Eli şifalı Türkler
- GİRİŞ09.04.2022 13:54
- GÜNCELLEME11.04.2022 09:38
Türkiye Türkiye’den ibaret değil sözü son yirmi yılda ayrı bir anlam kazandı. Hamasi bir söylem olmaktan çıkıp içi dolduruldu.
İçeriden bakınca hala eski Türkiye’yi görenler artık yurt dışına çıktıklarında ülkemizin manasına daha iyi vakıf olabiliyor.
Özellikle son yıllarda yardım dernekleri vesilesiyle dünyanın dört bir yanına yayılan vatandaşlarımız fotoğrafın bütününü net bir şekilde görüyor.
Bu derneklerin gittikleri yerlere attıkları iyilik tohumları meyvesini vermeye başladı.
Sömürü planı yapmadan emperyalist gayeler gütmeden karşılıksız iyilik yapan tek millet Türk milleti.
Bu sözümü sahayı bilenler daha iyi anlayacaktır.
Sadece yardım dernekleri değil devletimiz de TİKA başta olmak üzere birçok kurumuyla dışarıda adeta destan yazıyor.
Beklenilen millet beklendiği her yere ulaşıp insanlara şifa sunuyor.
Afrika’dan Asya’ya Adriyatik’ten Çin seddine kadar uzanan ufuk çizgisinde Türkler önemli çalışmalara imza atıyor.
Türkiye ruhu yeryüzüne iyilikle güzellikle yayılıyor.
Türk milleti kendisine yüz yıldır unutturulmaya çalışılan hasletlerini de çıktığı her seferden toplayarak geliyor.
Gidilen her yerde Türk’e bakışı gördükçe Türkiye’ye duyulan saygıyla karşılaşınca milletimizin kendisine olan özgüveni de artıyor.
BİZ OSMANLIYIZ
Yüzyıllık kesintiden sonra Osmanlı atalarımızın izini sürerek yeniden kıtalar aşıyor yeni yürekler fethediyoruz.
Gittiğimiz her yerde gönül ve kültür köprüleri kuruyoruz. Koparılan bağları yeniden tesis ediyoruz.
Ders kitaplarında kötülenen Osmanlının karşılığını da her kıtada muhteşem bir şekilde görebiliyoruz.
Osmanlı derken gözler yaşarıyor, dudaklar titriyor.
Onların gözünde hâlâ Osmanlıyız. Osmanlının devamıyız.
Elhak öyleyiz.
Bize sadece Osmanlının borçları miras kalmadı.
Yeryüzüne merhamet ve adaletle açılan ceddimizin insanlığa şifa sunan yanları da bize miras kaldı.
Bu yüce ahlak ve medeniyet anlayışının varisleri olarak ne mutlu ki dünyayı karış karış dolaşıyoruz.
Dini dili ırkı rengi ne olursa olsun herkesle kucaklaşıp merhabamızı sunuyoruz.
Ülkemizde her şeye muhalif olan fakat bir türlü mutlu olamayan gençleri yardım dernekleriyle birlikte yurt dışına göndermek lazım.
Bakış açıları mutlaka değişecek, önyargıları yıkılacaktır.
Türkiye bütün dünyada yeniden bir güzellik hikâyesi yazıyor.
Her gidene bu hikâyeden mutlak bir pay düşüyor.
Şahsen gittiğim bütün ülkelerden sarsıcı hatıralarla döndüm.
Bu minvalde dostlarımdan da sayısız hatıra dinledim.
Ama özellikle geçtiğimiz haftalarda Bayrampaşa’da misafir ettiğimiz ‘Türk insanlığa hizmet eden millettir’ diyen Muhterem Tuğrul İnançer’in şu hatırası anlatmak istediğimiz her şeyi özetliyor:
‘Ailemle birlikte Pakistan Lahor’da tarihi bir camiye gittik. Türk elçimiz de Camii hakkında bilgi veriyor, sorularımızı yanıtlıyor bu sırada da normal olarak Türkçe konuşuyoruz. Yerde iki büklüm Pakistanlı bir amca oturuyor ve bize bakıyor. Biz ona doğru yaklaşınca eliyle dur işareti yaptı.
O haliyle doğruldu ayağa kalktı, üstüne başına çeki düzen verdi, elini uzattı ben de uzattım. Sonra elçimize uzattı “You Türk?” dedi. Evet cevabını alınca “Elhamdülillah” dedi oturdu. Bir Türkün elini sıkmak için bin bir zahmetle ayağa kalkan ihtiyar Pakistanlı el sıkabildi diye Elhamdülillah dedi ve ekledi Siz Türk’sünüz sizin eliniz şifalıdır.’’
TÜRK BİZE NAMAHREM DEĞİL
Benzer bir hatırayı da Kültür Çalıştayı’nda Numan Kurtulmuş’tan dinlemiştim. Afganistan'da görev yapan bir komutanımız Sayın Kurtulmuş’a söyle anlatmış:
‘Afgan halkının arasında rahatlıkla dolaşabiliyoruz. Fakat şunu fark ettik, Afgan kadınlar, namahrem konusunda çok hassas.
Herhangi bir yerde yabancı erkek varsa oraya girmiyor, oradaysa dışarıya çıkıyor. Bizim yanımızda ise çok rahatlar. Biz onların yanına gidiyoruz, aramızda oluyorlar.
Bizim tercüman vasıtasıyla bir Afgan kadına, 'bütün erkeklerden kaçıyorsunuz da biz erkek değil miyiz? Bunu anlamak istiyoruz' diye sordum.
Afgan kadının cevabını dinlerken kendimizi tutamadık, kadının cevabı, 'bizim için Türk insanı namahrem değil. Türk insanı babamız gibidir, amcamız gibidir, dayımız gibidir evladımız gibidir.'
Türk milletinin beklenilen olmasını bizim muhalefete anlatıp inandırmak çok zor.
Türkiye’nin kriz bölgelerinde ortaya koyduğu çözüm odaklı hamleleri de anlamaktan uzaklar.
Fakat ferasetli Anadolu insanı her şeyin farkında.
Aziz milletimiz tarihi misyonunun farkında olarak sefere devam ediyor.
Sivil toplumla gönüllü evrensel faaliyetlere katılıp hikâyenin kahramanı olma kararlılığını sürdürüyor.
Hangisine mikrofon uzatsanız size Türkün dünyada neye tekabül ettiğini izah edecek sayısız yaşanmışlık anlatacaktır.
Hitâmuhu Misk olması açısından Tuğrul Efendi’den dinlediğimiz diğer hatırayla yazımızı bağlayalım.
‘Bosna Hersek’te Ayvaz Dede anısına düzenlenen etkinliklere katıldım. Mekan dik yokuşlu bir yerde ve su yok. Biz yayan çıktık.
Orda da kardeşlerimizin yanında duran Türk askeri var. Askerlerimiz su ve köfte ekmek dağıtıyorlar oradaki vatandaşlara.
Biz de gittik ziyaretimizi yaptık sonra askeriyenin oradaki bir yüzbaşı genç bizi çadıra davet etti.
Çadırdayken dışarıda bir gürültü oldu. Fakat yüksek sesle bağıranların çoğu ihtiyar, belli.
Yüzbaşı askerlerden birine “git bak ne oluyor dışarıda ”dedi. Asker gitti sonra geri geldi” Komutanım dışarıda su kavgası yapıyorlar” dedi. Nasıl su kavgası? Bir amcanın elinde iki tane var diğerinin elinde hiç yok.
İki su alana neden paylaşmadığı soruluyor. “Birini içeceğim diğerini eve götüreceğim ve dolaba kilitleyeceğim ve vasiyet edeceğim benim gasil suyuma bu suyu koysunlar beni öyle gasletsinler, bu suyu Türk verdi bana diyeceğim.”
Ne bizde cevap kaldı ne yüzbaşında. İşte ahali bizi böyle görüyor.’’
Rabbimiz bizleri de eli dili gönlü şifalı Türklerden etsin. Cümlemizi mazlumların bizde gördükleri hasletlerle donatsın. Amin.
Yorumlar5