Anadolu Duası
- GİRİŞ29.04.2020 09:18
- GÜNCELLEME30.04.2020 08:59
Anadolu şehirlerinin birisinde halka mikrofon uzatan televizyon muhabiri felaket tellallığı yaparcasına salgınla ilgili vahim bir tablo çizdikten sonra vatandaşa görüşünü soruyor. Vatandaş da tam inanmış adamlara özgü bir tavırla ‘bu da geçer yahu’ diyor ve yürümeye devam ediyor. Evet, biz buna Anadolu irfanı diyoruz. Bu da geçer yahu hatlarının evlerde ve dükkânlarda süs için asılı bir tabloya sığmayıp sözün derin manasının aziz milletimizin gönlünden taştığının bir göstergesidir bu cevap. Yüzyılların birikimi vardır bu sözde. Asla ezber cümlesi değildir.
Çünkü Anadolu asırlardır nice felaketler görmüş nice badireler atlatmış nice çetin imtihanları kendisine gönülden bağlı milletin engin ferasetiyle yüksek cesaretiyle aşmıştır. Bu topraklar düştüğü yerden ayağa kalkmasını bilen erlerin yurdudur. Burada umutsuzluk haram karamsarlık ayıp sayılmıştır.
Anadolu tarihinde her zorluğu görmüş engin tecrübelerle yoğrulmuştur. Gün gelip Moğolların saldırısına uğramış her şey bitti denildiği bir anda Mevlana’yla yaralarını sarıp yeniden dirilmesini bilmiştir. Gün gelip Yunus çıkmış meydana manevi bir tabip olarak dertlilere deva sunmuştur. İnsanın insana şifa olduğu bu coğrafyada yaralar çok kanamış ama tabipler de hiç eksik olmamıştır.
Anadoluyu mayalayanlar öylesine sağlam maya çalmış ki Kemal Sayar’ın dediği gibi bu toprakların mayası kötülük tutmamıştır. Yüzlerce yıl barış ve esenlik saçan Anadolu daima iyiliğin güzelliğin yurdu olmuştur.
İyilerin hürmetine vatan olma vasfını hep korumuştur. Tarihin sayfalarını hafifçe çevirseniz sizi iyilik kahramanları karşılar Anadolu’da. Tozlu kitapları karıştırsanız sayısız iyilik hikâyesi bulursunuz. Elbette iyiler dünde kalmış değildir. Onlar her dönemde vazifelerinin başında dünyayı güzelleştirme ödevini hakkıyla yerine getirmektedirler. O yüzden Anadolu iyilerin vatanıdır. Hiçbir yer Anadolu kadar yerinden yurdundan edilen muhacirlere bağrını açıp sarmalamamıştır. Hiçbir yer dinini namusunu korumak için Anadolu kadar toprağa kınalı kuzularını şehit vermemiştir.
Bu milletin iyileri güzelleri hiç eksik olmaz.
Geçenlerde sosyal medyada paylaştım. "Muzaffer Özak Efendi kendinden kitap satın alan öğrencilere kitabın arasına para koyar çaktırmadan harçlık verir; Süheyl Ünver ise muayeneye ettiği fakir hastalardan para almadığı gibi reçetesini de ödermiş.
Tek başına Gönenli Mehmet efendinin hayatı incelense muazzam bir iyilik destanı çıkar.
Burası Anadolu burada imtihanlar bitmediği gibi iyiler de bitmez
Her sabah kalktığımızda vaka sayısından binlerce kat daha fazla iyilik hikâyesi çalınıyor kulağımıza. Özellikle salgın sonrası işsiz kalan mağdur olan insanlara uzanan iyilik erlerinin elleri hiç boş durmuyor. Mazlumlar bulunuyor, yaralar sarılıyor, ihtiyaçlar gideriliyor. Watsap gruplarından toplanıp fakirlere yollanan paralar akrabalar arasında tedarik edilip ihtiyacı en çok olana yollanan karşılıksız destekler göz yaşartacak cinsten. Güvenilir yardım derneklerinin sahada gösterdiği çaba takdire değer. Türkiye’de dayanışmanın yeniden şiiri yazılıyor. Elbette bu günler romana da hikâyeye de yansıyacak edebiyata girerek ebedileşecektir Biz bize yeteriz şuuru Kuvayı milliye ruhunun ta kendisidir. Boşuna Anadolu toprakları cebeli bereket diye tavsif edilmemiştir.
Ahmet Cevdet Paşa’nın muhteşem ifadesiyle 'İnsanlığın Son Adası'ndan kalan son parçadır Anadolu. İnsanlık modern zamanlarda hunharca israf ettiği değerleri yeniden aramaya kalktığında yine ilk müracaat edeceği yer bu coğrafya olacaktır.
Kendi ülkesinin bütün değerlerine yabancılaşmış sözde gazeteci ve yazarlar varsın aleyhte propaganda yapsın. Varsın içlerindeki kötülüğü ekranlara yansıtıp köşelerine taşısın, varsın yabancı medyaya kendi memleketini karalayarak rezil beyanatlarda bulunsun. Vatansever Anadolu insanı her gün inadına iyiliğin manşetini atıyor temiz yüreklere. Gözü olana gün ışımıştır.
Milletimizin dayanışma seferberliği devam ederken devletimiz de elbette boş durmuyor. Amerika’dan İngiltere’ye kadar yardımlar yapması, bir vatandaş için yurt dışına uçak kaldırması, titizlikle yürütülen süreçteki güçlü duruşu millete güven veriyor.
Devletimiz sadece dışarıda değil içeride de Edirne’den karsa kadar vefa gruplarıyla babalığını gösteriyor. Bütün kurumlarıyla sahada adeta destan yazıyor. Örnekleri çoğaltabiliriz ama özellikle BBC’de İstanbul Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı’nın meslek liselerinin salgında kullanılması için yaptıkları üretimleri anlatırken İngiliz gazetecilerin şaşkınlığını mutlaka bulup izlemek gerek. Bir grup yazar arkadaşla izlerken göğsümüz kabardı gözlerimiz yaşardı. Devletimizle gurur duyduk.
Devletin anlamını bu çetin günlerde daha iyi anladık. Devlet bir anlamda milletin teşkilatlanmış halidir. Devlet olmadan millet; millet olmadan devlet olmaz. Devletin kıymetini en çok devletsiz kalan mazlumlar anlar. Evlerinden barklarından zorla hicrete zorlanmış muhacirler anlar. Devletin ne demek olduğunu nice badirelere şahitlik etmiş Anadolu insanı anlar. Yardımların teslimi esnasında memurun dilinden dökülen Devletimiz her zaman yanınızda sözüyle gözlerin buğulanması boşuna değil. O yüzden çalınan her kapıda ortak dua dökülüyor dillerden. Bu zorlu süreçte en çok duyduğumuz dua ‘Allah devletimize zeval vermesin’ duası oldu. O kadar ki artık bu duaya Anadolu duası desek yeridir. İşin ilginç yanı gönlü güzel vatandaşlarımız sadece devletten alırken değil devletine verirken de aynı duayı ediyor. Bu irfanı kim yıkabilir, bu feraseti kim yok edebilir.
Dua dua eller karıncalanmış diyor ya şair. Bugünlerde bir kez daha gördük ki Anadolu’nun bizatihi kendisi duadır. Sultan Alpaslan’ın kabul olunmuş duası. Allah devletimize de milletimize de zeval vermesin.
Anadolu duası makbul olsun…
Amin.
Yorumlar7