Erbil: Amca oğullarına misafir oldum
- GİRİŞ20.11.2012 09:29
- GÜNCELLEME20.11.2012 09:29
Onca yıldır Kürt meselesine kafa yoranlardanım. Bu köşeyi takip edenler de bilir ki Türkiye'nin kanayan yarası Kürt meselesiyle ilgili en ufacık bir olumlu gelişmeyi heyecanla karşılayanlardanım.
Lakin bir yönüyle özeleştiri de yapmam gerekiyor..!
Onca yıldır, Türkiye'deki Kürtler ve terör örgütü PKK üzerinden Kürt sorununa doğrudan bakarken, Kuzey Irak meselesini hep okumalarımla geçiştirmiştim.
Fakat bu kez kalktım Kuzey Irak'a geldim.
İş Bankası, Vakıfbank, Ziraat Bankası ve Albaraka'nın ardından bugün Erbil'de şube açan Bank Asya'nın davetlisi olarak şu anda Erbil'deyim.
Erbil'e gelirken, elbette Türkiye'nin ihracaat yaptığı önemli ülkelerden birinin Irak olduğunu ve bu ihracaatın büyük bir kısmının Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'yle gerçekleştiğini biliyordum.
Lakin 13 milyar dolara ulaşan bir ticaret hacminin aynı zamanda Erbil'de Türkiye'yi ve Türk işadamlarını bir numara yaptığını bilmiyordum.
Bakın daha neler bilmiyordum:
Almanya'dan sonra en büyük ihracaatı Kuzey Irak'a yapttığımızı...
İhracaatın çoğunluğunun tedarik ürünlerinin oluşturduğunu...
Barzani yönetiminin PKK terör örgütüne Erbil ve civarında hiç bir şekilde fırsat vermediğini...
Türkiye'deki açlık grevlerinin son günlerinde bir parkta 30-40 kişinin toplanabildiğini ve yerel halk tarafından tepki gösterildiğini...
Petrol zengini bir bölge olmasına ramen her gün 3 saat elektriklerin kesildiğini..
Bu kesintilerin, "jeneratör lobisi" yüzünden olduğunu...
Mesut Barzani'nin bir konuşmasında, "Türkiye'den gelen tedariklerimiz kesilse 3 gün içerisinde boğuluruz" dediğini...
Her aileden en az bir kişinin "devlet memuru" olduğunu...
Bu memurun günde bir saat de çalışsa 8 saat de aylık ortalama 500 dolar maaş aldığını...
Devletin aylık 40 litre benzini karne dağıtarak yüzde 50 indirimle ucuza sattığını...
Benzinin litre fiyatının Türk parasıyla 1 lira olduğunu...
Barza'nin Mahmur Kampı'nda (Türkiye'den göç eden ve PKK'nın eleman devşirdiği kimliksiz Kürtlerin BM gözetiminde kaldığı kamp) kalan ailelerin çocuklarını sınavsız olarak üniversitelere yerleştirip bursla okuttuğunu..!
Erbil ve çevresinde asayiş olaylarının bile yaşanmadığını...
Güvenlik sorununun Erbil ve çevresinde yaşanmadığını...
Şehrin en büyük alışveriş merkezi (Family House) dahil, hemen hemen bütün büyük maazalarının Türkler tarafından inşa edilip, işletildiğini...
Türk mallarının kalitesinin sorgulanmadığını...
Halkın ev mobilyası konusunda çok hassas olduğunu...
Mobilya maazalarının gece yarılarına kadar Erbil'de açık olduğunu...
Almustawfi isimli tarihçi bir vezirin 12'nci yüzyılda ilk kez Erbil tarihini yazdığını...
Bu nedenle tarihi Erbil Kalesi'nde dev bir heykelinin şehre tepeden baktığını...
Dindarlığın ve muhafazakarlığın yaygınlığını...
Bilmiyordum...
Erbil'e geldiğimde bütün bunları yeni öğrendim..!
Bir şey daha öğrendim!
1990 yılındaki Birinci Körfez Savaşı'nda Kuveyt'i işgal eden Saddam'ın Kuzey Irak Kürtleri'ni katlettiği günlerde, buradan kaçıp Türkiye'ye sığınanların sadece "bir zalimden kaçalım da neresi olursa olsun" diyerek değil bilerek ve isteyerek Türkiye'yi tercih ettiklerini öğrendim...
Uzun lafın kısası, Amerika buralardan çekilirken, buraların yakın gelecekte hamisinin Türkiye olacağını biliyordu. Çünkü Türkler ile Kürtler nihayetinde "amca çocukları"ydı..!
Amca çocuklarının memleketi Erbil'den şimdilik bu kadar.
Kalın sağlıcakla.
Hasan Öztürk - Haber 7
twitter: @hasanozturke
Yorumlar1