Laiklik Adına Yapılanlar (2)
- GİRİŞ21.11.2024 08:07
- GÜNCELLEME21.11.2024 08:07
Laiklik, 1940 ila 1950 arasında devrin yöneticileri tarafından milletimizin inanç değerlerine muhalefet etmek üzere bir araç olarak kullanılmıştır.
1960 darbesinden 28 Şubat 1997’ye kadar ülkemizin içine düştüğü ideolojik ve siyasi kargaşa dönemlerinde de nefislerini tanrılaştıranlar tarafından kullanılmıştır.
Bunlar bilinmeyen şeyler değildir. Yüzlerce kitap yazılmış, onlarca belgesel çekilmiş, yüzlerce konferans, sempozyum yapılmış, sinema filmleri çekilmiştir.
İşte onlardan birisi de Milli Mücadelenin kahramanlarından İstiklal ve İslam Şairimiz Mehmed Akif’in yol arkadaşı ve birlikte çıkardıkları Sebilürreşad Dergisinin sahibi olarak Akif’le Anadolu’da Milli Mücadelenin içinde yer alan Eşref Edib Beydir.
Eşref Bey, Milli Mücadelenin zaferle sonuçlanmasının ardından tekrar İstanbul’a dönerek Sebilürreşad Dergisini çıkarmaya devam eder, dine ve dini eserlere karşı yapılanları yazarak memleket sathında olup bitenleri kaleme alır.
Bu konuşma ve yazılarından oluşan “Kara Kitap” üst başlıklı, “Milleti Nasıl Aldattılar, Mukaddesatına Nasıl Saldırdılar” isimli kitabından bazı kısımları paylaşalım.
•
“Halkçıların karşılarında istediklerini yapmaya mani olacak hiçbir kuvvet olmadığından, dediğim dedik kesilen şefleri, nihayet namazlarda Kur’an lisanıyla okunan Kur’an surelerini kaldırmak teşebbüsüne geçti.
Farmason Adnan Adıvar ve Hasan Ali Yücel’in arkadaşları, Şerafettin Yaltkaya’yı bu maksatla Diyanet Riyasetine getirdiler. Yaltkaya’ya sureleri düzme dile çevirttiler.
Diyanet Reisinin düzme bir fetvası ile namazlarda okunan surelerin, Kur’an lisanı ile okunması yasak edilecek, düzme dil ile tercümeleri okunacaktı.
Bu suretle ibadette de büyük bir inkılap, büyük bir devrim yapılmış olacaktı. Kat’i surette İnönü buna karar vermiş, faaliyete geçilmişti.
Bu sıralarda merhum Aksekili Hamdi Efendi, diyanette muavin idi. Yanıp yakılıyordu. Üzüntüsünden sabahlara kadar gözüne uyku girmiyordu. Bunun önüne geçmeye çalışıyor fakat kâfi gelmiyordu. Nihayet istifa edebilirdi ancak…
………………..
O dalalet günlerinin azgınlaştığı günlerde idi. Paşa cenaplarına bir mektup geldi:
‘-Paşam! Bütün istediklerinizi verdik. Canımızı istediniz verdik. Malımızı istediniz verdik. Evlatlarımızı istediniz verdik. Fakat göğsümüzdeki imanı istiyorsunuz. Onu asla vermeyiz Paşam!...
Bunun üzerine durakladılar, sıyırdıkları dalalet hançerlerini kınlarına soktular. Allah tarafından içlerine bir korku geldi.
Milletin azabı gözlerinin önünde canlandı. İşin bu derecesine varmayı, devrimciliğin bu kadar haddi aşmasını tehlikeli gördüler”. Kara Kitap Sh. 120-121 Beyan Yayınları.
……………..
Aynı eserden:
“Mevlid kitapları II. Abdülhamid zamanında basıldığı için onun adı olduğundan toplatılması emredilmiş, jandarmalar köylere çıkıp gelişigüzel evlerde, camilerde arama yapıp kitapları toplamaya başladılar.
Bu kara haber üzerine çok kıymetli basma, el yazısı kitaplar toplandı veya sahipleri tarafından toprağa gömüldü”.
Ezcümle:
Eşref Edib’in anlattığı daha nice hadiseler var. İnanmayanlar için yine Beyan Yayınlarından çıkan “CHP ve Din” kitabını da hatırlatalım.
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol