Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi’ndeki arkadaşlarla altı ay önce ‘bütün eleştirilerimizi cebimize koyacağız moral ve motivasyonu diri tutacak konuşmalar yapacağız’ diye bir karar aldık.

Öyle de yaptık.

Düzenlediğimiz toplantılarda bulunduğumuz meclislerde daima olumlu icraatlardan bahsettik.

Karamsarlıktan uzak durup sürekli zaferi müjdeledik.

Camiadaki bazı isimlerin eleştiri sarmalından çıkamayıp hakikatten koptuğu zamanlarda biz gençlerle buluştuk.

Kararsızları kararlı yapmaya cepheden kopanları yeniden cepheye kazandırmaya çalıştık.

Minnetsiz olmanın muhteşem duygusuyla söyleyeceklerimizi gençlere aşkla söyledik.

Hiçbir hesap yapmadan din-ü devlet mülk-ü millet hassasiyetiyle yollara düştük.

Teşkilatlar vs elbette üzerine düşeni yapıyordu. Biz kimin ne yapıp yapmadığını sorgulama kolaycılığına kaçmadan biz ne yapabiliriz kaygısıyla omzumuza düşen ne varsa yüklenmeye çalıştık.

Son hafta yaptığımız değerlendirme toplantısında sandıklarda adama ihtiyaç var denildiğinde yaşı seksene yaklaşan ağabeyler hiç çekinmeden adını müşahid olarak yazdırdı.

Sahada çok sayıda gönüllünün vatan millet derdiyle koşturduğunu bizzat gördük.

Seçim sürecinde Anadolu’ya oy atmak için gidenlere arabasını verenden tutun da telefonundaki herkesi ikna etmek için günlerce çırpınan güzel adamlara kadar sayısız fedakarlık ve kahramanlık örneğine şahitlik ettik.

Bu yiğit adamların ne yolu teşkilata ne de iktidarın imkan alanlarından hiçbir bir yere düşmemiş.

 Kendilerine ait ne bundan önce olmadığı gibi bundan sonra da hiçbir talepleri yok.

 Tek dertleri memleketin istikbali devletin bekası.

Bin yıldır bu topraklarda dalgalanan nazlı bayrağın mahzun olmaması için ter döken zaferin sessiz kahramanı bu güzel insanların vatan sevgisini anlayamayan Türkiye’yi anlayamaz.

Yetişin vatan imdadına denildiğinde yüzyıllardır bu millet gerekeni gözünü kırpmadan yapmıştır.

Seçim günü ben de yürümekte zorlanan çok sayıda ihtiyar amcamızın teyzemizin koluna girerek oy vereceğe sınıfa kadar eşlik ettim.

Hepsine de tepkilerini ölçmek için bir oy için neden zahmet ettin diye sordum.

Kaşlarını çatarak vatanın bekası için gerekirse bu yaşımızda savaşa bile gideriz dediler.

 İşte bu inanmışlık ve adanmışlık ruhu seçimi kazandırdı.

Yoksul Anadolu insanı mücadele etmek durumunda kaldığı onlarca zorluğu sinesine çekip önce ülkem diyerek sandığa hücum etti.

 Bu milleti çözemeyenlere bu aziz milletin şifresinin beka olduğunu tekrar hatırlatalım.

 Beka kavramını sulandıranlar sonuçlara bakıp nerede hata yaptıklarını anlayabilir.

 Beka seçimden seçime gündeme gelen bir gerçeklik değildir.

 Sultan Alparslan’ın Anadolu’ya adımını attığı ilk günden bu yana topraklarımız üzerinde haçlı planları sürekli yapıla gelmiştir.

Türk milletini Anadolu’dan koparıp tekrar Orta Asya’ya gönderme fikrinden hiçbir zaman vazgeçmediler.

Tarih boyunca çok saldırılar gördük savaşlarda nice şehitler verdik.

Bu yüzden milletimizin beka refleksinin güçlü olması gayet doğaldır.

Bin yıldır Türk milleti topraklarına sahip çıkma iradesi göstererek ve bütün saldırıları püskürterek bugünlere gelmiştir.

Ne yazık ki ülkemizde beka problemi ebediyen sürecek bir meseledir.

Emperyalistlerin vatanımız üzerindeki oyunlarını kimi zaman tarih kitaplarından okuduk kimi zaman bizzat yaşayarak görmüş olduk.

Millet olarak her zaman teyakkuz halinde olmamızı coğrafyamız bize mecbur kılmıştır.

Emperyalistlerin  kullandıkları metotlar değişse de hedefler değişmemiştir.

Düşmanlarımız kendilerine içeriden çok rahat yoldaş bulabilmekte ihanete ortak edebilmektedir.

 Terör örgütlerinin açık beyanları ve onlarla ortaklık kuran gafil siyasetçilerin söylemleri sebebiyle milletimiz bir kez daha haklı bir endişe yaşamıştır.

Bunun doğal sonucu olarak Türk milletinin varlığına düşman olan PKK FETÖ vb örgütlerin canhıraş desteklediği adaya halkımız sandıkta cevabı en güzel şekilde vermiştir.

Bir daha terör gruplarıyla ittifak kurmak isteyenlere ders olacak şekilde oyunu Osmanlı tokadına çevirmiştir.

Milletimiz devletimizin bekası için değil bir oy canından bile vazgeçer.

28 Mayıs seçimlerinde Türkiye eksenli hedefler belirleyen milletimizin varoluş mücadelesine uygun siyaset anlayışıyla hareket eden milli ve yerli cephenin zaferi doğru anlaşılmalıdır.

Bu zaferin en büyük kahramanı devletine ve istikbaline kayıtsız şartsız sahip çıkan Türk milletidir.

Sandıklarda gözetmenlik yaparken oy kullanmasına yardımcı olduğum yakasında Cumhurbaşkanımızın fotoğrafını taşıyan Karadenizli amcamız telefon numaranı yaz bakayum dedi.

Bir daha görüşme imkânımızın olabileceğine pek ihtimal vermesem de telefonuna numaramı kaydettim.

Gece sonuçlar açıklananınca bir baktım mesaj atmış.

Aynen şöyle yazıyordu.

Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti!

Bu mudur?

Evet tam olarak budur!