Dergilerin bitmeyen dertleri!
- GİRİŞ09.08.2023 14:00
- GÜNCELLEME11.08.2023 08:57
Dergicilik en zor dönemlerini yaşıyor. Artan kâğıt ve kargo maliyetlerine dayanamayan dergiler birer birer kapanıyor.
Maalesef dergilerin derdini yukarılara taşıyacak merkezler yok.
Yıllar önce iyi niyetle oluşturduğumuz platformları da birileri şahsi emelleri için kullanmaya başlayınca oralardan da bir sonuç çıkmadı.
Dergiler sahipsiz. Herhangi bir sermaye grubuna veya bir cemaate sırtını yaslamayan dergilerin ayakta kalma şansı şu an için mümkün görünmüyor.
Devletimizin de süreli yayınların ayakta kalması noktasında yakın vadede bir stratejisi yok. Oysa ki Kültür Bakanlığımızın herhangi bir festivalde herhangi bir sanatçıya harcadığı kalem bütün dergilerimize can suyu olur.
Ülkemizde ne yazık ki kalıcı olana dair bir yatırım düşüncesi yok. Daha çok görünür olmak için sarf ediliyor.
Şov dünyasının aktörleri altın çağını yaşıyor. Vur patlasın çal oynasın anlayışı hız kesmeden devam ediyor.
Dilimizi katleden örfümüze öfke duyan dinimize dahleden kişilere verilen değer maalesef dergilerimize verilmiyor.
Dergilerin hem fikir dünyamızın yeşermesinde hem de geleceği inşa edecek sanatçıların yetişmesinde bereketli bir ocak olduklarını ve mutlaka yaşatılması gerektiklerini ilgililer ne acıdır ki kavrayamıyor.
Dergilerin çıkıyor olması kültürel ortamın canlılığının işaretidir. Kapanmaları ise ebedî ocaklarının sönmesi, kaybolması kültürel kuraklığın başlaması demektir.
Farklı heyecanlarla çıkan her dergi edebi dünyamıza yeni bir nefes sunuyor. Bu samimi çabaların önünü açmak gerekiyor.
Dergiler edebiyat dünyasını canlı tutar kültür hayatının devamını sağlar.
Kültür hayatımıza katkıda bulunan, geleceğimizi inşa eden dergilerimizin yaşamasına katkıda bulunmak devletlilerimizin asli vazifelerindendir.
Kapanan her dergi yetkililerimizin kalbinde bir ızdırap uyandırmalı. Yaşatmak için çözümler üretilmeli.
Her dergi bir ekol, bir duyarlılık, bir nesil demektir. Dergileri yaşatalım ki edebiyat yaşasın şiir yaşasın kültür yaşasın.
Bağımsız ve bağlantısız dergileri yaşatmak için devletimizin mutlaka kaynak aktarması gerekir. Devlet bu alanda değer üreten kültür insanlarının yükünü hafifletmeli onları yüreklendirmelidir.
ANADOLU DERGİLERİ
Merkezdeki dergilerin dertleriyle dertlenirken taşrayı da unutmamak gerekiyor. Anadolu’da ayakta kalma mücadelesi veren dergilerin de nefesleri daralmış durumda.
Anadolu’da kültür adamı olmak da zordur dergi çıkarmak da. Sesinizi en yakınızdakiler bile duymaz sözünüz kendi sokağınızdakilere tesir etmez.
Dergiciliğin ağır işçileri Anadolu’daki arkadaşlarımızdır. Dergicilik zor onların işi daha zor.
Yokluk ve yoksulluk içinde hiç bitmeyen bir inanç ve heyecanla dergi çıkaran bu kahramanları o şehrin valisi bir kere arayıp siz ne güzel işler yapıyorsunuz şehrimize değer katıyorsunuz diye taltif etmez.
Meşguliyetiyle meşhur belediye başkanlarımız dergi bürolarını ziyaret edip arkadaşlar varlığınız bize güç katıyor kalemleriniz kalbimize dokunuyor sizin için yapabileceğimiz bir şey var mı diye sormaz.
Bu ülkenin en garip en yetim kesimlerinden biridir dergiciler. Belediyeden zoraki olarak randevu alınsa özel kalem müdürünün iki dakika sonra başkanım gençlik kolları başkanımızın randevu saati geldi izinizle kendisini makama alıyorum diyerek hemen dergicileri kapı dışarı eder.
Gariban dergicilerimiz başkana son sayılarını takdim ederken fotoğraf çekilip sosyal medyalarına koyma imkânı bile bulamazlar.
Dergiciler çıkar, başkanın masasında yerini yadırgayan o dergi öylece kalır. Tabi saniyeler sonrasında masadan uzaklaştırılır. O masalarda dergilere kitaplara bir türlü yer bulunmaz nedense.
Bazı şehirlerde de dergi çıkaran fedakâr öğretmenler vardır. Sesleri ta İstanbul’a kadar ulaşır. Kitapları merkez yayınevlerinden çıkmaya başlar.
Ama her nedense ne okul müdürünün ne de Milli Eğitim Müdürünün bu dergi çıkaran öğretmenden haberi bile olmaz. Kazara duysalar bile bir takdirde bulunmaz bir tebriği gereksiz görürler.
Konuya uzak okurlarımıza bunlar hikâye gibi gelebilir. Ama ne yazık ki hikâye değil hakikattir.
Dergicilik zor zanaattır. Yazar bulacaksın, mizanpaj yapacaksın kâğıt bulacaksın, matbaa parasını temin edeceksin zorlukları aşıp dergiyi çıkaracaksın.
Dergi çıkıp tam mutlu olacakken yine bir eksiklik gelip kapıyı çalar. Nedir o eksik. Elbette okur. Yazan bulunur da okuyan nereden bulunacak.
Maalesef ülkemizde dergi okuru yok. Dergicilerimiz zamlı kargo ücretlerini karşılayarak okunmaları umuduyla yurdun dört bir yanına adreslerini temin ettikleri kişilere dergilerini postalarlar.
Postaneden sonra şehrin en tepe yerindeki türbeye gidip dua ederler dergilerinin muhatabını yani okurunu bulması için. Sonra. Sonrası büyük bir sessizlik. Ne telefon gelir ne de tebrik.
Dergici arkadaşlar bütün bu sarsıcı sessizliğe bütün bu yakıcı kuraklığa rağmen kendilerini yine motive edecek şeyler bulur ve yeni sayının hazırlıklarına başlar.
Sanki milyonlarca okur ısrarla yeni sayıyı bekliyormuş gibi bitimsiz bir heyecanla sayfalara cümleleri kondururlar.
İşte dergicilerin en büyük sermayesi o heyecandır.
Cenab-ı Allah o heyecanı içimizden almasın. Devletlilerimize de dergilerimize sahip çıkma bilinci versin. Âmin.
Yorumlar6