Yakın tarihimiz üstü kapatılmış acılarla dolu.  Dünün yanlışlarına tevbe etmeden yarının doğrularına ulaşamayız.

Hesaplaşmadan önce helalleşmeye çalışanların samimiyeti ortada.   Bazı konular baskılarla kapatılmaya çalışılsa da gün geliyor hakikat ortaya çıkıyor.

 Hain gösterilenlerin kahraman kahraman gösterilenlerin hain olduğunu görebiliyoruz. Hakikat bu. Gizlenemez saklanamaz. Bir gün ortaya çıkar ve ben buradayım der.

Yakın tarihimizin din mazlumlarından İskilipli Atıf Hocayla ilgli Çorum Valisi yiğit insan Mustafa Çiftçi’nin  düzenlediği anma programı yine tartışmalara sebep oldu.

Sistemin yalanlarıyla büyüyen bir güruh valiyi hedef tahtasına koydu. Hakaretler tehditler havada uçuştu. Bütün bunlara rağmen Sayın Vali geri adım atmadan dik duruşunu gösterdi.

Geri adım atsaydı hakikat incinirdi. Sağ olsun hakikati incitmeden doğrulardan taviz vermeden cesur bir tavır sergiledi.

Okuyucularımıza kıs bir hatırlatma yapalım. Yakın zamana kadar merhumun mezarı bile değildi.

İskilipli Atıf Hoca defnedildiği sırada orada olan bir görgü şahidinin ifadesinden yola çıkan aile fertleri Hoca’nın mezarını Ankara Mamak’ta eski kabristan içindeki Garipler Mezarlığı’nda buldular.

Yapılan kazıda bulunan İskilipli Atıf Hoca’nın kemikleri DNA karşılaştırılmasına tabi tutuldu. Yeğenlerinin doku örnekleri testen çıkan bulgulara uyunca uyunca, İskilipli Atıf Hoca’nın mezarı yakınları tarafından alınarak, memleketi Çorum’un İskilip ilçesine defnedildi.

Devrinin önemli bir alimini garipler mezarlığına atan devletin yanlışını yüz yıl sonra yine devletin bir valisi düzeltmiş oldu. İadeyi itibar demek istemiyorum. Çünkü şehitler hiçbir zaman itibardan düşmezler.

 Atıf Hocayı şehit edip garipler mezarlığına atanlar itibarlarını kaybetmedi.

Şehitler her zaman asildir.

Darağacından gülümsemesini bilenlerden daha izzetli kim vardır. . Şehadetleriyle kınından çıkmış kılıç gibi millet evladının üzerindeki tesirleri keskinleşen “ölmeyen, ölse çürümeyen öncülerdir onlar.

Milli mücadelede yiğitçe kavga veren bir kahramana yıllar sonra da olsa kendimizi affettirmemiz gerekiyordu. Çorum Valisi hepimiz adına bu asaleti gösterdi.

İsklipli Atıf dini alanlardaki hizmetlerde önder olduğu kadar millet meselelerde önde duran milli bir kahramandır.

 “Necip Fazıl’ın onu tarif ederken şöyle diyordu: “İskilipli Âtıf Hoca, İslâmi ruhun büyük hamle ve hareket mizacına sahipti” Öyleydi… Milli mücadelenin en zor yıllarında “Teâlî-i İslâm” adlı bir cemiyet kurmuş ve İzmir’in Yunanlılarca işgalinde ilk protesto sesi bu dernekten yükselmişti.

İskilipli Âtıf Hoca içimizde bir yürek yarası, yol bulan, yol açan bir İlâm sevdalısıdır. Kim ne derse desin. Kim hangi yalana sarılırsa sarılsın.

Masum olduğu davada onu suçlu görenler utansın.

‘Şapka’ ile ilgili yazdığı kitap ta hilafetli dönemlerde, yani “Şapka Devrimi”nden çok önce yazılmıştı.

Ama ne çare kalemini kıranların bir kere gözleri dönmüştü.

 1926 yılında, ilk Meclis’in önünde hakimlik yetkisi bile olmayan “yüksek yetkililer”den örülü bir mahkemede idam kararı, bu günah keçisi kitap üzerinden bir kara leke olarak düştü tarih sayfalarına…

Ve milletinin “evlatlar”ı tarafından darağacına çekilen, naaşı, akşama kadar etrafa ibret olsun diye de ipin ucunda sallandırılan, naaşı yıkanmadan ve cenaze namazı kılınmadan Mamak Kabristanı’nın kimsesizler kısmına defnedilen bu aziz şehit için bir “el oğlu”, Japonya Büyük Elçisi Baron Uşida ona şöyle diyecekti:

“Sizin gibi birkaç hoca daha olsaydı, İslâmiyet bütün Doğuyu, hatta Japonya’yı da fethederdi.”

Bu tesir ve mânanın sahibi İskilipli Âtıf Hocaefendi’nin aziz hatırasına sahip çıkan Çorum Valisi yiğit adam Mustafa Çiftçi’yi bir kez daha yürekten alkışlıyoruz. Ecdadına rahmet olsun!