırma Şirketi'nin genel müdürü Prof.Dr.Özer Sencer, Kanal a’daki bir programda Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili olarak, "Gül ve Erdoğan aday olurlarsa cumhurbaşkanlığına Abdullah Gül seçilir. CHP'liler ve MHP'lilerin çoğu Gül'e oy verir" dedi. (dünkü internet sitelerinden) Özer Sencer’in bu tespiti büyük bir tespittir ve önümüzdeki yakın gelecekte sıklıkla karşılaşacağımız tartışmanın da ilk işaret fişeklerindendir. Tayyip Erdoğan’ı bugünkü anayasal haklarla Çankaya’ya göndermek istemeyenlerin 2014 öncesi vizyona koydukları büyük oyunun ilk bölümüdür! Her fırsatta “fitne”ye vurgu yapan Başbakan Erdoğan’ın bu vurgusuna rağmen, oyunu vizyona koyanlar gerekirse “Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan’ı” karşı karşıya getirmek için de harekete geçmiştir. Ben sadece bir hadisi hatırlatayım yeter: “Kuzuyu güden, kurdu düşünmelidir.” Bilmem anlatabiliyor muyum? |
Kalın sağlıcakla.
Hasan Öztürk / Haber 7
hasan.ozturk@kanal7.co
Yorumlar3