Bu isimler tesadüf mü, proje mi?
- GİRİŞ24.04.2020 11:39
- GÜNCELLEME24.04.2020 12:11
Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Canan Kaftancıoğlu. CHP’nin önde gelen bu üç isminin de soy adları ne tesadüf ki sonradan edinilmiş. Yani asıl soy adları “oğlu” değil, farklı. Siyasi hayatımıza tesadüfen mi girdiler, yoksa birer proje olarak mı karşımızdalar; bunu ancak yaptıkları işlere bakarak anlayabiliriz.
Canan Kaftancıoğlu, CHP’nin İstanbul İl Teşkilatı Başkanı. Son vukuatı, “terör faaliyetini” andıran bir eylem oldu. Görevlendirdiği bir adamı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en yakınındaki isim olan İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un evinin bilgilerini-krokisini çıkarırken suç üstü yakalandı. Kaftancıoğlu, üzerine vazifeymiş gibi “evinin fotoğraflarını çekiyoruz, arsalara falan bakıyoruz” gibi absürt açıklamalar yaparak zeytinyağı gibi bir de üste çıkmaya çalıştı. Açıkça belirtelim ki, bu olay basit bir güvenlik sorunu olmanın çok ötesindedir.
Canan Kaftancıoğlu’nun CHP İstanbul İl Başkanılığı görevine getirilmesi üzerinde dikkatle durulmalıdır. CHP üyesi bile olmayan, uzaktan yakından bu partiyle bağlantısı olmayan Kaftancıoğlu, nasıl oldu da CHP’nin İstanbul İl Teşkilatı’nın başına getirildi?
Aslında bu görevlendirme CHP’ye verilmek istenen istikametle yakından bağlantılıdır. Kaftancıoğlu’nun bilinen tek kerameti illegal sol örgütlerle olan şu veya bu şekildeki yakınlığıdır. Dolayısıyla CHP’yi illegal alana çekmek isteyen ve sokağa çıkarmaya hazırlayan güç, Kaftancıoğlu’nu köprü işlevi görsün diye bu göreve getirmiştir.
Devletin şu ana kadar herhangi bir kaosa ve istikrarsızlığa mahal vermemesi nedeniyledir ki, Kaftancıoğlu başını çıkaracak fırsatı bulamamıştır. Ancak Fahrettin Altun’un evinin bilgilerini-krokisini çıkarırken yakalanmış olmaları, bir terör faaliyetinin eşiğinde olduklarını gösteriyor. Durum çok kritiktir ve kesinlikle dikkat edilmelidir.
Canan Kaftancıoğlu’nu CHP’de destekleyen kişi de kuşkusuz Kemal Kılıçdaroğlu’ndan başkası değil. Kılıçdaroğlu ise en son İstanbul Valiliği’nin, Koronavirüs gündemli bir toplantıya 39 belediye başkanını davet edip Ekrem İmamoğlu’nu çağırmadığı yalanını söyledi. Oysa İmamoğlu, davet edildiği toplantıya Kemal Kılıçdaroğlu’nun kızkardeşinin cenaze merasimine katılacağı için mazeret bildirerek gitmemiş. Peki Kılıçdaroğlu bu yalanından dolayı kalkıp özür diledi mi? Elbette ki hayır. Kılıçdaroğlu’nun bütün siyasi hayatı bu tür yalanlar söylemekle geçiyor ve bu da maalesef ülkemizde artık normal kabul ediliyor.
Peki soy ismini değiştiren Ekrem İmamoğlu için ne diyeceğiz?Çocuklara gönderdikleri 23 Nisan hediye paketlerine tuhaf mesajlar yerleştirmek de ne demek oluyor? “Demokrasi sandıktan ibaret değil”miş, “Başkan sabrımızı taşırma...” vs. vs.
Gündem olmak için mi, bu numaralar? İnsanları kışkırtmak için mi? Yoksa iç savaş hazırlığı mı? Belediye başkanları ne zamandan beri provokatörlük yapmaya başladı?
Yorumlar5