Karnı geniş bir sistem: Demokrasi

  • GİRİŞ14.02.2025 08:44
  • GÜNCELLEME14.02.2025 08:44

Demokrasi insanlık tarihinde ulaşılan beşerî sistemlerin en iyisi mi?

Bu soruya pek çok açıdan olumlu ya da olumsuz cevaplar vermek mümkün.

En başta, “ideal demokrasi”nin ne olduğu ya da var olup olmadığı konusunun gerçek bir temele oturması gerekiyor.

Cabiri, Hristiyan Batı dünyasının, Kitâb-ı Mukaddes’ten -iyi ya da kötü- her şey için bir meşrulaştırma kaynağı bulduğu hatırlatması yapar.

İşte bu noktada, toplumların demokrasi algısına da benzer bir anlam yükleyerek giriş yapmak itiyorum.

Demokrasinin beşerî bir sitem olarak icra ettiği önemli misyonları olsa da artık, “karnı geniş bir sistem” olarak, iyiler kadar kötülerin de yaşamasına fırsat verdiği gerçeğini inkâr edemeyiz.

Aslında bütün sistemlerin iddiası iyiye ulaşmak üzerinedir.

O hâlde demokrasinin de iyiye ulaşma çabası verirken; nasıl olup kötüyü de aynı şekilde yaşatabildiğini çok derinden sorgulamak gerekiyor.

Kötülerin her dönemde ve her sistemde var olduğu bir gerçektir.

Lakin çeşitli kavramlar ve kılıflar altında kendilerini sundukları ve çok etkin pozisyonlar elde ettikleri nadir sistemlerden biri de ne yazık ki demokrasi oldu.

Avrupa’nın pek çok ülkesini mesken tutan PKK ve FETÖ, bu hakikatin ispat-ı vücut bulmuş hâlidir.

“Demokrasiye karşı demokrasi.” şeklinde tezahür eden hareketlerden gerçekte hangisinin demokrasiyi itibarsız hâle getirdiğinin çok iyi irdelenmesi gerekiyor.

Zira bugün demokrasiyi en fazla tehdit eden hareketler, “demokrasinin beşiği” olarak kendilerini tarif eden ülkelerden geliyor.

Batı’nın ve ABD’nin, Gazze söz konusu olduğunda sergilediği tavırlar, antisemitizm hezeyanları, İslamofobik tutumlar, kendi çıkarları için besledikleri terör yapıları, LGBT konusunda takınılan pozitif ayırımcılıklar ve daha pek çok mesele, demokrasinin sunduğu uygun koşullarda kök salıp ortaya çıkıyorlar.

Pek çok kötülük, yalancılık, riyakârlık, şiddet ne yazık ki demokrasi maskesi takarak kendini sahaya sürüyor.

“Demokrasi elden gidiyor.” çığlığı ne yazık ki en çok da sınırları olmayan, ahlaki ilke bariyerlerini çoktan aşmış kitlelerin ağzından yükseliyor.

Aslında herkesin hakikati bildiği bir zeminde “demokrasi” maskesiyle örtülmeye çalışılanın kime ve neye hizmet ettiği de ortada olduğu hâlde yapılanın, yaptırımdan korunmasına vesile olan da yine demokrasi oluyor.

Ülkemizde bahsettiğim türden “demokrasi tiyatrosu”nu oynayan en bilindik parti -Geçmişte pek çok isimle kendini takdim eden- DEM’dir.

İsim bin bir türlü kılığa girse de değişmeyen tek şey “demokrasi” olmuştur.

Bu oyun ABD tarafından Suriye’de de aynı şekilde oynanmış ve “Suriye Demokratik Güçleri” adında bir paravan terör yapısı kurulmuştur.

Kötüler için “her şeye kadir” bir sistem görüntüsü arz eden demokrasi, bu hâliyle “Parlamenter Demokrasinin Krizi” çalışmasıyla Carl Schmitt’i, “Demokrasilerin Krizleri” çalışmasıyla Adam Przeworski’yi, “Demokrasi Krizi” çalışmasıyla David Van Reybrouck’u ve adını burada sayamayacağım kadar çok benzer kişinin çalışmasını hatırlatıyor.

Bu hâliyle demokrasi âdeta Alfredo Saad-Filho’nun dikkati çektiği “Kriz Çağı”nı temsil ediyor artık.

ABD ve Batı’nın sergilediği çifte standardın da etkisiyle demokrasi giderek itibar kaybederken huzuru ve güveni değil, Jacques Rancière’e göre “demokrasi nefreti”ni besliyor.

Orta Doğu’daki radikal hareketlerin temelinde bile ne yazık ki bu nefret var.

Kendisini aşağılanmış hissedenlerin yaşadığı durumu, “aşağılık bunalımı” olarak tarif eden Francis Pasche, bu hareketleri “varoluş sancısı” olarak görüyor.

Aşağılanma ne kadar şiddetliyse var olma sancısı da o nispette şiddetli oluyor.

Bu çerçevede Batı’nın ve ABD’nin dönüp kendine bakması gerekiyor.

Ve artık kalıcı huzur ve barış için ABD’nin hiçbir yere demokrasi götürmemesi gerekiyor.

Krizin kaynağı belli aslında.

Sadece alternatifleri hatırlamak, yenilerle geliştirmek gerekiyor.

Müslümanlar kendi topraklarına topçekerlerle gelen bu Batılı aydınlanmadan bir gün mutlaka kurtulacaktır.

Adı demokrasi olmasa da demokrasiye taş çıkartan kendi sistemlerini hatırlamaları ise an meselesidir inşa’Allah…       

 

Diriliş Postası

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat