Narha Uymayanı İdam Ediyorlardı!
- GİRİŞ29.08.2024 09:15
- GÜNCELLEME31.08.2024 13:27
Değerli Okurlarım Merhaba!
Ticaret Bakanlığı dün bir basın duyurusu yaptı ve Türkiye genelinde gerçekleştirdiği fiyat ve etiket denetimlerinin sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı.
Verilen bilgiye göre; 2024 yılının ilk 8 ayında, 221.634 işletmenin denetlenmesi sonucunda 119.112 adet hukuka aykırı fiil tespit edildi ve bu fiillere karşılık toplam 210,5 milyon lira para cezası uygulandı.
Gayet güzel bir haber!
Peki o zaman, şimdi bu cezaları birazcık irdeleyelim.
İşletme ve Fiil Başına Uygulanan Cezaların Miktarı Ne Kadar?
2024 yılı için tarife ve fiyat listelerinde yer alan her bir aykırılık için ayrı ayrı olmak üzere 2.172 TL idari para cezası uygulanıyor. Ticaret Bakanlığı tarafından paylaşılan bilgiler ışığında şu sonuçlara ulaşıyoruz.
Yapılan denetimler sonucunda; işletme başına düşen idari para cezası miktarı 950 lira civarında. Denetimlerde, ceza kesilmeyen firmalar da var tabii. Bu yüzden, fiil başına kesilen ceza miktarını baz almak daha doğru olabilir.
Açıklanan bilgilere göre toplam ceza miktarını, aykırı fiil adedine böldüğümde, fiil başına kesilen ceza tutarını 1.767 lira olarak hesaplıyorum.
Nasıl?
Sizce bu cezalar yeterli mi?
Fahiş Fiyat Meselesi
Bazı yayın organlarında; “fahiş fiyat artışı yapan işletmelere ceza yağdı” şeklinde haberler okudum. Ancak Bakanlık tarafından yapılan açıklamayı incelediğimizde, aslında yapılan denetimlerin fahiş fiyat denetimi olmadığı anlaşılıyor. Zaten Ticaret Bakanlığı da açıklamasında Fiyat Etiketi Yönetmeliği’ne atıf yapıyor.
Bu yönetmelikte tarife ve fiyat listelerinin üzerindeki rakam ve harflerin; okunabilir, düzgün, eksiksiz, gerçeğe uygun, olması; yanıltıcı ve aldatıcı bilgiler içermemesi gibi hususlara yer veriliyor.
Yani müşteri; tarife ve etiketlerde fiyatları net bir şekilde görecek, etikette başka fiyat görüp, kasada başka bir fiyat ödemeyecek.
Bu kadar basit.
Ama gelin görün ki yılın ilk 8 ayında bu konuda tamı tamına 119.112 adet aykırı fiil tespit edilmiş durumda.
Yahu inanılır gibi değil. Bu fiilleri uygulayan işletmelere sormak istiyorum. Siz evinize böyle mi ekmek götürüyorsunuz? Bir işletmenin; etikette başka kasada başka fiyat uygulaması nasıl mümkün olabiliyor?
Bu farklılık şayet bir hata veya ihmalden kaynaklanmıyorsa, alenen ahlaksızlıktır bana göre.
Ve kesilen bu para cezalarının, yapılan ahlaksızlığa nispetle hiçbir şey ifade etmediğini de rahatlıkla söyleyebilirim.
Böyle şeyleri duyunca, okuyunca; aklıma Hud Suresi geliyor. Hazreti Şuayb’in kavmine seslendiği ayetler aynen şöyle:
“Ey kavmim! Ölçüyü, tartıyı adaletle tam yapın; insanların mallarının değerini düşürmeyin, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.”
Narha Uymayanı İdam Ediyorlardı!
Bir dönem adaletiyle bütün cihana nam salmış olan Osmanlı Devleti, toplumsal düzeni net ve uygulanabilir kurallarla tesis ediyor, bu kuralların hayata geçirilmesini de sıkı denetimlerle güvence altına alıyordu.
O dönemde, ticarette narh sistemi adı verilen bir sistem geçerliydi. Bir mal veya hizmete uygulanacak en yüksek fiyatın belirlenmesini öngören bu sistemde, belirlenen tutarın üzerinde bir fiyatlamaya izin verilmiyordu.
Tarihte esnaf teşkilatlarının; hatalı mal üreten veya müşterisini aldatan esnafı cezalandırdığı, meslekten ihraç ettiği örnekler anlatılır.
Mesela, müşterisini aldatan ve suçlu bulunan ayakkabıcı esnafının “pabucu” bir binanın damına atılırmış. Pabucun dama atılması, artık o esnafın mesleği icra edemeyeceği, bir daha esnaflık yapamayacağı anlamını taşıyormuş.
Pabucu dama atılmak deyimi de buradan geliyor işte.
Tarihçiler, Osmanlı Devleti’nde bu türden denetim ve yaptırım mekanizmalarının nasıl standart hale getirildiğini anlatıyor:
Örneğin yapılan çarşı denetimlerinde, ekmeğin gramajında %5’e kadar olan sapmalar göz ardı ediliyor, bu oran aşıldığında ise ilk olarak esnaf ikaz ediliyormuş. Fiyat ve kalite kurallarına aykırı tutumunu ısrarla sürdüren esnaf için kale hapsi, kürek cezası ve hatta idam cezası bile uygulanmaktaymış.
Artık yaşadığımız devirde, serbest piyasa ekonomisi geçerli. Piyasanın işleyişine, fiyatlara zinhar karışılmıyor.
Tamam karışmayalım da, peki bu serbestliğin bir sonu, bir sınırı olmayacak mı?
Fahiş Fiyatların Önüne Geçilmesi Şart!
Hayat pahalılığı meselesi hepimizi zorlamakta. Bu nedenle Ticaret Bakanlığı’nın Türkiye genelinde fiyat ve etiket denetimleri yapmasını, gayet olumlu buluyor ve destekliyorum.
Ancak idari para cezaları, fahiş fiyat uygulanmasının önüne pek de geçemiyor sanki.
Bu arada; Mayıs ayında, fahiş fiyat artışı ve stokçuluk cezalarının artırılmasını kapsayan bazı düzenlemeler yürürlüğe girdi. Fahiş fiyat uygulayan işletmelere verilen ceza 100 bin liradan 1 milyon liraya çıkarıldı. Stokçuluk yapan işletmelere uygulanan ceza ise 1 milyon liradan 12 milyon liraya yükseltildi.
Bir takvim yılı içinde en az 3 defa fahiş fiyat uyguladığı veya stokçuluk yaptığı tespit edilen işletmelere ise 6 güne kadar iş yeri kapatma cezası verilebiliyor.
E hadi o zaman! Şimdi değilse ne zaman?
Bir işletme yılda en az 3-4 kez denetim görmeli ve para cezası dışındaki cezalar da ivedilikle devreye alınmalı. Çünkü işletmenin büyüklüğüne göre, bu yükseltilmiş idari para cezaları bile kimi zaman küçük kalabiliyor. Bana göre; iş yeri kapatma cezası gibi cezalar daha etkili ve caydırıcı oluyor. Çünkü iş yeri kapatma cezası; hem o işletmenin gelir kaybına sebebiyet veriyor, hem de stokçu ve fahiş fiyat uygulayan işletmeyi ifşa ediyor.
Bu suretle, stokçu ve fahiş fiyatçı işletmenin; “Ne var canım! Öder, geçeriz!” diyemeyeceği caydırıcılıkta bir ceza uygulanmış oluyor.
Enflasyonla Mücadelede Denetimlerin Rolü Büyük
Ekonomi gündemi tamamen Merkez Bankası ve Maliye’nin icraatlarına odaklanmış durumda. Ancak bana göre; hepimizi ilgilendiren hayat pahalılığı meselesindeki kilit rol, Ticaret Bakanlığı’na ait.
Bakın, dün Merkez Bankası enflasyon beklentilerine yönelik bir anket açıkladı. Anket sonuçlarına göre; 12 aylık enflasyon beklentileri, piyasa katılımcıları için 1,3 puan azalarak %28,7’ye, reel sektör için 1,2 puan azalarak %53,8 seviyesine geriledi.
Ancak hane halkı, yani vatandaşın enflasyon beklentisinde ise bir artış söz konusu. Hane halkının 12 aylık enflasyon beklentisi 1,1 puan artarak %73,1 seviyesine çıkmış.
Bu ne anlama geliyor?
Reel sektör ve piyasa katılımcıları enflasyon konusunda iyimser bir beklenti içerisinde iken, vatandaş bu manzaraya olumsuz bakıyor. Bunun temel nedeni de, çarşı pazarda görülen ve bir türlü anlam verilemeyen fahiş fiyatlar.
Anlam verilemeyen diyorum, çünkü; ücretlerin artmadığı, döviz kurunun nispeten istikrarlı olduğu dönemlerde bile mal ve hizmet fiyatlarının arttığını görüyoruz.
Her gün orada, burada bir sürü şey duyuyoruz. Efendim; tarlada 50 lira, dükkana gelişi 100 lira, ama satış fiyatı 500 lira…
Neyse!
Lafı fazla uzatmayayım.
Narha uymayanların idam edildiği devirler, artık çok gerilerde kaldı.
Ama daha caydırıcı cezalarla, şu çarşı pazara bir düzen verelim artık.
Malazgirt Zaferinin yıldönümünü ve 30 Ağustos Zafer Bayramını en içten dileklerimle kutlarım!
İsmail Vefa AK - Haber7
Twitter: @Ismail_Vefa_AK
Yorumlar31