"Dünyayı tuz kadar seviniz"

  • GİRİŞ28.01.2022 13:10
  • GÜNCELLEME31.01.2022 08:35

Uzun zamandır manevi sahada rehberlik vazifesi gören büyük şahsiyetlerin sohbetlerini okuyor varsa video kayıtlarını izliyorum.

Dinlediğim her sohbet okuduğum her cümle gönlümün pasını siliyor içimi aydınlatıyor.

Heybet ve haşyet sahibi eski hocaların konuşmalarında tanımlaması zor bir bereket var.

Sözleri doğrudan içe işliyor kalbe dokunuyor.

Günümüz hocalarıyla aralarında sanki bir uçurum var.

Çok uzak zamanlardan değil son yüzyılda yaşamış hocalarımızdan bahsediyorum.

Nereden nereye geldik nasıl bir sarmaldayız anlamak mümkün değil. Sosyal medyada hoca sıfatını kullanan kişilerin konuşmalarını dinleyip paylaşımlarını okuyunca düştüğümüz hale üzülmekten kendimi alamıyorum.

İnsanlara dini anlattığını zanneden bu zatı muhteremlerin dine ve dindarlara verdiği zararı İslam düşmanları vermiyor.

 Nerede Gönenli Mehmet Efendiler nerede bunlar.

 Kin diliyle din din dilini karıştıran bu beyefendiler nerede yetiştiriliyor nerede eğitim alıyor bilmiyorum.

Sanki proje olarak yetiştirilip milletin karşısına çıkarılmış gibiler.

Isındırmak ve ışıtmak yerine soğutmak ve iç karartmakla meşguller.

 Asık surat sert üslupla milleti dövmeye hazırlanan bir kabadayı edasıyla bağırıyor çağırıyorlar.

Görüntü ve gürültüden başka bir şey yok.

Allah sonumuzu hayır eylesin.

Cübbeyi sarığı takan herkesi Hoca zanneden bir toplumda yaşıyoruz. Dolayısıyla etrafına on beş yirmi kişiyi toplayan kendisini cemaat lideri kanaat önderi olarak sunuyor.

Meydandaki ve medyadaki bu Hocaları görünce Abdurrahman Gürses’leri Zahid Kotku’ları Sami Efendileri daha çok özlüyorum.

Onlar Hocaysa bunlar kim? Bunlar Hocaysa Onlar kim?

Bu garip çağda her şey karikatürleştirildi, önemsizleştirildi maalesef.

Tabi ki Peygamber varisi hakiki kamil insanları taklitleriyle karıştırmamak lazım…

Onlar da Hocaydı ama bambaşkaydılar.

Hepsi de velilik derecesinde öncü kişilerdi.

Her daim onarıcı bağışlayıcı ve affediciydiler.

Abdülkadir Geylani Hazretleri ks ‘Velî, yeryüzünde Allah’ın bir gülüdür.

O kokuyu ancak sâdıklar alır. O koku gönüllere işler; onlar, Rablerine aşık olurlar’ buyuruyor.

 Bu veli kullardan Mahmud Sami Ramazanoğlu’nun ‘Dünyayı tuz kadar seviniz’ sözünün tesirinden çıkamadım günlerdir.

Onlarca cilt kitapta anlatılacak meseleyi tek cümleye sığdırmak da büyüklere özgü bir şey olsa gerek.

Sami Ramazanoğlu Hazretleri huzurunda bulunamasak da ismini anmakla bile huzur duyduğumuz bir gönül insanı.

 Peygamber ahlakını kuşanarak peygamberin izinden giden bir müjdeci.

 Enes b. Malik ra Rasulullah sav’i tarif ederken şu harika cümlelerle vasfediyor:

‘İnsanların en cesuru, en güzeli, en cömerdi, en yumuşak huylusu, en çok ikram edeni, en züht sahibi, en fasih konuşanı, en alçak gönüllüsü, iman yönüyle en sağlam olanı, en insaflısı, gönlü en geniş olanı oydu… en azla kanaat edip şükreder, esirlere merhamet yaşlılara saygı gösterir, kalplere müjde ve sevinç verir, sıcak günlerde oruç tutar, gece de secde ederdi. Yüce Allah cc ona şöyle seslendi: ‘Ey peygamber! Biz seni insanlara şahit, müjdeci, uyarıcı, Allah’ın izniyle onun yoluna davet eden aydınlatıcı olarak gönderdik.’

Bu cümlelerin, peygamber vârisi hakiki insan-ı kâmilleri tarif ederken de kullanabileceğimiz bir ölçü olduğunu düşünüyorum.

Sami Efendi Hazretleri dünyaya ne için geldiğimizi hatırlatan hak dostlarının öncülerinden.

Her işinde Allah rızasını aramayı, bu kuru bedeni toprak altında çürütmemek için yapılacakları öğreten, bir sır ehli.

 Kader ilmine vukufiyetleriyle ehlullahın seçkinlerinden bir zat-ı kiram.

Biz zamane insanları, Allah dostlarını anlamakta biraz zorlanıyor gibiyiz. Bizim gibi gözü kulağı var, yiyor içiyor diye düşünüyoruz.

Ebetteki onlar beşeriyet kubbeleri altında saklı bu yönleriyle ‘bizim gibi’ insanlar.

 Fakat ruhani yönleriyle çakıl taşları arasındaki cevherler gibi olan peygamberlerin ilim ve asalet varisleri…

 Onları özel kılan şeyin kendi ihtiyaçlarından feragatle, bütün insanlığın felahı için ağır bedeller ödeyerek nefes almaları olmaları bahsinde, rahatlarının kaçmasından ölesiye korkan biz bedelsiz yaşayan varlıklar, çok da tefekkürde bulunma zahmetine katlanmıyoruz.

Sevenlerinin naklettiğine göre, Sami Efendi Hazretleri, ‘Gülşen içre bülbül-i gülzâr olan anlar bizi’ mısralarını da çokça okurlar, tefekkür buyururlarmış.

Hakikaten o gül bahçesinde o zarif güllerin naz dillerinden anlayacak ve muhabbeti hasretleriyle ‘Ben ta senin yanında bile hasretim sana’ diye yanıp yakılan bir bülbül olmadan, o güllerin zarafetini anlamak biz zamane delikanlıları için çok da kolay görünmüyor.

Niyazımız odur ki, Yüce Mevlamız, Onların neşesini neşvesini bu topraklardan eksik etmesin.

Günümüz hocalarına da bizlere de onlardaki aşkı şevki ahlak güzelliğini versin. Amin.

Yorumlar5

  • çok doğru 2 yıl önce Şikayet Et
    Beyaz tvde bir kadın programına çıkan, güya haşa İslam adına konuşan bir soytarı anlattığınız örneğe tam olarak benziyor. Bu tür şahıslar ve programlar dine zarar veriyor.
    Cevapla
  • Bir Muhtaç 2 yıl önce Şikayet Et
    Günümüzde büyük zatlar da dahil herkes her şey göz önünde, hal böyle olunca da kıymeti olmuyor / kıymeti bilinmiyor. Dünya gülşenin de bülbül eksik olmaz. Mesele kulak vermekte... Dediğiniz gibi: "Yüce Mevlamız, Onların neşesini neşvesini bu topraklardan eksik etmesin."
    Cevapla
  • abdullah 2 yıl önce Şikayet Et
    bu memleketten bir bediüzzaman said nursi geçti sanırım
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Yavuz Sultan Selim 2 yıl önce Şikayet Et
    İcazetli ve icazeti silsile yolu ile Peygamber Efendimiz SAV'e varan onun gerçek manevi varisi olan Ehl-i Sünnet vel Cemaat ALİM Mürşid-i Kamil Hz. KSA zatlara tazim hürmet bizdendir.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Akmuhsin 2 yıl önce Şikayet Et
    Mahmut Bıyıklı Muhterem de , bizler de Yukarıda zikredilen Muhterem Efendilerimiz sorma fırsatımız olsaydı. BİP imiz varken bizler watsap la görüşüyoruz desek bize ne derlerdi acaba...
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat