Veren el medeniyeti
- GİRİŞ31.05.2022 13:33
- GÜNCELLEME02.06.2022 09:55
Dünya farklı bir yöne doğru evriliyor. İnsanlık yeni krizlerle mücadele etmek durumunda kalacak gibi görünüyor.
Özellikle küresel kıtlık hakkında ciddi raporlar yayınlanmaya başladı. Bazı devletler stok yaptıklarını ilan etti.
Bizim devletimizin de bu konuda çalışma yaptığını düşünüyorum. Bu çağı herkes farklı adlandırsa da bana göre bu çağa en uygun tanımlama olarak İmtihan çağı diyebiliriz.
Sadece bireyler milletler değil bütün insanlık imtihanın içinde.
Olası bir kıtlık imtihanıyla nasıl baş ederiz bilmiyorum ama toplum olarak elan yaşamakta olduğumuz ekonomik zorluklara karşı sorumluluk alanımızı genişletmek gerektiğini düşünüyorum.
Yeniden bir veren olma seferberliği başlatmalıyız. İşsizleri araştırmalı iflas edenlerin yardımına koşmalıyız.
Krizler kardeşlikle aşılır. İyi günde kötü günde bir olmak bizi millet kılar.
Hepimiz akrabalarımızdan arkadaşlarımızdan komşularımızdan sorumluyuz.
İmkânlarımız ölçüsünde bütün mahallemizden yaşadığımız şehirden de sorumluyuz.
Yoksulu gözetmek açı doyurmak olmayana vermek zorundayız.
Milletimiz bu zamana kadar bütün küresel krizlerden dayanışma duygusunu güçlü tutarak çıktı.
Bundan sonra da aynı hassasiyeti mutlaka devam ettirecektir. Artan kiralar yüksek enflasyon sebebiyle son zamanlarda çok sayıda kişinin çaresiz çırpınışına şahitlik ettim.
Etrafındaki herkese borçlanan kişiler gördüm. Evine ekmek götürme derdinde olan fakat krize yenik düşen onurlu insanların derdini kimseyle paylaşamadığını biliyorum.
Ne belediyeye ne kaymakamlığa başvurabiliyorlar. Bugüne kadar vermeye alışkın oldukları için istemeyi ve almayı kendilerine zül olarak görüyorlar.
Bizim bu insanlara ulaşmamız dertlerini paylaşmamız gerekiyor. Bu kriz insanlık krizine dönmemeli. Sermaye sahipleri yardımlarını her zamankinden daha fazla artırmalı. Çok kazananlar çok dağıtmalı.
Varlık sahipleri şunu iyi bilmeli ki İslâmda servet, emanettir; mülkiyet değildir.
Kâinattaki her şey, verince elinden çıkmayan ve elindeki azalmayan ‘El-Mâlik’in mülküdür.
Kimse kendinin olanı vermez; Allâh’ın olanı verir.
Bunun için ‘vermek’ İslami bir edebdir.
İnfâk kadar felaha ermeyi mutlu olmayı çabuklaştıran bir ibadet yoktur.
İnfâkın hangi cinsini yerine getirirseniz, o anda mutlu olduğunuzu hissedersiniz.
Pekiyi infâk neden bu kadar önemlidir: Çünkü kalbe ait bir duygudur. Yürek vermeden el veremez. Ancak seven bir kalb verebilir.
Veren el olmayı başaranlar iç huzurunu yakalar. Vermenin mutluluğu başka bir şeyde yoktur. Verdikçe azalmayan verdikçe çoğalan bir güzelliğin sırrına eren sayısız insan tanıyorum.
Her ibadetin ruhumuza bedenimize bildiğimiz bilemediğimiz faydaları vardır.
İnfak ibadeti de, her şekil ve her hâli ile güzelik yayan hikmete sahiptir.
İnfâk ânında, nefsin cimriliği geçici de olsa kaybolur. Gönül penceresi genişler ve ‘felâh’ dediğimiz sonsuz mutluluk rahatlığı gelir.
Bir toplumda infâk müessesesinin iyi işlemesi, o toplumdaki kırgınlıkları, çatışmaları gidereceği için aynı zamanda toplumsal bir felâh da getirir.
Bir toplumdan infak kalkınca o toplumda kavga ve mutsuzluk başlar. İnsanları güler yüzlü, tatlı sözlü, zekâtı sadakası verilmiş bir toplumda felâh duygusu gözle görülür bir şekilde hissedilir.
Bizim medeniyetimiz bir anlamda veren el medeniyetidir.
Kitaplarımız infak kahramanlarının muhteşem hikâyeleriyle doludur.
Vererek büyük millet olduk. Vererek beklenen olduk. Vererek yeryüzüne selamet sunduk. Verdikçe arttı bereket. Verdikçe def oldu belalar.
Eskiden her Müslüman, fakirleri evlerinin başköşesinde misafir eder, yedirir, içirir; çıkarken de ellerinden öpermiş.‘Sen benim Rabbime infakta bulunmama vesile oldun’ diyerek…
Yeniden o bereketli günleri yaşayacağımıza inanıyorum. Sadece veren bir el değil aşkla şevkle inançla veren eller arttıkça dünya daha da güzelleşecek krizler bizi es geçecektir.
Rabbimiz bizi aşkla verenlerden etsin İnşallah.
Yorumlar4