Politika esnafı ve örnek bir belediye başkanı
- GİRİŞ29.01.2024 09:17
- GÜNCELLEME30.01.2024 11:05
“Politikaya dost olmayın” diyen son devrin büyük şahsiyetlerinden, gönül adamı Fethi Gemuhluoğlu, bir sohbetinde profesyonel politika esnafından tiksindiğini ve konuşmak istemediğini söyler.
Siyasetin milletlerin kaderini tayin etmede önemli bir etkisinin olduğuna inandığımdan, Gemuhluoğlu’nun ne demek istediğini o yıllarda tam anlayamamıştım.
Hayat tecrübemiz artıp gerçekleri görünce, merhumun sözünün hakikatini daha iyi kavramış oldum.
Maalesef politika alanındaki seviye kaybı gittikçe derinleşiyor. Vasatın altına tahammül edemezken vasatı bile arar hale geldik.
İçinden geçtiğimiz seçim sürecinde ne demek istediğim daha kolay anlaşılacağı için, çok ayrıntıya girmek istemiyorum.
Ama şu aday gösterilmeyince yirmi yıllık partilerini, kendi deyimleriyle davalarını anında satıp başka kapılara yelken açanların nefret uyandırdığını söylemek isterim. Şahsi hırsları için her şeyi yakıp yok eden insanların sayısının siyasette bu denli çok olması, insanı korkutuyor.
Omurga sorunu!
Bu profesyonel politika esnaflarının hiçbir kutsalının olmadığını, “omurga sorunu” yaşadıklarını görmenin insan olarak ıstırabını yaşıyoruz.
Dün yücelttiklerini bugün aşağılayanların, yarın ne yapabileceklerini kestirmek zor olmasa gerek.
Eskiden dijital imkânlar bu kadar yaygın olmadığı için, “dün dündür ” diyerek dünü hemen unutturabiliyorlardı.
Ama artık her şey kayıt altında. Dün dünde kalmıyor. Bu kişilerin ifrat ve tefritleri bir tuşla hemen ortaya seriliyor.
Meydanlarda dava diye kükreyen politikacıların aday listesinde adları olmadığında, anında sattıkları şey, dillerine pelesenk ettikleri dava kavramı olmuyor.
Şahsiyetlerini de siyasetin saygınlığını da ayaklar altına aldıklarının farkında değiller.
Sert savrulmalar!
Seçim dönemlerini bu sebeplerden dolayı pek sevmem. Politikayla iştigal edenlerin sert savruluşlarına dayanabilmek mümkün değil.
Karar verici konumundaki muktedirlerin de işi zor. Görev verdiğinde aşırı övgü, görevden aldığında aşırı yergiyle karşı karşıyalar.
Delikanlıca çıkıp “kardeşim ben hayatımda göremeyeceğim makamlara sizlerin sayesinde geldim. Makamlar gelip geçicidir. Dostluklar bakidir. Ben sizlerin dostluğuna tâlibim. Gönül huzuruyla görevimi teslim ediyorum.” diyemiyor politikacılar.
Nefis öyle bir üçkağıt oynuyor ki insana, oturduğu her koltuğun onun hakkı olduğunu fısıldıyor sürekli.
Sonra bünyeyi sarıyor benlik belası. Kendisinde olmayan hasletleri bile varmış gibi algılamaya başlıyor.
Koltukları putlaştırma!
Koltuğu putlaştırma evresinde ise işler zıvanadan çıkıyor. Ben koltuktan düşersem Filipinler düşer Afrika kıtası düşer, gibi uçuk kaçık söylemler çıkıyor ortaya.
Etrafta da hazır her şeye el çırpan alkışçılar olunca, her yaptığını doğru zanneden zavallılar sarıyor ortalığı.
Allah herkese her ne yapıyorsa yaptığı işin finalini güzel sonuçlandırmayı nasip etsin. İtibar sahibi olmanın koltuk sahibi olmaktan daha önemli olduğunun şuurunu versin politikacılarımıza.
Mühim olan makama gelmek değil, geriye bir değer bırakabilmektir. Mühim olan, onlarca yıl sonra bile hayırla yad edilmektir. Mühim olan, mazlum halkın dualarında ebediyen yer edinebilmektir.
İşte Recep Yazıcıoğlu buna en güzel örnektir. Adnan Kahveci buna en güzel örnektir.
Nice vali gelip geçmiştir ama Recep Vali gönüllerde yaşamaya devam etmektedir. Nice Bakan gelip geçmiştir ama Adnan Kahveci hayırla anılmaya devam etmektedir.
İtibar kaybı!
Nice siyasetçi gelip geçmiştir ama Muhsin Yazıcıoğlu gibi mezarı toplumun bütün kesimlerince hürmet, minnet ve hasret duymaktan türbeye dönüşen, ziyaretçisi hiç eksilmeyen başka kimse yoktur.
Oysa ki merhum Yazıcıoğlu iktidar yüzü de görmemiştir. Ama Allah ona iktidardan daha kıymetli bir hazine olan itibarı vermiştir.
Bunun yanında tarih boyunca iktidarın bütün imkân alalarında bulunup itibarı sıfır olan sayısız insan vardır.
Allah kimine iktidar kimine itibar veriyor. Biz hem iktidar hem itibar imtihanından hakkıyla çıkanlardan olmayı dileyelim.
Rabbimiz hem iktidar versin hem itibar versin diyelim.
Burada ince bir çizgiyi de hatırlatmakta fayda var. Siyasi kariyerini kendi menfaati üzerine kuranların ve görevi boyunca bu uğurda çabalayanların Cenabı Allah saygınlığını alıyor.
Kısa vadede kazanıyor gibi görünseler de aslında büyük bir kaybediş içindeler. Görev süreleri kadar ömürleri oluyor. Sonrasında silinip gidiyorlar.
Ömrünü milletine ve milletinin değerlerine adayanların adlarını ise Allah ebedileştiriyor.
Darbelere direne direne davasının bayrağını burçlara dikme azmini bırakmayan Erbakan, buna örnektir. Hayatını halkına vakfeden, bunun bedelini canıyla ödeyen Menderes buna güzel bir örnektir.
Makamdan sonra
Mesele makam sahibi olup onun üzerinden zenginleşip katları çoğaltmak, dünyalık biriktirmek midir yoksa dünyayı elinin tersiyle itip millete adanmak mıdır?
Siyasi tarihimiz adananların izzetli duruşlarıyla kazançlı çıktığının, nefsine aldananların rezil olduklarının hikâyeleriyle dolu.
O yüzden yeni aday olan ve yeniden aday olan siyasetçi dostlarımıza itibarlı bir finali hedeflemelerini tavsiye ediyorum.
Yanınızdaki yalakaların sizleri yanıltmasına izin vermeyin. Bir gün koltuklardan kalkacağınızın bilinciyle vazifenizi helal çizgide sürdürün.
Ve makamlar gelip geçtiğinde, adınızın hayırla anılmasına vesile olacak hizmetler üretin. Başkanken size söylenen süslü cümlelerin hiçbirine aldanmayın.
Göreviniz bittiğinde gönüllere girip girmediğiniz belli olur. Koltuk gidince de telefonlarınız yoğun bir şekilde çalıyorsa cumalarda, kandillerde, bayramlarda da hiç susmuyorsa bilin ki millete dokunmuşsunuz demektir.
Sokağa çıktığınızda, çarşıya indiğinizde beklentisiz bir şekilde insanlar size sarılıyorsa, bilin ki finali güzel yapmışsınızdır. Kenar mahallerdeki gariplerin, yetimlerin duasında adınız geçiyorsa bilin ki kazanmışsınız demektir.
Örnek Bir Belediye Başkanı!
Siyasetin doğası gereği herkes aday gösterilen isimleri tebrik eder ama bu köşede ben tam tersini yapıp aday listesinde adı olmayan ama çoğu kimsenin muhabbet listesinin başına ismini altın harflerle yazdıran bir belediye başkanını tebrik edeceğim.
Sultanbeyli Belediye Başkanı Sayın Hüseyin Keskin’den bahsediyorum. Başkan yukarıda kısmen zikrettiğimiz erdemli siyasetçilerin hasletlerini üzerinde hakkıyla taşıyarak görevi boyunca güzel bir iz bıraktı.
Kendisine yeni dönemde görev yazılmadığında, bir dava adamına yakışan olgunlukla aday olarak belirlenen yol arkadaşı için desteğini hemen ilan etti.
Çok sayıda sosyal medya kullanıcısı Keskin’e teşekkür ve sevgi mesajları gönderdi. Sultanbeyli’de oturan muhalif partilere oy veren tanıdıklarım bile Hüseyin Başkan’la ilgili çok güzel cümleler kurdu.
İşte budur. Yazı boyunca anlatmak istediğim tam da budur. Mühim olan bu aziz milletin gönlüne girmektir.
İstanbul’da Hüseyin Başkan bunu fazlasıyla başardı. Merkezdeki belediyelerimiz, kültürel anlamda taşra zihniyetiyle iş yaparken, Sultanbeyli gibi taşra sayılacak bir ilçeyi kültürle sanatla merkeze taşıdı.
Kültür sanat adamlarının istisnasız dostluğunu kazandı. Bazı belediyelerimizin yaptığı gibi kültürel programları yasak savma kabilinden yapıp geçmedi.
İlçede yayımlanan edebiyat dergilerine destek verdi. Şehrin en büyük kitap fuarlarından birine ev sahipliği yaptı. Çok sayıda kütüphane açtı.ilçe festivallerle fuarlarla anılmaya başladı.
Ulusal ve uluslararası çapta ruhu olan özgün programlara imza attı. Bir de şu hususu özellikle belirtmeden geçemeyeceğim: Birçok belediye başkanı dostumuz var.
İllerindeki ve ilçelerindeki sanatsal faaliyetlere yoğun programları(!) nedeniyle ya katılamazlar ya da faaliyetin başında propaganda konuşması yapıp başka önemli programlarına geçmek üzere, misafir sanatçıları-yazarları dinlemeden çeker giderler.
Kitaba ve kültüre dost olan Hüseyin Başkan bu hususta yerel yönetimler tarihine geçecek bir inceliğe sahip. Programlarda sonuna kadar kalır, yazar ve sanatçıları taltif edip herkesin gönlünü kazanmış bir şekilde uğurlar.
Bu durum bir ayrıntı gibi gelebilir ama çok önemlidir. Sayıldığını sevildiğini, kendisine değer verildiğini en çok sanatçılar görmek ister.
“Marifet iltifata tâbidir” sözü boşuna söylenmiş bir söz değildir. Hüseyin Başkan’ın adını yeni dönemde listede göremeyen onlarca şair-yazar-sanatçı dostumuz, üzüntüsünü belirtti.
Ne çok gönül kazandığını bu vesileyle bir kez daha görmüş olduk. Her veda içinde yeni bir merhaba barındırır. Ben bu durumu Sayın Başkan için yeni başlangıçların bir vesilesi olarak görüyorum.
Yaşı, yeni hizmetler için henüz çok genç. İnşallah, bilgisini, birikimini milletimize ve devletimize sunacağı daha iyi yerlerde göreceğiz kendisini.
Biz bugüne kadar şehrimize yaptığı hizmetler, kattığı güzellikler için kendisine teşekkür ediyoruz. Hüseyin Keskin bizim için bir başkandan daha öte aziz bir dost ve güzel bir yürektir. Ebediyen de öyle kalacak.
Ömrü bereketli, kıymet bilenleri çok olsun inşallah.
Yorumlar22