Eğitimde başarının formülü part time velilik mi?
- GİRİŞ10.04.2025 11:13
- GÜNCELLEME12.04.2025 10:39
Yaklaşık 18 milyon öğrencinin okullarda eğitim gördüğü ülkemizde bir yandan öğrenme telaşı devam ederken öte yandan öncelikle YKS sonrasında LGS sınavları ülke gündemini bir hayli meşgul etmekte…
Hal böyle olunca da özellikle sınav grubu öğrencilerinin aileleri daha telaşlı daha çok öğrenci ve okul eksenli bir tavır sergilemekteler.
Ülkemizde 2024 yılında yapılan YKS’ye başvuru sayısı yaklaşık 3 milyon 120 bin, LGS’ye ise 1 milyon 38 bin öğrenci otomatik başvuru yapmıştı…
Aslında ilk bakıldığında sanki YKS’ye 3 milyon, LGS’ye 1 milyon toplamda 4 milyonluk bir öğrenci sınava giriyor algısı oluşuyor.
Ancak ülkemizde topyekûn bir sınava girme durumu olduğunu herkes çok biliyor, yani YKS’ye 3 milyon öğrenci + 3 milyon anne + 3 milyon baba olmak üzere toplamda 9 milyon kişi giriyor. Aynı şekilde LGS’ye 1 milyon öğrenci + 1 milyon anne + 1 milyon baba olmak üzere toplamda 3 milyon kişi giriyor.
Dünyanın başka bir ülkesinde göremeyeceğimiz bir sınav algısı oluşmuş durumda ülkemizde.
İşte tam da bu noktada oluşan bu sınav algısı üzerinden, ders çalışma tekniklerini biraz daha mercek altına alıp, özellikle aileler tarafından bu konuda doğru bilinen yanlışları mercek altına alacağım.
Öncelikle oldukça popüler olan iki farklı tekniği ele alıp, ailelerin bu ve benzeri teknikler karşısında hangi reaksiyonları gösteriyorlar, öğrenciler neler yaşıyorlar ona bakalım.
*
Pomodoro Tekniği
Pomodoro tekniği Francesco Cirillo tarafından geliştirilen bir zaman yönetimi tekniğidir. Pomodoro İtalyanca domates anlamına gelmektedir ve bu teknik ismini domates şeklindeki bir saatten almıştır. Teknikteki her bir çalışma aralığı ise Pomodoro şeklinde adlandırılmıştır. Pomodoro tekniğinde çalışma aralıkları kısa tutularak molalarla birbirinden ayrılır. 25 dakikada bir 5 dakikalık mola ile geçen çalışma seansındaki toplam 30 dakikalık zaman dilimi 1 Pomodoroya eşittir. Bu şekilde 4 pomodoro tamamlamanın ardından 25-30 dakikalık daha uzun bir mola verilmesi gerekmektedir. Gün içerisinde tavsiye edilen pomodoro sayısı ise 16’dır.
Pomodoro Tekniği ile Ders Çalışma
1. Öncelikle çalışılacak konuyu belirle.
2. 25 dakikalık bir çalışma seansı için zamanlayıcı ayarla.
3. 25 dakikanın sonunda 5 dakikalık bir mola ver.
4. Bu döngüyü 3 kere tamamla.
5. Dördüncü pomodorodan sonra 25-30 dakikalık bir mola ver.
6. 4 pomodoronun ardından bu teknik ile yeni bir döngü zamanı belirle ve bitene kadar ders çalışmaya devam et.
Pomodoro tekniği doğru uygulandığı takdirde çalışılması en güç dersten bile verim alabildiği görülmektedir. Bu teknik sayesinde çalışılacak olan konuyu parçalara ayırarak daha kısa sürede anlayabilmek mümkündür. Pomodoro tekniğinde verim alabilmenin temel koşulu çalışma masasına konsantre bir şekilde oturarak ders çalışmaktır.
Cornell Tekniği
Cornell tekniği Walter Pauk tarafından geliştirilen not tutma tekniğidir. Cornell tekniği, etkili ve verimli not almayı sağlamaktadır. Notlar belli sayfa düzeni içerisine yerleştirilir. Oluşturulan anahtar sözcüklerle notların hızlı ve pratik yoldan öğrenilmesi amaçlanmaktadır. Cornell not tutma tekniğinde önemli olan aşamalar şu şekildedir;
Kaydetme: Önemli olduğu düşünülen bilgilerin deftere kaydedilmesidir.
Kısaltma: Bilgilerin anahtar kelimelerle veya kısa cümlelerle özetlenmesidir.
Tekrarlama: Alınan notların anahtar kelimelerle hatırlanıp hatırlanmadığının test edilmesidir.
Yansıtma: Tutulan notları anlamlandırarak doğruluğunu test etme sürecidir.
Gözden geçirme: Notlarınızı belli aralıklarla gözden geçirerek ne kadarını hatırladığınızı kavrama aşamasıdır.
Örnekleme: Öğrenilen bilginin örneklerle desteklenmesidir.
Cornell Tekniği İle Not Tutma
1. Kağıdın üst kısmına yatay bir çizgi çizin
2. Kağıdın alt kısmına yatay bir çizgi çizin.
3. Kağıdın sol tarafına kağıdın dörtte biri olacak şekilde dikey bir çizgi çizin.
4. Üst kısma dersin adını, konusunu ve o günün tarihini yazın.
5. Alt kısma notların kısa özetini yazın.
6. Sol kısma notlarla ilgili anahtar sözcükler ve sorular yazın.
7. Kağıdın ortasında kalan dörtte üçlük kısma da aldığınız notları yazın.
Cornell tekniğinde notların olduğu kısım kapatılarak anahtar sözcüklerle hatırlanmaya çalışılır. Bu teknik notların etkili bir çalışma için nasıl tutulması gerektiğini gösteren önemli bir rehberdir. Klasik not tutmanın aksine daha kısa sürede verimli not almayı sağlamaktadır. Doğru uygulandığı takdirde öğrenen kişide olumlu etkileri görülmektedir.
*
Yukarıdaki iki tekniğe baktığımızda ilk göze çarpan daha doğrusu en anlaşılır haliyle “zaman yönetimi tekniği” ve “not tutma tekniği” olarak iki ayrı tekniği paylaşmış oldum sizlerle…
Özellikle sosyal medyanın ki özellikle velilerin en çok paylaşıma maruz kaldığı aslında kendilerinin tercih ettiği bilgi bombardımanın ana kaynağı instagram… Gençlerde ise tik tok… Ve bu iki mecrada her gün onbinlerce paylaşım eğitim adına, sağlık adına, kişisel gelişim adına kısacası her alanda doğru ya da yanlış paylaşımlar, içerikler evlerimizin içerisine giriyor… İşte bu paylaşımlar arasında göze çarpanlardan iki tanesini yukarıda paylaştığım “Pomodoro” ve “Cornell” teknikleri de bunlar arasında yer alıyor.
Hal böyle olunca bu paylaşımlara bilerek ya da bilmeyerek maruz kalan anne – babalar da “yaşasın, işte çocuğum için en doğru, en verimli paylaşımı buldum!” edasıyla hemen bu paylaşımları kaydediyor, kaydetmekle kalmıyor, etrafıyla paylaşıyor ve nihayet çocuklarını masaya oturtuyor ve işte başarının şifresi, işte seni başarıya taşıyacak yöntem, taktik, teknik diyerek çocukları ile başlıyorlar cebelleşmeye…
Çocuklar mı? Onlar yine bildiğimiz bizim çocuklar… Kendi doğruları, kendi teknikleri zaten onlar için her zaman en doğrusu zaten!
Peki yukarıda mizansen şeklinde yazdığım aile – çocuk diyaloğu sonucunda ne oluyor? Tabi ki hiçbir şey… Peki neden? Çünkü anne-babalar karşılarına çıkan onlarca teknik, yöntem, başarının altın anahtarı nidalarıyla paylaşımların çıktısını alıp, telefona videolarını kaydedip, fotoğrafların, grafiklerin ekran resimlerini çocuklarına vererek “işin bittiğini” sanıyorlar!
Çözüm yolu ne olmalı?
İşte en can alıcı nokta aslında ülkemizdeki sınav sistemini, eğitim sistemini daha yakından tanımak. Yukarıdaki iki teknik ve daha yüzlerce teknik/yöntem arasında ailelerin gözden kaçırdığı nokta şu: Ülkemizde yapılan sınavlardaki soruların içeriğinde son yıllarda en göze çarpan başlık “yeni nesil soru” kavramıyla birlikte öne çıkan sorulardaki kelime sayısının artması ile “OKUMA”nın, “ANLAMA”nın, “YORUMLAMA”nın zaman baskısı altında doğru şekilde kullanılması…
Yani ülkemiz artık şunu istiyor… Sınavlara milyonlarca öğrenci giriyor, madem öyle bu gençler içinden okuduğunu en iyi anlayan, okuduğunu ilk okuduğunda anlayan, okuduğunu en iyi yorumlayan gençler hekim, mühendis, öğretmen, hukukçu, ekonomist olsun istiyor.
İşte bu nedenle yüzlerce teknikte yukarıdaki iki örnekte de görüldüğü üzere her bir teknik kendi doğrusunu/yöntemini öğrencilere bir seçenek olarak sunuyor. Hal böyle olunca haklı olarak anne-babalar sadece bu tekniklerle öğrenmenin, okul ve sınav başarısında tek seçenek olduğunu sanıyorlar.
Ama kitap okumanın öğrenmenin temel faktörü olduğunu, öğretmenden yüz yüze ders dinlemenin öğrenmenin birinci basamağını oluşturduğunu, öğrencinin bilgi ile baş başa kalıp ödevlerle konuları öğreneceğini, uykunun beynin öğrenmesinde en çok ihtiyaç duyduğu temel etken olduğunu haliyle göz ardı ediyorlar, daha doğrusu bilmiyorlar.
Ve bu temel öğrenme esaslarını haliyle bilmeyen/bilemeyen anne-babalar sanal dünya rüzgârı ile çocuklarını oradan oraya savurduklarını maalesef göremiyorlar.
Çocuklar da her bir yöntemin tek bir öğrenme yöntemi olmadığını, birden fazla öğrenme yöntemi uygulayacaklarını bilmediği için aslında her evin muhatap olduğu eğitim kavramı kaotik bir ortama dönüşüyor.
Yukarıdaki iki örnekte olduğu gibi zaman yönetimi tek başına öğrenmeye, not tutma tekniği tek başına sınav kazandırmaya yetmeyecektir. Hatta online eğitimlerin yine sosyal medya aracıyla çok fazla ön plana çıkması ile yapılan ilk şey online eğitime (sanal öğretmen) ulaşan öğrencilerin ilk tepkisi, anlamadıkları, öğrenemedikleri konular için birinci basamağa maalesef öğretmeni, okulu almayıp çözümün online eğitimlerde olduğunu zannediyorlar. Oysa burada da yapılması gereken öğretmenden, okuldan, ödevden sonraki alt basamakta online eğitim gerçekten daha faydalı olacaktır. Maalesef yazımızın ana fikri doğrultusunda şu durum ortaya çıkıyor. Ailelere sunulan her bir yöntemi tek bir çare olarak görmeleri aslında hataların en büyüğü oluyor. Birbirinden bağımsız teknikleri kendi içinde birden fazla yöntemle kullanan öğrenciler başarıya daha kolay ulaşıyorlar. Kaldı ki her bir çalışma yöntemi, her bir teknik her öğrenciye hitap da etmiyor.
Aslında öğrencilerin kiminle muhatap olduğunu saptamak, adını koymak doğru çözüm.
Öğrenciler kimle muhatap olmalı?
Kutsal anne/baba’lık hormonunu taşıyan ebeveynleri ile mi muhatap olmalı yoksa eğitim adına doğru kararlar alacak olan velileri ile mi muhatap olmalı? Bu soruya verilecek cevap aslında ülkemizin eğitim yolculuğu için çok büyük önem taşıyor.
Şüphesiz günün yirmi dört saatinde taşınan anne/babalık hormonu yani FULL TİME ANNE-BABALAR çocuklarını korumak, kollamak adına evlatları için her türlü imkanı (doğru ya da yanlış sosyal medya paylaşımları dahil) onlara sunuyorlar, yani asist yapıyorlar ama öğrencilerin golü atabilmesi için futbol sahası içinde futbol topu ile pas almaları gerekiyor. Ama maalesef anne/babalar futbol sahasında çocuklarına futbol topu yerine, basketbol topu, tenis topu, voleybol topu, hentbol topu olmak üzere onlarca asist yapıyorlar. Öğrenciler de futbol sahasında yani çalışma odalarında, gerçek sınav salonlarında voleybol topuna ayakla, tenis topuna kafayla, futbol topuna elle müdahale edince faul düdüğü çalınmış oluyor ve asistler gole dönüşmüyor. Sonra ailece oturulup VAR görüntüleri inceleniyor. Bizim çocuk nerede hata yaptı diye. Sonuçta başarı var mı peki, YOK tabi ki…
Oysa günün yirmi dört saatlik zaman dilimini kapsayan anne/babalık yerine, belirli zamanlarda doğru müdahaleleri yapan, hormonal reaksiyon yerine, profesyonel destek yani “PART TİME VELİLİK” bence öğrencilere daha çok fayda sağlayacak olan formül. Yani doğru zamanda, doğru yerde, doğru kişi olmak…
Günün sözü ile yazımızı bitirelim “Doğru kararlar TECRÜBE sayesinde alınır. Tecrübe ise KÖTÜ KARARLAR sayesinde kazanılır.”
Umarım, anne babalar ülkemizin aydınlık yarınları evlatları için doğru kararlar alacakları sosyal medya paylaşımlarıyla buluşurlar.
İsmail Yolcu
Ankara Bilim Üniversitesi
Eğitim ve Kariyer Uzmanı
Eğitimci, İletişimci ve Yazar
ismail.yolcu@ankarabilim.edu.tr
Yorumlar4