Vergide adalet istiyor muyuz?
- GİRİŞ20.01.2025 09:53
- GÜNCELLEME21.01.2025 10:12
Değerli Okurlarım!
2 gün önce Sözcü Gazetesi, “Şimşek Şimdi de Elma Bahçesine Daldı” başlıklı bir haber yayımladı. Haberde, “Mehmet Şimşek masum köylüleri hedef alıyor” algısı verilmek isteniyor.
Yani deniyor ki; “Maliye işi gücü bıraktı, dev şirketleri incelemeyi bıraktı, çiftçiyi eziyor.”
Bakınız, hükümeti tarım politikalarının başarısızlığı yönünden eleştirebilirsiniz. Bunu doğru bilgilere dayanarak her zaman yapabilirsiniz. Artık bu devirde yapıcı ve yönlendirici eleştirilere hepimizin tahammül etmesi lâzım.
Amma ve lâkin; kamuoyunu yanlış yönlendirmeye, meseleleri çarpıtmaya ve "vur abalıya" mantığıyla Maliye teşkilatının moralini bozmaya hiç kimsenin hakkı yok.
Linç gazeteciliği yapmanın bu memlekete hiçbir faydası yok.
OLAYIN TEKNİK KISMI
Soru şu:
Tarım faaliyetlerinden nasıl vergi alınıyor?
Öncelikle vergilemede, Çiftçi ve Tarım İşletmesi ayrımını kısaca açıklayalım.
Normalde çiftçiler; vergi beyannamesi vermiyor, gelir vergisi ödemiyor. Yapılan satışlardan KDV hesaplamıyor. Sadece mahsulü alan tüccar, çiftçiye ödediği hasılat üzerinden stopaj yapıyor. Bu stopajın beyan ve ödeme sorumluluğu da çiftçiye ait değil. Sistem zaten yıllardır bu şekilde işliyor.
Ancak, çiftçinin zirai faaliyeti büyükse, belirlenen ölçütlerin üzerine çıkmışsa, o zaman vergilendirme “gerçek usul” dediğimiz bir usulle yapılıyor.
Mesela çiftçinin;
- Ayçiçeğinde 950 dönümden fazla arazisi varsa,
- Narenciyede 1500’den fazla ağacı varsa,
- Arıcılıkta 500’den fazla kovanı varsa,
artık iş normal çiftçilikten çıkıyor. Yani tarımsal faaliyet büyük ölçekli yapılıyorsa, tarım işletmesi söz konusu oluyor.
Bu ölçüler her bir zirai faaliyet için detaylı bir şekilde belirlenmiş ve çok eskilerden beri uygulanmakta. Son güncelleme 1999'daki Bakanlar Kurulu Kararı ile yapılmış.
Örneğin Sözcü Gazetesi’nin haberine konu olan elma tarımı için, daha önce 1000 ağaç olan ölçüt, 1999 yılındaki kararla 2000 ağaca çıkarılmış.
Peki böyle olunca, ne oluyor?
Büyük tarımsal faaliyet yapan tarım işletmesi, küçük bir çiftçi gibi muamele görmüyor. Normal bir işletme gibi defter tutuyor, beyanname veriyor. Kâr ediyorsa vergi ödüyor, zarar ederse ödemiyor.
Sistem bu kadar basit.
İŞİN ASLI
Gelir İdaresi Başkanlığı, yapılan haberler dolayısıyla detaylı bir açıklama yaptı. Bu açıklama aslında olayın iç yüzünü anlamamızı sağladı.
Olayda bir tarım işlemesi "gerçek dışı beyanda bulunduğu ve vergi vermediği" için ihbar edilmiş.
Oradaki vergi dairesi ne yapmış?
Her kamu kurumu gibi vatandaşın ihbarını işleme almış. Zaten aksi şekilde hareket etmesi, ihbarı dikkate almaması mümkün değil! Zira gereğini yapmamak kamusal bir suç.
Peki ne olmuş?
Maliye gitmiş, sayım yapmış. Bir bakmış ki, adamın 7000 adet elma ağacı var. Tarım işletmesi için gerekli olan alt limit ise 2000! İşletme büyüklüğü kat be kat aşılmış.
Ama bu vatandaşımız, 100 tane ağacı olan çiftçiyle aynı muameleyi görmek istiyor. Defter tutmuyor, beyanname vermiyor veya eksik beyan veriyor. Bir de Sözcü Gazetesi’ne mülakat veriyor ve diyor ki:
“…
Beyanımızda 2 bin adetmiş, şimdi 2 binin üzerinde çıkınca ‘Vergiye tabi olacaksın’ dediler. Bu nasıl bir iş anlamadım.
…”
Sözcü Gazetesi de sanki küçük bir elma bahçesine baskın yapılmış gibi konuyu gündeme taşıyor. Sonradan öğreniyoruz ki, aslında o bölgede birçok denetim yapılmış. Sadece bu vatandaş denetlenmemiş.
Yani şimdi, Maliye ne yapsın?
İhbarın üzerini mi kapatsın?
Kanun, küçük çiftçi ile büyük tarım işletmesini ayır diyor. Şimdi Maliye küçükle büyüğe aynı muameleyi mi yapsın?
Devlet burada diğer çiftçileri korumakla da görevli değil mi?
Devlet burada üreticiler arasında adil rekabeti sağlamakla görevli değil mi?
Âdil Bir Vergi Sistemi Derken, Samimi Miyiz?
Biz, gerçekten vergide adalet istiyor muyuz?
O zaman, benim vergi borcum masum, seninkisi suçlu diye bir anlayış olamaz, öyle değil mi? Beni kimse denetlemesin diyemeyiz, değil mi?
Mesela belediyeleri ele alalım!
Belediyeler vergi ve SGK borçlarını ödüyorlar mı?
İster iktidar ister muhalefet partisinden olsun, artık belediyeler vergi ve SGK borçlarını ödememe alışkanlığından kurtulmalı. Her fırsatta siyasi gerekçeler ardına saklanmaktan vazgeçilmeli.
Peki ya şirketler…
Bütün şirketler ve özellikle büyük şirketler, iktidara ya da muhalefete yakın diye ayırt edilmeden adil bir şekilde denetlenmeli!
Vergi sisteminde eksiklerimiz var mı?
Var!
Vergi adaletini tam olarak sağlayabildiğimizi söylemek elbette mümkün değil!
Ama şu bir gerçek:
Adil bir vergi sistemi için, etkin bir vergi denetimi şart! Vergi kaçıranla kaçırmayan arasındaki ayrımı ancak denetimle sağlayabiliriz. Ha, eğer denetim istemiyorsak, o zaman adaletten bahsetmemiz de zaten imkânsız hale gelir.
Bırakalım Maliye işini yapsın!
İsmail Vefa AK / Haber7
Twitter: @Ismail_Vefa_AK
Yorumlar32