Devlet aklı, doğru olanı biliyor ve uyguluyor

  • GİRİŞ12.07.2024 08:24
  • GÜNCELLEME12.07.2024 08:24

Son NATO toplantısının ardından, sonuç bildirisinde NATO için en büyük tehdidin Rusya olduğu vurgusu tekrarlandı. Rusya-Ukrayna savaşı üzerinden, Rusya’ya destek olduğu iddia edilen Çin de NATO’nun hedefindeydi. 

Filistin ve Gazze için kolunu kıpırdatmayan ABD ve Avrupalı NATO üyeleri Rusya-Ukrayna savaşında Ukrayna’yı her türlü destekleme kararı da aldılar. Hollanda’daki F-16’lar Ukrayna’ya kaydırılacak, gelecek yıl için ABD ve Avrupa Ukrayna’ya en az 40 milyar dolarlık yardım sağlayacak. Yani Rusya-Ukrayna savaşı tüm hızıyla devam edecek.

NATO, GAZZE KATLİAMLARINI GÖRMEZDEN GELDİ

İsrail’in Gazze’de yaptığı ve aralıksız sürdürdüğü katliamlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın temasları dışında NATO zirvesinde sembolik bile olsa gündeme gelmedi. ABD ve Avrupa, sarı saçlı mavi gözlü Ukraynalı çocuklar için gösterdiği hassasiyeti, esmer tenli kara gözlü Gazzeli çocuklar için göstermedi, gösteremedi. NATO zirvesinin kısıtlı gündemle toplandığını, bu toplantının bir güç gösterisi anlamı taşıdığını söyleyenler olabilir. Böyle olsa bile, her gün yüzlerce kadın ve çocuğun katledildiği soykırım dünyanın en güçlü ülkelerinin katıldığı bir toplantıda görmezden gelinir mi? Görmezden gelmek için görmek istememek gerekir. Zaten onu yapıyorlardı. Gazze’deki katliamı, soykırımı görmek istemiyorlardı. Yine öyle yaptılar.

NATO, TÜRKİYE’YE  HİÇ DESTEK OLMADI

NATO, Türkiye’yi Rusya’ya karşı bir kalkan olarak içine aldı ve hep öyle gördü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO toplantısına katılan liderlere Türkiye’nin terörle mücadelesini anlatan bir kitap hediye etti. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından İngilizce olarak hazırlanan, “Türkiye’nin Terörizmle Mücadelesi” isimli kitap, Türkiye’nin PKK/YPK/FETÖ ve DEAŞ ile mücadelesini anlatıyor.

Peki, Türkiye’nin bu terör örgütleriyle mücadelesinin hangi aşamasında ve ne zaman ABD ve NATO Türkiye’ye destek oldu?

Hiçbir zaman!

Aksine, Türkiye’yi terörle terbiye etme üzerine kurulu bir politika izlediler. 12 Eylül 1980 öncesi sağ-sol çatışmalarını körükleyen ABD, 1980 sonrası PKK’ya her türlü desteği gizli yollardan vermeyi sürdürdü. ABD İsrail ile birlikte önce Peşmergeleri örgütledi, silah ve askeri eğitim desteği verdiği görüntüler o yıllarda gazetelerde yayınlandı.

PYD VE FETÖ’YE DESTEK

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konudaki isyanını sürekli dile getirdi. ABD ve NATO’nun terörle mücadelede Türkiye’ye destek olmadığını hep söyledi. Destek bir yana ABD ve NATO’nun büyük devletleri Türkiye’nin karşısındaki terör örgütlerini hep desteklediler. Bunun nedeni, bir yandan Orta Doğu’daki siyasal istikrarsızlığı sürdürme arzuları, öte yandan Türkiye’nin enerjisini büyüme ve kalkınma yerine terörle mücadeleye yönlendirme stratejisiydi.

Türkiye’nin terörle mücadelede İran, Irak, Suriye’den alamadığı desteği, ABD ve NATO’dan beklemek ne kadar akılcı olur, bu da ayrı bir konu. ABD’nin PKK’dan farklı bir yapıymış gibi PYD’yi desteklemesi de Türkiye’ye tehdit oluşturma arzusundan başka bir şey değil. Yine ABD’nin FETÖ’ye olan desteği ve 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında olması Türkiye’yi aslında bir müttefik olarak görmediğinin işareti.

Peki, Türkiye tüm bunların farkında değil mi?

Elbette Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye, tüm bunların farkında. ABD ve Avrupa da Türkiye’nin farkında olduğunun farkında. Erdoğan bu nedenle, kayıtsız şartsız ABD ve Batı’nın yanında konumlanmıyor. “Her an her şey olabilir” gerçeğinden hareketle, Rusya ve Çin ile ilişkiler hep dengede tutuluyor. Amerika da biliyor ki; Türkiye’nin üzerine gereğinden fazla gidilirse bir eksen kayması ile karşılaşabilir. Bir yandan Türkiye’yi Rusya ve Çin blokuna kaptırmak istemiyor, öte yandan Türkiye’nin kadim ABD ve İsrail politikalarına kafa tutacak kadar güçlenmesini de tehlikeli görüyor.

Bütün bunlar karşısında Türkiye doğru bir yolda adım adım ilerliyor. Bir yandan savunma sanayiinde zirveyi kovalıyor, bir yandan ekonomisini, batının müdahaleleri ile kırılgan olmaktan çıkarmaya çalışıyor. Türkiye’yi Ortadoğu’da bir maceraya sürüklemeden, son yirmi yıldaki kazanımları bir sonraki aşamaya taşımanın en mantıklı yol olduğunu devlet aklı da biliyor ve uyguluyor.

Yeni Akit

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat