‘Din ü Devlet Mülk ü Millet’
- GİRİŞ17.07.2024 08:30
- GÜNCELLEME17.07.2024 08:30
Ülkemizi ve amentü sahibi milletimizi anlamak için kabuğuna değil, özüne bakmak gerekir.
İnsanımızın özünü anlamayanlar, idrakine varamayanlar, milletimize-devletimize istedikleri her şeyi yapabileceklerine sanırlar.
15 Temmuz darbe girişiminden itibaren diğer darbelerin analizi ve sentezi, önyargısız ve peşin hükümsüz yapıldığında görülür ki, bu millet darbeye-kalkışmaya-teröre ve bilumum ihanetlere prim vermemiştir, vermez.
Bugüne kadar yapılan darbe veya darbe dışı hareketlerle, toplumumuzu esaret altına almak isteyen hangi kalkışma başarılı olabilmiştir?
Devletimizin ve milletimizin bağımsızlığına kast eden darbe ve benzerlerini destekleyen CHP zihniyetinin dışında, halkımızın hiçbir kesimi İstiklaline/bağımsızlığına leke sürdürmemiştir.
27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997, 15 Temmuz 2016 darbe ve kalkışmaları, ABD ve AB’nin desteklerine rağmen amentü sahibi milletimiz tarafından bertaraf edilmiştir.
Malum kesimlerin anlamadığı veya anlamak istemediği tarihi gerçek şudur ki:
Müslüman bir toplum olarak, milletlerin inşası sürecinde tarihin en talihli topluluğuyuzdur.
İşte bu hakikati bilenler ya dost olmakta yahut düşmanlık ederek birlik gücümüzü kırmak ve esaretleri altına almak istemektedirler.
İnsanlık tarihine damga vurdukları günden bu tarafa, milletimizin bağımsızlık karakterine sahip oluşu, Haçlı Batı ve uşaklarının düşman olması için yeterli hususlardandır.
Çünkü insanlık tarihine; “Kelime-i Tevhid” milleti olarak bağımsız-bağlantısız çıkılmış, bu uğurda devletler kurulmuş, insana ve insanlığa yeni bir medeniyet sunulmuştur.
Bu sebeple hiçbir vakit, devletsiz ve vatansız kalmamışız, hiçbir zaman tam olarak müstemleke olmamışız, tarihin hiçbir devrinde bayrağımız müzeye kaldırılmamıştır.
•
Bugün terörün merkezi olan ve kendisi de bir terör devleti olan ABD ve bazı AB ülkeleri, terör örgütlerini para ve silah yardımıyla besleyerek, ülkemizi ve bütün bir İslam dünyasını hegemonyası altına alma hücumlarını sürdürmektedirler.
Biz devlet ve millet olarak hamdolsun büyük ekseriyetimizle birliğimizi muhafaza ettiğimiz için İstiklalimize ve bağımsızlığımıza sahip çıkabilmekteyiz.
Haçlı Batılıların fark ettiği ama içimizdeki “sömürgeleşmeyi ezan düşmanlığına tercih eden” belli kesimlerin fark edemediği bir gerçeğin daha altını çizelim.
Türkiye olarak Batıdan ve İslam dünyasından farkımız, yukarıda da belirtildiği gibi tarihin herhangi bir devrinde müstemleke olmayışımız, devletimizin milletimizle birlikte reformlar yapması, Cumhurbaşkanımız Erdoğan gibi güçlü bir dünya liderinin, kararlı ve istikrarlı duruşudur.
Yine Batılıların ve içimizdeki “batılların” anlamadığı bir hakikat daha var ki o da şudur:
Kim hangi siyasi tarzı veya ideolojiyi benimserse benimsesin. Eğer milletimizin amentüsüne uymuyorsa, o siyaset ve ideoloji reddedilmiş, nihai noktada kabul görmemiştir.
•
Ezcümle:
Müslüman insanlarımızın zihnindeki ‘din ü devlet, mülk ü millet’ inancını yok etmek imkânsızdır. İstiklalimiz bu inanca bağladır vesselam.
Yeni Akit
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol