'Son Sela' 2014'te okundu

  • GİRİŞ18.10.2021 09:17
  • GÜNCELLEME18.10.2021 09:35

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortaya attığı ‘Siyasi cinayetler ve toplumsal karmaşa’ iddiası ister istemez milletin midesini bulandırdı. Herkesin aklında aynı soru işareti var. “Türkiye eski Türkiye olabilir mi, tekrar o karanlık günlere dönülebilir mi?”

Hangi siyasi görüşten olursa olsun, bu topraklarda yaşamış her bireyin, mutlaka hafızasında buna dair kötü bir anısı vardır. Çok eski günlere gitmeye gerek bile yok. Bazı cinayetlerin davaları yeni karara bağlanıyor.

Necip Hablemitoğlu, Gaffar Okan, Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink gibi isimler zikredildiğinde hafızanız hiç zorlanıyor mu?

Peki ya toplumsal karmaşa sorunsalı!

Neredeyse her gün yeni bir patlama veya tuzak haberi ile sarsıldığımız günleri unuttuk mu?

  • 21 Eylül 2011/ Ankara'da Kızılay'da patlayan bomba: 3 kişi öldü, 34 kişi yaralandı.
  • 11 Mayıs 2013/ Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde bomba yüklü araçla düzenlenen saldırı: 52 kişi öldü, 100’den fazla kişi yaralandı.
  • 5 Haziran 2015/ Diyarbakır'da HDP mitingini hedef alan saldırıda 5 kişi öldü.
  • 8 Eylül 2015/  Iğdır'da zırhlı polis aracına düzenlenen bombalı saldırıda 13 polis şehit oldu.
  • 10 Ekim 2015/ Ankara'da tren garının önünde meydana gelen saldırı: 109 kişi öldü 500’den fazla kişi yaralandı.
  • 12 Ocak 2016/ İstanbul Sultanahmet’de turistlere canlı bombalı saldırı: 11 turist öldü.
  • 17 Şubat 2016/ Ankara'da Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait bir servis aracı hedef alındı. 28 kişi şehit oldu, 106 kişi yaralandı.
  • 13 Mart 2016/ Ankara'nın Güvenpark Metro girişinde bomba yüklü araç patlatıldı: 35 kişi hayatını kaybetti.
  • 7 Haziran 2016/ İstanbul Vezneciler'de çevik kuvvet otobüsüne saldırı: 11 kişi şehit düştü.

Öncelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dediği gibi eğer Kılıçdaroğlu, “Mitomani” değilse mutlaka savcılığa gidip bu konuda bildiklerini anlatmalı. Zira dün memur ve devlet görevlilerine yönelik tarih vererek yaptığı tehdit dolu çağrı, ister istemez insanın aklına “Yoksa Kemal Bey, huzur ortamı bozulsun mu istiyor?” sorusunu getiriyor.

Henüz tazeliğini bu denli koruyan acıyı yaşamış bir millet, Kemal Bey’in bu iddiasından sonra kafasını nasıl yastığa rahat koyabilir?

Bir tek ben mi bu kadar rahatım bilmiyorum ama bu iddialar benim için artık “bayat bir toplumsal huzursuzluk aracından” öteye gidemiyor.

“Neden olamasın?” Diye soranlarınızı duyar gibiyim?

Hemen açıklayayım…

Evet “bir daha asla böyle bir saldırıya maruz kalmayız” demek, çok ciddi bir iddia olur. Ama ciddi anlamda bu sorunla baş etmeyi öğrendiğimiz bir gerçek.

7 Haziran 2016’dan bu yana ciddi bir saldırıyı neredeyse hatırlayanımız yoktur. Çünkü bundan iki yıl önce ciddi bir temel atılmış ve yeni bir bina inşa edilmeye başlanmıştı.

2014’te MİT Kanunu değişti

2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nda yapılan değişiklik öncesi MİT'in yetkisi, yurt dışından elde ettiği bilgileri ilgili kurumlara iletmekle sınırlıydı.

2014'te değişen MİT Kanunu'yla birlikte istihbarat yetkilileri, yabancıların ülkeye giriş-çıkışları; vize, ikamet, çalışma izni ve sınır dışı edilmesi gibi konularda, ilgili kurum ve kuruluşlardan talepte bulunma yetkisine sahip oldu.

Ve işte o günden itibaren Türkiye, terörle mücadelede yeni bir sayfa açtı.

MİT (Milli İstihbarat Teşkilatı) Türkiye’de son yıllardaki huzur ikliminin en büyük aktörlerinden biri oldu.

MİT son yıllarda içeride ve dışarıda istihbarat unsurlarını iki katına çıkarmış durumda. Bu da hem içeriden hem de dışarıdan gelebilecek bir saldırıyı erkenden haber alıp önlem alınmasını sağlıyor.

Bu önlemelere en güzel örnek, 2017 yılında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Adalet Yürüyüşü’ kortejine saldırı planlayan DEAŞ mensubu 6 kişinin son anda yakalanması oldu. Hatta hatırlayacak olursanız o saldırıyı düzenlemeyi planladıkları minibüsün içi AK Parti bayrakları ile doluydu. Yani amaç belki de iç çatışmaydı.

Neredeyse “Emniyet ve MİT’in ortak operasyonu ile büyükşehirlerde sansasyonel eylem hazırlığı içinde olan teröristler yakalandı” ifadesini duymadığımız gün kalmadı.

Geçtiğimiz gün bile Van'da İranlı eski bir askeri ülkelerine kaçırmak isteyen 2'si İran ajanı 8 kişi MİT ve Emniyet'in ortak operasyonuyla suçüstü yakalandı.

Yurtdışından getirilen paket FETÖ’cüleri saymama gerek bile yok sanırım.

Tekrar Kemal Bey’e gelecek olursak…

MİT’in böyle bir iddia karşısında nasıl bir çalışma içine girdiğini hayal edebiliyor musunuz?

Bir de teröristlerin aynı yerde iki gece yatamadıkları gerçeğini düşündüğümde, Kemal Bey veya Koray Bey ne derse desin, ben neden kafamı yastığa rahat koymayayım ki…

Kalın sağlıcakla…

ibrahim.gunay@haber7.com

Twitter: ibrahimgny7

 

Yorumlar3

  • Kemal 3 yıl önce Şikayet Et
    Ne kadar güzel özetlemiş. Kafamız rahat Allah'ın izniyle.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • OsmanlıTorunu 3 yıl önce Şikayet Et
    Kaleminize sağlık
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Mehmet 3 yıl önce Şikayet Et
    Güzel yazı teşekkürler.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat