Dünya sustukça İsrail şımardı!..
- GİRİŞ30.07.2024 08:15
- GÜNCELLEME30.07.2024 08:15
Aslında durumu şöyle özetlemek lazım; Batı dünyası, siyonist İsrail’i her türlü katliam ve soykırım suçuna rağmen arkalayıp, eline ölümcül silahlar verdikçe, insan kasabı siyonistler de zıvanadan çıktı, iyice küstahlaştı…
Evet, siyonist İsrail; hangi insanlık suçunu işlerse işlesin, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, Batı dünyası tarafından sınırsız şekilde arkalandı. Hâl böyle olunca, büsbütün canavarlaştı, vahşileşti ve insan kanı dökmekte hiçbir ölçü ve kaide tanımamaya başladı. 7 Ekim’den beri Gazze’de yaşanan katliam ve soykırımın en kısa özeti budur… Siyonist İsrail’i bu noktaya taşıyan tek başına kendi gücü filan değil. Batı’nın himayesidir. İnsanlık değerlerine karşı işlenen en feci suç, soykırım değil midir? İşte bu en büyük suçu, aslında on yıllardır farklı dozda yürüten, hâlihazırda Uluslararası Adalet Divanı tarafından da soykırım suçu ile resmen itham edilen İsrail, küresel güçlerin ne pahasına olursa olsun verdiği destekle bütün dünya ve bütün insanlık için korkunç bir tehlike olmaya başladı… İşler o hâle geldi ki, İsrail hangi vahşeti ika ederse etsin, sanki onun için bir hakmış gibi, saçma sapan bir anlayış uç vermeye başladı. Siyonist İsrail’in küstahlığı buradan kaynaklanıyor.
Dünyanın bir kısmı İsrail’in insanlık suçlarına destek verirken ve sözde kendisini koruma hakkı diye savunurken, geriye kalanın da büyük ekseriyeti tam bir sessizlik içinde. İsrail’in zulmünü görmemek için gözlerini gerçeklere kapatmış vaziyette… Mevcut şartlarda, İsrail’in insanlık dışı uygulamaları karşısında hakikati dile getiren ve mazlumların sesini dünyaya duyurmak için yoğun bir diplomasi trafiğini sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk günden beri İsrail tarafından diplomatik kural ve kaideler çiğnenmek suretiyle hedef alınıyor. Şurası kesin bir gerçek ki, bugün için Filistin ve Gazze davasını en yakından ve en samimi şekilde takip eden, müdafaa eden yegâne devlet başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Dolayısıyla terör devleti İsrail ve siyonist yöneticileri tarafından hedef alınması şaşırtıcı bir durum değildir… Ama onların işine gelmiyor diye, Erdoğan hakikatleri savunmaktan da geri kalmaz. Sayın Erdoğan’ın öteden beri Filistin davasına olan alakası ortadadır. Her şart altında, Kudüs ve Mescid-i Aksa sevdasını en güçlü şekilde dile getirmiş ve getirmektedir. Diğer taraftan kısa bir zaman önce, Sayın Cumhurbaşkanı, İsrail’in yayılmacı emelleri ve arz-ı mev’ud hayaline dikkat çekerek, bu gidişle gelecekte siyonist İsrail’in Türk topraklarına da göz dikme cüretinde bulunabileceğini hatırlatmıştı… Bu mesele son birkaç ayın veya yılın konusu değil elbet! Siyonizmin sahneye çıktığı günden beri hedefleri de bellidir ve bu hedeflerin artık gizli saklı tarafı da kalmadı. Anlayacağınız bıçak kemiğe dayandı.
Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rize’de AK Parti İl Teşkilatı mensuplarıyla yaptığı toplantıda söylediklerinin geniş bir arka planı var… İsrail 1948 yılından beri, Filistin topraklarını karış karış işgal ve ilhak ediyor. Sadece Filistin değil, Suriye, Ürdün, Lübnan ve Mısır toprakları üzerinde de aynı ameliyeyi yapmakta… Ama asıl rezalet bu işgalci ve yayılmacı politikalara karşı, uluslararası düzenin hiçbir şey yapmaması veya yapamaması! İsrail’i kim durduracak? Siyonist rejimin hedefleri belli. Doktrini belli. 1983 yılında yani 41 sene önce, siyonist yayın organı Kvunim (Yönelimler) dergisinde Oded Yinon, her şeyi yazmış. Temel hedef şu: İsrail’in etrafında kendisini tehdit edecek büyüklükte devlet bırakmamak… Bunun için mesela Irak’ta; Güney’de Basra merkezli bir Şii Arap devletçiği kurmak. Orta bölgede Bağdat Merkezli bir Sünni Arap devletçiği kurdurmak. Kuzey’de Musul merkezli bir Sünni Kürt devletçiği kurdurmak… Bu makaleden yirmi yıl sonra, 2003 yılında Amerika Irak’ı işgal ettiğinde, aynı senaryonun fiilen hayat geçirildiğini görüyoruz! Şimdi İsrail’in hadsiz ve küstah Dışişleri Bakanı, Cumhurbaşkanı’mıza yönelik terbiyesizce laflarla sataşmada bulunuyor ya… Yisrael Katz boyundan çok çok büyük laflar ediyor. Aynı küstahlığı onun sözde hükûmet başkanı Kasap Netanyahu da sergiliyor. Yukarıda işaret ettiğimiz üzere, bütün bunlar kesinlikle ABD’nin koltuğu altında pişiriliyor.
Ama İsrail’in unuttuğu bir şey var. Türkiye, bölgedeki hiçbir ülkeye benzemez… Sayın Devlet Bahçeli de aynı şeyi dile getirdi. Bahçeli daha önce de İsrail’e bir uyarıda bulunmuş ve “Millet olarak Mescid-i Aksa’yı özledik…” demişti. Bu kısa cümlenin içinde çok geniş manalar var. Tıpkı Cumhurbaşkanı’nın Karabağ ve Libya hatırlatmasını yaparak, benzer şeyleri pekâlâ bu bölgede de en etkili şekilde yapmaya muktedir olduğunu ihsas etmesi gibi… Netanyahu, Ben Gvir, Smotrich, Katz ve diğerleri; siyonizm hesabına masum çocukların kanlarını dökenler, soykırım yapan bütün insanlık düşmanları, eninde sonunda hesap verecektir. Ve bu hesap günü öyle çok uzakta da değildir. Amerikan Kongresinde, utanç verici ve yüzsüz şekilde yapılan alkışlarla, ayağı yerden kesilen Netanyahu’nun akıbeti Miloseviç gibi olacaktır. Tarih buna şahitlik edecektir. Siyonist, terörist devlet, İsrail’in son on ayda sergilediği vahşet ve döktüğü kan kendisini boğacaktır. Bundan emin olabilirsiniz!
Türkiye gazetesi
Yorumlar1