Gazzelileri tehcir planı
- GİRİŞ29.01.2025 09:30
- GÜNCELLEME29.01.2025 09:30
ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze Şeridi’nin yeniden imarı sırasında bölge sakinlerinin bir kısmının başka ülkelere nakli hakkındaki açıklamaları, tehcir planını yeniden gündeme getirdi.
Trump, başkanlık uçağı Air Force One’da gazetecilere yaptığı açıklamada, Ürdün Kralı 2. Abdullah’la konuştuğunu ve Gazze Şeridi’nden daha fazla mülteci almasını istediğini, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’yle görüşüp ondan da aynı şeyi isteyeceğini söyledi.
Gazze Şeridi’nin “yıkım alanı” ve “darmadağın” olduğuna işaret ederek Filistinli mültecilerin Arap ülkelerine yerleştirilmelerinin “geçici ya da uzun vadeli” olabileceğini belirtti.
Itamar Ben-Gvir ve Bezalen Smotrich gibi İsrailli fanatik liderlerden Trump’ın tehcir planıyla ilgili açıklamalarına destek gecikmedi.
İsrail ordusunun geçen yıl 7 Ekim’de Gazze Şeridi’ne açtığı savaşın bir hedefi de Filistinlileri Sina Yarımadası’na sürmekti.
İşgal güçleri yoğun bombardıman altında Gazze Şeridi’nin kuzey bölgelerinde yaşayanları Mısır sınırına doğru göçe zorladı ve yerinden edilen bir milyonu aşkın insan Refah kentine sığındı.
Şimdi o insanlar ateşkesle birlikte daha önce yaşadıkları bölgelere dönüyorlar.
Gazze Şeridi’nden gelen ve Netzarim Koridoru’nun açılmasıyla yüz binlerce insanın kuzeye doğru yürüdüğünü gösteren görüntüler son derece anlamlı.
Filistinliler için üzerindeki evleri yerle bir edilmiş olsa bile vatan toprağının ne demek olduğunu gösteriyor.
Gerekirse enkazın üzerine kuracakları bir çadırda yaşamayı, topraklarını bırakıp başka ülkelere göç etmeye tercih edeceklerini anlatıyor.
Ürdün ve Mısır’dan Trump’ın önerisini kabul etmeyecekleri yönünde açıklamalar geldi.
Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, Filistinlilerin yerlerinden edilmelerini reddettiklerini belirterek “Ürdün Ürdünlülerindir, Filistin Filistinlilerin.” dedi.
En önemli soru şu; ABD Başkanı, Amman’a ve Kahire’ye baskı yaparsa her iki başkentin söz konusu baskıya direnme gücü var mı?
Bu soruya “Hem var hem yok” cevabı verilebilir.
Örneğin ABD, Mısır’a tam anlamıyla bir baskı uygulasa Kahire bu baskıya karşı koyamaz.
Fakat böyle bir baskının Mısır’daki mevcut rejimin sonunu getirme ihtimali var ve Washington bunu göze alamaz.
Trump göreve başladıktan hemen sonra İsrail ve Mısır hariç ABD’nin tüm dış yardımlarını durdururken Mısır’ın istisna edilmesinin sebebi, İsrail’in güvenliği için hayati öneme sahip olması.
Kısacası Trump istese de Mısır’ı çok fazla zorlayamaz.
Aynı şey Ürdün için de geçerli.
Tabii bu iki ülke ABD baskısına yeterince direnmemeyi tercih edip Trump’la iş birliği yapmaya karar verirse o zaman iş değişir.
Öte yandan Mısır, Ürdün ya da herhangi bir ülke Gazze Şeridi sakinlerini misafir etmeye gönüllü olsa bile Trump’ın tehcir planının hayata geçebilmesi için Filistinlilerin topraklarını bırakıp gitmeyi kabul etmeleri gerekir.
Ateşkes devam ettiği sürece Gazze Şeridi sakinleri ABD Başkanı’nın önerdiği “gönüllü tehciri” reddedecektir.
Ancak İsrail ateşkesi bozar ve Gazze Şeridi’ni yeniden yoğun bir şekilde bombalamaya başlarsa, Abdülfettah es-Sisi de Mısır sınırını açıp gruplar hâlinde çıkışlara izin verirse, işte o zaman çok sayıda insan Gazze Şeridi’ni terk edebilir.
Ölümden kaçan o insanları da hiç kimse suçlayamaz.
İsmail Yaşa / Diriliş Postası
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol