Zor zamanlar
- GİRİŞ16.01.2024 09:41
- GÜNCELLEME17.01.2024 08:40
Zor zamanlardan çetin imtihanlardan geçiyoruz.
Emperyalistler coğrafyamıza kötülük saçmaya devam ediyor.
Bütün cephelerde şehit veriyoruz.
Kahramanlarımız yurdu yaşatmak için can veriyor.
Şairin dediği gibi bölünmesin diye millet baki kalsın diye devlet dağlar gibi kemikle et seller gibi kanımız gidiyor.
Devrilen iri çınarlar yüreklerimizi dağlıyor.
Canımızdan can gidiyor.
Gencecik yiğitlerin hayatlarının baharında tabuta girmiş bedenleri hepimizi sarsıyor.
Gül fidanlarının ardından Annelerin göklere yükselen ahları ciğerimizi yakıyor.
Bizi bırakıp nereye gidiyorsun baba diye haykıran çocukların gözyaşları içimize akıyor.
Acıyı bal eyleyen mütevekkil babalar öpmeye kıyamadıkları yavrularının üzerine vatan sağ olsun diyerek toprak atıyor.
Ateş düştüğü ciğerleri yakıp kavuruyor.
Yüreğimiz yangın yeri.
Acımız büyük.
Öfkemiz kavi.
Kinimiz diri.
Düşmanlarımız belli.
Taşeronlar sadece kendilerine verilen talimatı yerine getiriyor.
Kukla olmayı sürdürüyorlar.
Kuklacılar sinsi ve yüzsüz.
Müttefik görünümlü alçaklar.
Ülke olarak öyle bir haldeyiz ki tam da şairin
Dost biperva, felek birahm, devran bisükûn
Dert çok, hemdert yok, düşman kavi, tali zebun
Diye tarif ettiği bir hali yaşıyoruz
Dost belli değil düşman belli değil.
Alparslan’ın Anadolu’ya girdiği günden beri hedefteyiz.
Bölmek parçalamak yok etmek için çırpınıyorlar.
Bütün planları bu topraklardaki varlığımızı sona erdirmek üzere kurulu.
Gaflette bulunduğumuz her anı değerlendirecekler.
Şer cephesi pusuda.
Bu sebeple her an uyanık olmak zorundayız.
Dedeağaç’ta ne işleri var?
Suriye’de ne işleri var?
Akdeniz’de Ege’de hangi hesapları var?
Neden inadına toplumun sinir uçlarıyla oynanıyor?
Neden ısrarla Türkçülük Kürtçülük rüzgârı estiriliyor?
Çünkü hepsini birbirine düşürünce işleri kolaylaşıyor.
Planları tıkır tıkır işliyor.
Sadece kendimizin uyanık olması yetmez.
Halkımızı da bilinçlendirmeliyiz.
Bölücülere fırsat vermemeliyiz.
Bize neden küçükken yedi farkı sordular da yedi benzerliği öğretmediler diye soran akademisyen doğru söylüyor.
Toplayıcı toparlayıcı bir dile ihtiyacımız var.
Bu zor coğrafyada ebediyen kalabilmemiz için Türk Kürt Arap başta olmak üzere diğer Müslüman halkların omuza omuza olması gerekmektedir.
Bir ve beraber olmaktan başka şansımız yok.
Tarih bize bölünürsek yok olacağımız her fırsatta haykırmaktadır.
Kürtçülük de Türkçülük de Arapçılık da bize yutturulmuş zokalardır.
PKK’nın bir halkın hakkını savunmak gibi bir kavgası olmadığını emperyalistlerin maşası olduğu ortada.
Merhum Ömer Lütfi Mete’nin dediği gibi PKK çok uluslu bir holdingtir. Sermaye artırımı kan ile yapılan en önemli üretimi nefret olan bir holding.
Her şey apaçık meydanda.
Buna rağmen doğuda bu kanlı örgütün ve uzantılarının taban bulması kabul edilebilir bir durum değil.
Terörle mücadeleyi dağda yapmak kadar şehirde de yapmak da önemli.
Eğitimle kültürle sosyolojik ve psikolojik çalışmalarla bölgeyi kazanmak zorundayız.
Devletimiz uzun süredir bu sahayı ihmal etti.
İhmal ettiğimiz alanlardan darbe yiyoruz.
Boş bıraktığımız cephelerden vuruluyoruz.
Bu ülkede yaşayan herkesi kazanmak zorundayız.
Emperyalistlerin planlarını ancak bir beraber olursak bozabiliriz.
Aksi takdirde felaketlerden kurtulamayız.
Rabbimiz birliğimizi daim etsin.
Hainlere fırsat vermesin.
Bu topraklar için toprağa düşen kahraman şehitlerimize rahmet olsun…
Yorumlar2