Ev, aile ve köpekler

  • GİRİŞ20.06.2024 09:29
  • GÜNCELLEME20.06.2024 09:29

Galiba dünya üzerinde gündemi en kalabalık ve saat başı değişen, hatta bazen saatin yelkovanının bile yetişemediği hızda değişen gündemlerimiz var.

Siyasetten ekonomiye, kültürden sanata, hemen her alanda gündemler oluşuyor veya oluşturuluyor, icat ediliyor ve sosyal medyadan ülke gündemine ihraç ediliyor.

Bu gündemler arasında bir tek “ev ve aile” yok. Mesela haber kanalları ve diğer bazı televizyonlarda her gün bir konunun tartışıldığı mevzular içerisinde “ev ve aile” meselesinin ele alındığına şahitliğiniz var mı?

Oysa “ev mahrem alandır”. Evler mahrem alanından çıkarıldığı vakit, sokakta herkesin istediği gibi uğradığı yolgeçen hanına dönüşür.

Ev, “aile” demektir. “Aile denilince yalnız yaşayanlar da “aile” kavramına girer mi” gibi “Ben fitneyim” diye bağıran soruya dur diyelim. Çünkü fitne en hızlı mikroptan bile atik yayılan, tedavisi olmayan bir hastalıktır.

Evet, yalnız yaşayanlar da nihayet bir “ailenin” üyesidir. Orası da bir aile evidir. Yalnız yaşayanlar da evlerini otel lobisine çevirmezler. Çevirenler varsa orada artık bir “aile mefhumu” yok demektir. Geçelim.

 

Ev ve aile mensubiyetini-mesuliyetini-iradesini kaybeden insanlardan hiçbir topluma fayda gelmez. Bunlar için bir insan ile köpek-kedi yahut başka bir hayvanın farkı yoktur.

Bir de günümüzde; kişiliğinde vukua gelmiş ahlaki ve karakter arızası nedeniyle hiç kimseyle geçinemeyip, insanlardan nefret eden ve nefretlerini de ev veya aile mefhumu üzerinden topluma zerk edenler vardır ki, bunlardan da uzak durmak insanlığa yakın olmaktır.

Gelelim yazının başlığına:

 

Ev ve aile tamam da “köpek” neyin nesi? Efendim, köpekler beslendikleri sürece sahiplenilen ailelere sadık kalırlar. Başkalarını attığı kemiklere tamah etmezse tabii.

Benim çocukluğum ve gençliğimin ilk yılları köpekli bir evde geçti. Sadık bir köpeğimiz vardı. Sokağa salmazdık, çünkü başka kapılardan beslenen köpeklere benzer sadakati bozulurdu. Çünkü böyle köpekler vardı, her gece birkaç eve-aileye zarar verirdi.

Evimiz büyük avlulu iki kat epeyce çok odalı bir evdi. Evin üst katının terası bir hayli genişti. Kimi yerlerde “dam üstü” denilir. Altı ineklerin-danaların-buzağıların, bir de eşeğin ahırıydı.

Köpeğimiz gündüzleri dam üstünde, geceleri avlu kapısının girişinde yatardı. Gündüz beslenmesi dam üstünde, gece beslenmesi avlu girişindeki gece nöbet yerinde olurdu.

En önemli yanı, evin içine girmemesi, hatta giriş kapısına bile yaklaşmamasıydı ve hiç yaklaşmazdı. Ev onun için mahrem alanıydı. Girilmezdi.

Şimdi artık binbir çeşit köpek varmış. Bırakın evlerde yaşamalarını, insanların yatak odalarında yatan köpekler bulunmaktaymış. Geçelim.

 

Ezcümle:

Eskiler der ki; “Köpeklere çiğ et verilmez. Sokakta beslenmelerinden uzak tutulmalı. Sokağa salınan köpeğin masumu olmaz. Rastgele beslendiği için sadakatsizdir ve güvenilmez”.

Yen Akit

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat