Bayrak provokasyonu
- GİRİŞ15.08.2022 11:08
- GÜNCELLEME15.08.2022 11:08
Yıllardır, Irak ve Suriye mahreçli olaylar huzurumuzu kaçırıyor. Olaylar ve aktörler farklı farklı olsa da kuklacıların ipini tutan, bölgede ateşi harlayan meşayı tutanların aynı olduğu sonucu çıkıyor.
Fırat’tan Nil’e büyük İsrail hayalinin önündeki en büyük engel bölgede yaşayan Sünni Müslüman halk kitleleriydi. ABD’nin nükleer yalanıyla başlattığı operasyonlar sonunda Irak’ta sünnilere hayat hakkı tanınmadı. Ya Şii olacaksınız veya Kürt bunun dışındakiler çakma Irak anayasasına göre ikinci sınıf vatandaş. Musul’un, Kerkük’ün gerçek sahibi Türkmenler de dahil sünni gruplar yüzyıllardır Irak’ı yönetseler de, sahada en büyük nüfusa sahip olsalar da, Siyonist plana göre olmaması gereken yok edilmesi gereken unsurlar. PKK terör örgütünü Kuzey Irak’a yerleştirenlerin emeli ise, yapılan insanlık dışı operasyonlara Türkiye’nin müdahalesinin engellenmesi.
Türkiye, en son Pençe-Kilit operasyonuyla Irak halkı ile arasına konulan terör duvarını yıkıyor. Terör duvarının yıkılmasını istemeyenlerin Zaho’da sahneye koydukları tiyatronun devamında BM Güvenlik konseyinde almak istedikleri sözde karar, ellerinde Türkiye’yi suçlayıcı düzmece delillerin inandırıcı olmaması yüzünden çıkmadı. Irkçı anayasa yüzünden Irak, İran’a mı teslim edilecek veya seküler-şii-arap hareketi Sadr’a mı verilecek kavgaları yüzünden Irak, istikrarsızlığa mahkum bırakılmış bir ülke durumunda.
Gelelim Suriye’ye, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun rejim ile muhalifleri görüştürürüz açıklamasının ardından, Türkiye tarafından himaye edilen bölgelerde provokatif eylemler bayrak yakmaya kadar haddini aştı.
Yine malum olduğu üzere, yıllar yılı Suriye nüfusunun yüzde beşini bile oluşturmayan Nusayriler Baas sistemi sebebiyle yıllar yılı yüzde 95’i yönetiyordu. İç savaş da bu yüzden çıktı. Batıya, ABD, Rusya, İsrail, AB… her türlü tavizi iktidarı bırakmamak için veren Esed, Suriye’nin kaynaklarını Suriyelilere vermemek için İran, Rusya desteğiyle sömürü düzenini sürdürüyor.
Suriye’de savaşın bitmemesi küresel güçlerin müdahil olmalarının yanı sıra, sünni-şii mezhep çatışmaları, DEAŞ ve PYD terör örgütlerine batı desteğiyle meşruiyet kazandırılmak istenmesi, her şeyden önemli olan da net yüzde 80’in üzerinde olan Suriye’de sünni Müslüman halka iktidarın bırakılmamak istenmesi.
Yıllardır süren gelişmelerde Türkiye ister istemez, mazlum olan Suriye halkının yanında yer aldı. Eğer Türkiye, İdlib’de asker konuşlandırmamış olsa idi, Rus uçaklarının halı bombardımanı sonrasında Şii milislerinin süpürme harekatıyla şimdiye kadar tek bir Suriyeli bırakılmayacaktı. Öte yandan yine Türkiye 4 harekatı gerçekleştirmemiş olsa idi, Suriye’nin Kuzeyinden terör koridoru tamamlanmış, bugün, Gazi Antep’in, Hatay’ın, Urfa, Mardin’in terör saldırılarına hedef yapıldığını seyredecektik.
Mevcut durumda, Suriye’nin doğusundaki kaynaklar ABD-PKK terör örgütü tarafından talan ediliyor. Suriye’nin batısı ise limanları Ruslar tarafından kontrol ediliyor. Yani terör örgütleri Irak’ta da Suriye’de de otorite boşluğundan yararlanıyorlar. Katil Esed ile Suriye halkını hesaplaşmak için baş başa bırakmayarak Esed’in koltuğunu kendi çıkarları için koruyanların bundan sonra da Esed üzerinden ülke kaynaklarını sömürmeye devam edecek.
Suriye halkı 11 senedir 1 milyondan fazla şehit vererek, Esed rejimine karşı savaşıyor. Suriye ile muhalifler arası çatışmaların dondurulması, ABD desteğindeki PKK işgaline son verecektir. Terör örgütünün işgal ettiği bölgelere oranın kendi halkının yerleştirilmesi ise muhalifleri rejime karşı daha güçlü hale getirecektir. Bugüne kadar açık kapı politikası ile tek bir mazlumu zalime teslim etmeyen Türkiye’nin bundan böyle de göz göre göre yıllardır et tırnak olduğu, Mehmetçikle ortak operasyon yapan gruplara ne haliniz varsa görün demeyeceği gün gibi aşikar. Bu gerçeğe rağmen Suriyelileri orada silahlarını ABD’den alan İsrail ve PKK ile çıkar ilişkisine giren grupların harekete geçirilmesi Türkiye’nin muhtemel operasyonunu durduramayacaktır. Yaş toplantısının, Jandarma’da tayinleri, Mülki idari amirleri değişikliklerinin Türkiye’nin sadece laf değil bölgeye huzur getirmek için büyük bir hazırlık yaptığını gösteriyor. Ağustos ayı çıkmadan, Rusya-İran istese de istemese de harekat başlayacak. Şayet Rusya ve İran PKK teröristlerine kalkan olmazsa harekat çok daha kolay gider. Daha sonra da Muzaffer bir Suriye Milli Ordusu siyasi pazarlıkla Esed’den istediğini alır.
Önemli olan düğümün çözülmesi. İstihbarat örgütlerinin görüşmesi, Türkiye’nin Esed’in yöneticileriyle irtibat kurması muhaliflerin davasına zarar vermez. Bir sonraki adımda Esed’siz bir Suriye formülüne Rus tarafının da sıcak bakacağı konuşuluyor. Önemli olan terör düğümünün çözülmesi. Terör düğümünün çözülmemesi için Türkiye’de Suriye ve Arap düşmanlığını tahrik edenlerle, Suriye’de bayrak provokasyonu ile Türk düşmanlığını kışkırtanların aynı efendiye hizmet ettiklerinden emin olabilirsiniz.
MİLAT GAZETESİ
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol