En yaşlı başkan adaylıktan çekildi!..

  • GİRİŞ23.07.2024 08:19
  • GÜNCELLEME23.07.2024 09:41

Evet, ABD tarihinin en yaşlı başkanı adaylıktan çekildi. Ama en yaşlı başkan adayı yarışıyor! Biden 81 yaşında, baskılar neticesinde havlu attı. Trump ise 78 yaşında, ikinci defa koltuğa oturmak üzere yarışıyor...

Amerika Birleşik Devletleri Başkanlık koltuğu, hâlihazırda dünyanın en önemli postu durumunda… Watergate skandalı yüzünden fena hâlde köşeye sıkışan 37. Başkan Richard Nixon, 1974’te istifasını açıklamak zorunda kaldığında, gözyaşlarına boğulmuştu… Nixon o kadar çok kırılmış ve öfke dolmuştu ki, öldüğünde devlet mezarlığına gömülmeyi dahi reddetmişti! 42. Başkan Bill Clinton ise, Monica Lewinsky skandalında, koltuğu bırakmamak için hayli direnmiş, bunun karşılığında senato sorgulamasında, çok aşağılayıcı bir muameleye maruz kalmıştı… Hâlen ABD Başkanı olan Joe Biden ise, 52 yıllık uzun siyasi hayatını hiç de istemediği ve muhtemelen beklemediği bir finalle kapatıyor. Düne kadar “Bir yere gitmiyorum, başkanlık yarışında kararlıyım…” gibi laflar eden Biden, sonunda partisinden ve özellikle kampanyasına destek veren bağışçılardan gelen baskılar karşısında, havlu atmak zorunda kaldı. “Tekrar seçim için yarışma niyetindeydim. Ancak partim ve ülkem adına geri çekilmenin en doğru yol olacağına karar verdim” şeklinde bir mesajla adaylıktan çekildi. Biden’ın iç dünyasında neler koptuğunu bilmiyoruz, ama (eski) rakibi Trump, kendisini gelirken dövüyor, giderken dövüyor!.. Trump’a göre Biden’a darbe yapıldı. ABD halkının en az yarısının darbeciliğinden çekindiği (Özellikle Ocak 2021 yılındaki Kongre baskınından sonra…) Trump, yakın zamanda bir suikast kurşununa hedef olunca birdenbire demokrasi havarisi kesildi! “Demokrasi için kurşun yedim…” gibi laflarla bayağı sempati topluyor!
 

Evet, Trump Demokrat Parti’yi hedef alarak, Biden’a darbe yapıldığını iddia ediyor ve devamını şöyle getiriyor: “Biden’ın sağlık durumu hakkında halka yalan söylediler. Anayasanın 25. Maddesi var. Eğer bir kişi adaylık için uygun değilse başkanlık da yaptırılmaması lazım. 25. Maddeyi işletmeleri gerekir…” Anlayacağınız Joe Biden, emekliliğine kalan son dört-beş ayı da rahat geçiremeyecek! Trump pek belli etmek istemiyor, ama kendisi için çok kolay bir rakip olan Biden’ın bu şekilde saf dışı kalması işine gelmiyor. Demokrat Parti’nin yeni adayının tespit edilmesine tam bir ay var. 19-22 Ağustos günlerinde Chicago’da yapılacak Demokrat Parti ulusal kongresinde aday kesin olarak tespit edilecek. Biden’ın destek vereceğini açıkladığı yardımcısı Kamala Harris de silik bir kişilik olarak değerlendiriliyor. Geçen 3,5 yıllık başkan yardımcılığı süresinde, pek de bir varlık gösteremedi. Daha önceki başkanlık aday adaylığında aldığı sonuç hezimet derecesinde… Harris aday olup seçilebilirse, ABD tarihinin ilk kadın başkanı olarak kayıtlara geçecek… Lakin önünde çok engel var. Harris’in en büyük şansı, zaman kısıtlaması sebebiyle, Demokrat Parti’nin aday konusunda pek fazla manevra yapma şansı bulunmaması.
 

Hakkında açılan çeşitli davalara ve ABD kamuoyundaki bütün olumsuz imajına rağmen, Donald Trump, Biden karşısında kısa zamanda ve kolay bir kamuoyu desteği sağlamıştı. Biden’ın sıhhi durumu o kadar çok kötü etki yaptı ki, 78’lik Trump sanki bir delikanlı gibi algılandı!.. Oysa aralarında sadece üç yaş fark var. Üstelik Trump popülist söylem dışında ABD’nin önemli meselelerine dair elle tutulur bir çözüm de sunamıyor… Fakat nasıl olduysa iyi bir rüzgâr yakaladı ve maruz kaldığı suikast teşebbüsü de bu rüzgârı bir nevi kasırgaya dönüştürdü. İşte bu kasırga Biden’ın kalan direncini de bir daha geri gelmemek üzere temelli kırdı...
 

Barack Obama, ABD’nin bugüne kadar gördüğü en silik başkanlardan biri olarak tarihe geçti. Onun yardımcısı Biden da farklı bir grafik çizmedi. Joe Biden ABD başkanı olarak ne yaptı diye sorulsa, herhâlde ve mutlaka; en önce Gazze’deki katliam ve soykırım için, İsrail’e verdiği sınırsız destek diye cevap verilecektir. İkinci marifeti de, Rusya’yı zayıflatabilmek maksadıyla, Ukrayna’yı on yıllarca belini doğrultamayacak bir yıkıma maruz bırakması oldu. Maalesef Biden’ın karnesi insanlık açısından tam bir yüzkarasıdır. Şurası da kaskatı bir gerçek ki, ABD’ye kim başkan olursa olsun, pek bir şey değişmiyor. Sadece yöntemlerde farklılık var. Ama maksat hep aynı: Emperyalist politikalar…
 

Dolayısıyla Trump ve Biden’ın art arda gelen yönetimlerinin on yıllık uygulamalarına bakınca, yukarıda söylediklerimizi aynen göreceksiniz. Olur-olmaz ayrı bir konu. Obama’nın karısı Michelle için de adaylık haberleri üfürülüyor… Kocasının başkanlık dönemi, derisinin renginden başka bir farklılık arz etmedi. Karısı hangi marifet ve tecrübeyle, hâlen dünyanın en büyük ekonomik ve askerî gücüne sahip devleti yönetecek? Benzer bir hükmü Kamala Harris için de vermek zor değil. Ve bu arada, ABD’nin bütünlüğünü koruyup koruyamayacağı meselesini de hatırda tutmak gerekiyor. Malumunuz Rus siyaset bilimci, KGB analisti İgor Panarin’in bir öngörüsü var. ABD’nin, 2010 yılına kadar dağılacağını söylemişti. Zamanı tutturamadı, ama Panarin SSCB’nin dağılacağını da tahmin etmişti. Ciddiye alınmalı!..

Türkiye

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat