Ankara’dan dünyaya verilen Filistin mesajı…

  • GİRİŞ17.08.2024 12:15
  • GÜNCELLEME17.08.2024 12:15

Mahmud Abbas’ın TBMM’de yaptığı konuşma, Mısır’da, Suudi Arabistan yahut Cezayir’de veya başka bir Arap memleketinde veyahut farklı bir İslâm ülkesinde gerçeklese, bu kadar tesirli ve dikkat çekici olmazdı!

“Filistin halkının acısını anlatmaya geldim” diyen Mahmud Abbas’ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden söyledikleri, esasen bugüne kadar pek çok farklı ismin tekrar tekrar dile getirdiği şeyler… Yani hepsi daha önceden bilinen ve arşivlerde, hafızalarda kayıtlı ifadeler. Ancak yer ve zaman ve hâlihazır ortamda hüküm süren şartlar muvacehesinde, bu konuşmanın kendine has bir ehemmiyeti var. Bu konuşmanın daha önce, 25 Temmuz’da, insan kasabı Netanyahu’nun ABD Kongresinde yaptığı utanç verici konuşmayla aynı zamanda gerçekleşmesi için, bir hazırlık yapıldığını biliyoruz. Mahmud Abbas’ın sağlık problemleri gerekçesiyle gelemediği, dolayısıyla önceki güne ertelenen hitap, her şeye rağmen büyük yankı yapmıştır ve daha başka etkileri de olacaktır elbet. Bunun en önde gelen sebebi, Türkiye’nin başkentinde yapılmış olmasıdır. Evet, Sayın Abbas’ın TBMM’deki konuşması, mesela Mısır yahut Suudi Arabistan veya Cezayir veyahut daha farklı bir İslâm ülkesinde yapılmış olsaydı, bu kadar dikkat çekici olmazdı. İlk günden beri Filistin davasına en büyük desteği veren, bu uğurda yoğun diplomatik ve siyasi gayret sarf eden ve belli ölçüde sonuçlar da alan Türkiye’nin konumu, nevi şahsına münhasırdır… Şunu bir kere daha tekrarlamakta fayda var; Şayet 56 İslâm ülkesi, Türkiye’ye benzer bir gayret ortaya koyabilseydi, herhâlde Filistin Meselesi bugün daha farklı noktalarda olurdu!.. Ne yazık ki, İslâm Dünyası, Filistinli kardeşlerinin davasına gerektiği gibi sahip çıkmadı hatta pasif ve yanlış politikalarla, İsrail’in ekmeğine bir nevi yağ sürdü!..
 

Bakınız, on bir aydır devam eden katliam ve soykırım karşısında, İslâm Dünyası bir araya gelip doğru dürüst bir kınamada dahi bulunamadı!.. Filistin Halkı, üççeyrek asırdan beri kahramanca direniyor. Ne yazık ki, onun destansı direnişine, İslâm Dünyasından maddi-manevi destek hiç gelmiyor! Kudüs-ü Şerif’e, Filistin’e bigâne kalan İslâm Âlemi için bundan daha büyük utanç vesilesi olabilir mi? Mahmud Abbas’ın konuşmasında, en dikkat çekici sorulardan biri de şu değil miydi? “Uluslararası toplum katliama karşı neden sessiz?” Bu soruyu belki de öncelikle şöyle sormak lazım: İslâm âlemi bu katliam ve soykırım karşısında niçin dilini yutmuş gibi duruyor? Sayın Abbas’ın dillendirdiği en önemli tespitlerden biri de şudur: “Soykırımın asıl amacı Filistin varlığını topraklarımızdan söküp atmak…” Siyonist İsrail’in temel hedefi budur. Gerisi teferruat. Buna mâni olacak tek şey Filistin Halkının şanlı direnişidir. Bugüne kadar Soykırımcı İsrail, Filistinlilerin iradesini kıramadı. Bundan sonra da kıramayacaktır. Nitekim Mahmud Abbas “Ya zafer ya şehadet…” diyerek bu gerçekliği bir kere daha kayıtlara geçirdi. “Gazze’de bir başka devlet kurulamaz. Ve Gazzesiz bir Filistin Devleti de olamaz. Halkımız teslim olmayacaktır…”
 

Mahmud Abbas, neticeye gidecek yolu da çok doğru tarif etti: “Düşmana karşı zafere giden en kısa yol birliğimizdir…” Hakikaten bugüne kadar davaya en büyük zararı veren faktör, Filistinliler arasındaki tefrika ve bölünmüşlük oldu. İsrail’in işini çok kolaylaştıran ama Filistin Halkının da acılarını katmerleştiren olgu tam da budur. Şayet Filistinliler gerçek manada birlik ve beraberliği yakalayabilirse, hiç şüphesiz nihai zafer de gelecektir… İnşallah Sayın Abbas’ın da ifade ettiği üzere, bu acı gerçek kafalarına dank etmiştir! Türkiye Filistin Halkının bir ve bütün olması için elinden gelen gayreti gösteriyor. Bu konuda yapılan çalışmaların tamamı belki açıkça görülmüyor, ama önemli işlerin yapıldığı da bir hakikat. Tabii Türkiye’nin uluslararası arenada, Filistin Meselesinde topyekûn ortaya koyduğu çalışmalar malum. Dost-düşman herkes görüyor… Nitekim Mahmud Abbas da, hem devlet olarak Türkiye’nin hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu vadide ortaya koyduğu gayret ve çalışmalardan dolayı hususi olarak şükranlarını sundu. Hassaten Türkiye’nin oynadığı öncü role dikkat çekti ve bunun için Filistin Halkının takdirlerini dile getirdi. Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş’un açış konuşmasında belirttiği üzere, Türkiye, Filistin Halkının sesi olmaya devam edecektir… Lakin diğer İslâm ülkelerinden de bir nebze gayret gelmelidir artık!.. Bu olduğu takdirde, Mahmud Abbas’ın Filistin adına seslendirdiği hedefler ve beklentiler gerçekleşecektir.

Hiç şüphesiz, Filistin Halkı tarihinin en zor döneminden geçmektedir… Çünkü emperyalist güçler, Siyonist ve terörist devlet İsrail’e sınırsız destek veriyor. Bu ise İsrail’i daha çok katliam ve soykırıma teşvik ediyor. Ama bu hep böyle sürmeyecek elbet. Mahmud Abbas’ın da mükerrer olarak ifade ettiği üzere; “Katiller ve savaş suçluları işledikleri suçlardan kurtulamayacaktır…” Bu suçlarda zaman aşımı yoktur. Eninde sonunda kasap Netanyahu ve şürekâsı Uluslararası Ceza Mahkemesinde mutlaka hesap verecektir. Bugün için en acil mesele, Siyonist İsrail’in soykırım ve katliamlarını durdurmaktır.

Dikkat! İnsanlık, hayatını kaybeden her Filistinli çocuk için tek tek sorumludur.

Türkiye gazetesi

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat