Türk kültürüne adanmış şerefli bir ömür
- GİRİŞ11.08.2024 19:32
- GÜNCELLEME12.08.2024 09:22
Bütün cephelerde var olma savaşı veren Türk milleti ömrünü memleketine vakfeden çok değerli bir evladını daha kaybetti.
Türkiye Yazarlar Birliği şeref başkanımız değerli büyüğümüz Mehmet Doğan bu sabah göçünü topladı.
Yaklaşık dokuz aydır mücadele verdiği amansız bir hastalık sebebiyle aramızdan ayrıldı.
En son TYB İstanbul Şubesi’nin Edebiyat Festivali’ne katılmıştı.
Hastalığına rağmen büyük fedakarlıkla programa gelmiş aramızda bulunmuştu. Dinlenmesinin daha iyi olacağını söylediğimizde sizleri yalnız bırakmak istemedim buradan gidince Hastaneye yatacağım demişti.
Öyle de oldu. İlerlemiş yaşına rağmen ülkeden ülkeye şehirden şehire koşuyordu. Hastalığının nüksetmesinden sonra da aynı tempoyla koşmaya devam etmek istese de sevenlerinin ısrarıyla Hastaneye yatırıldı.
Hastane sürecinde de gündeminde sürekli TYB oldu. Ziyaretlerimizde emanete sahip çıkmamızı hayırlı çalışmaları sürdürmemizi salık verdi. Kendi derdinden ziyade milletin ve ümmetin derdini önceliyordu.
TYB ONUN ESERİ
Mehmet Doğan her zaman ülkesinin kaderinden kendisini sorumlu hisseden bir münevver olarak yaşadı. Türkiye Yazarlar Birliği aracılığıyla bir zihin inşasına çalışmış geçmişten bugüne getirebildiğimiz güçlü edebiyat mirasımızı geleceğe aktarmanın idealini taşıdı.
Bir yazar olarak onlarca kıymetli esere imza atan Doğan’ın en güzel eserlerinden biri de TYB’dir.
Yazarlar Birliğini kurduğu yıllar ülkenin karışıklık içinde olduğu yıllardır. Genç yaşına rağmen sorumluluk bilinciyle hayırlı bir çalışmanın önderi olur.
Millî kimliğe sahip yazarların sesinin kısık olması Doğan’ı bir yol aramaya sevk eder. Yazarların sol kesimde örgütlü bir şekilde hareket ederken sağdaki dağınıklık ve münferit hareket etme, sesin gür çıkması önünde büyük bir engel teşkil etmektedir.
Aynı inancı taşıyan aynı ideali benimseyen kalemlerin asgari müştereklerde birlikte hareket etmesi gerektiğini düşünür.
Her yazar kendi kanaatini korumakla birlikte önemli meselelerde müşterek hareket edebilmelidir.
Yazarlar Birliği’nin kurulmasında Doğan’ın bu düşünceleri fitili ateşler.
Yola çıkacağı dostlarını davet eder ve zorluklarla dolu uzun yola çıkılır.
Önce manifesto niteliği taşıyan bir beyanname yayınlanır. Kuruluş beyannamesi camiada büyük bir heyecana sebep olur.
Yazarlar Birliği Kültür dünyasına güçlü bir soluk getirir. Genç ve heyecanlı ekip ilk faaliyetiyle kültür ve medeniyet anlayışı çizgisini net bir şekilde ortaya koyar.
İlk faaliyet vefatının 20. yılında Yahya Kemal anmasıdır. Daha sonra Akif anmaları başlatılır. Akif anmalarına o günlerde ilan edilen sıkıyönetim hükümeti sıcak bakmaz.
Hatta Kültür Bakanlığının çeşitli engellemeleriyle karşılaşılır. Cumhuriyet döneminde millî şairimize hak ettiği değerin verilmesinde Yazarlar Birliği’nin öncü bir rolü olur. Mehmet Doğan Akif’in manevi mirasına sahip çıkar.
Taceddin Dergahı’nda bir gelenek oluşturulur. Mehmet Doğan sağlığının elvermediği zamanlarda dahi elli yıla yakın Tacettin Dergahı’ndaki anmalara katılır ve her zaman bildirisini ayakta sunar.
Sadece bunlarla sınırlı değil elbette. Yazarlar Birliği elli yıla yakın süren yürüyüşünde üzerine düşen sorumluluğu fazlasıyla yerine getirir. Destansı çalışmalara imkânsız görünen faaliyetlere imza atar.
Arkalarında hiçbir sermaye gücü olmadan teşkilat ya da cemaat desteği almadan akıncı ruhuyla yollar aşılır, gönüller fethedilir.
TYB bu yönüyle tektir. Bağımsız ve bağlantısız bir şekilde dimdik var olmanın, sözü en gür şekilde söylemenin en güzel örneğini verir.
KÜLTÜR SAVAŞÇISI
Mehmet Doğan tam anlamıyla bir kültür savaşçısıdır. Kendi topraklarımızda, medeniyetimize düşman olan millî kültürümüzü tahrip edenlerle sivil bir şekilde mücadele etmek konusunda hep en öndedir.
Sistemin her türlü baskılarına rağmen yokluk ve yoksulluk içinde vakur bir şekilde kavga vermek kolay değildir.
TYB’ye yön veren mana kazandıran şeref başkanı her daim titizlikle hareket eder ve TYB’nin üzerine titrer.
Onun bu hassasiyeti sayesinde Türkiye Yazarlar Birliği bugünlere tertemiz bir şekilde gelir ve geride gururla anılmayı hak eden bir mazi bırakır.
Sağ muhafazakâr camianın istikbale armağan edeceği müstesna kurumlardan biri yine Doğan’ın kurup büyütüp bugünlere getirdiği TYB’dir. Buradaki istikamet ve istikrarın mimarı şüphesiz Mehmet Doğan’dır.
BİRLİĞİ BERABERLİĞİ SAVUNUR
Kurucu bir şahsiyet olan Doğan, ömrü boyunca bölünmeye parçalanmaya karşı durmuş birleştirmeye gayret göstererek aydınları birliğe davet etmiştir. Bu hususta başarılı da olmuştur.
Çatışmanın çetin olduğu, kutuplaşmaların arttığı bir dönemde uzlaşı sağlamak da maharet ister.
1960 sonrası farklı kliklere ayrılan sağ camianın bütün renklerini özellikle eli kalem tutanları TYB’de toplamayı başarmıştır.
Kültürün taşıyıcısı, dile ve milletimizin değerlerine düşman olanlara karşı TYB’yi muhkem bir kale haline getirmiştir.
Tek parti döneminin kötü bir mirası olan ulufeli resmi yazarlara karşı sivil itaatsizliğin örneğini Mehmet Doğan göstermiştir.
SİSTEMLE MÜCADELE
Akif anmalarına ayak direyen Yunus Emre’yi yasaklamak gafletine düşen dönemin Kültür Bakanlarına karşı korkusuzca rest çekmiş yanlış yaptıklarını yüzlerine haykırmıştır.
Mehmet Doğan TYB’yi hiçbir cemaatin ve partinin arka bahçesi yapmamıştır.
Farklı partilerden ve cemaatlerden insanlar yönetime girmiştir ama hiçbirisi bağlı bulunduğu yapının rengini TYB’de hâkim kılamamıştır.
Devletin bazı birimleri, bakanlıkları bile bazı dönemlerde bazı cemaatlerin hakimiyetine girmiştir.
Buna rağmen TYB hiçbir dönem vesayete boyun eğmemiştir.
Bu da Mehmet Doğan’ın oyun kuruculuktaki ustalığını göstermektedir.
Bazı küçük sızmalara dahi önlem almış iradeyi ve idareyi her zaman kendisinde tutmuştur.
İzini sürdüğü Akif ve Topçu gibi karakter abidesi büyük şahsiyetlerin ahlaki vasıfları onda da vardır. “Sözüm odun olsun hakikat olsun tek” anlayışından vazgeçmemiştir.
Minnetsizliğinin verdiği güç Doğan’ı büyütmüştür. Hiç kimseye eyvallah etmemiştir.
Yanına gelen herkese kapısını açık tutmuştur. Her yaştan insanla ahbap olmasını bilen nadir insanlardandır. Ağabeylik müessesini yaşatmış herkesi kucaklamıştır.
Başka niyetlerle yakınına gelenlere çok geciktirmeden eyvallah demesini bilmiştir.
Ankara gibi bürokrasi krallığının hakim olduğu şehirde bürokrasiye de tenezzül edilmemiş TYB, birilerinin kariyer planlamasında paspas yapılmamıştır.
Bu sebeple siyasette ve bürokraside yükselme yolunda kendilerine ekmek çıkmayacağını bilen konjonktür adamları çok uğramamıştır.
Daha çok kariyer beklentisi olmayan kültürel kaygılarla yönetime girip hasbi bir şekilde hizmet edenlerin merkezi olmuştur TYB.
Karizmatik liderliği derneğin kurumsallaşmasının önüne geçmemiştir.
Bugünden bakıldığında TYB’yi kurumsal bir yapıya büründürmüş geleceğe hazırlamıştır.
İstese iktidar döneminde akredite edilip kaynakların sınırsızca aktarıldığı bir kurum olabilecekken yanlışı tenkit edebilme hakkını elinde tutacak bir özgürlük alanında tutmuştur ilişkileri.
Mehmet Doğan, son yirmi yıla baktığımızda eksiklikleri dile getiren hataları eleştiri ahlakına uygun bir şekilde içeriden eleştiren neredeyse tek isim olmuştur.
Burada şu ince çizgiye de dikkat çekmek gerekir. Birileri gibi camianın dışından camiayı vurmaya kalkanlara asla fırsat vermemiştir.
Bir zamanlar camianın muteber siyasetçisi, muteber yazarı olup da sonrasında Müslüman düşmanı sözde demokrat batıcılarla hareket edip güya muhalefet yapanları da hiçbir zaman tasvip etmemiştir.
Müslümanca duruşunu her şartta göstermiştir. Ümmetin ve milletin faydasına olan her çalışmaya destek vermiş dua etmiştir.
Camianın anlı şanlı kanaat önderlerinin arada kaynayıp gittiği dönemlerde bile Doğan, kaynak kişi olmayı sürdürmüştür.
Politik arenanın tozu dumanı arasında kaybolanlara acımış bütün enerjisini milletimizin kültürel değerlerinin muhafazasına ve müdafaasına ayırmıştır.
Birilerinin adamı olmak yerine üzerinde hakkıyla taşıdığı kültür adamlığını tercih etmiştir.
Kültürü, sanatı boş işler olarak görüp kamu kaynaklarını yandaşlarına peşkeş çeken bürokratları belediye başkanlarını hangi partiden olursa olsun sert şekilde uyarmıştır.
Mehmet Doğan’ın ve kurucusu olduğu TYB’nin gündemi dışarıdan gelen talimatlarla değil köklerden geleceğe taşınan medeniyet mensubiyetiyle belirlenmiştir.
Doğan, başkalarının tasarladığı gündemlerde figüran olmak yerine kendi gündeminin kahramanı olmayı yeğlemiştir.
Büyük mütefekkirimiz Nurettin Topçu’nun Hareket okulunda yetişmesine rağmen, Hocanın ölümünden sonra bazıları gibi Hareket nostaljisinde bir ömür sürmek yerine TYB üzerinden kendi kültürel hareketini oluşturmuştur.
TYB’yi Hareket ekolünün bir alt çatısına dönüştürmemiş Büyük Doğu, Diriliş, Mavera çizgisindeki ve diğer camialardaki yazan çizenlere de eşit mesafede bir ocak haline getirmiştir.
TYB’yi her zaman yerli ve millî damarda tutmuştur.
Radikal İslamcılıktan, İslamsız Türkçülükten, emperyalistlerin oyuncağı olan Kürtçülükten, cemaat ve tarikat fanatizminden kendisi uzak durduğu gibi yapıyı da uzak tutmuştur.
Ben Doğan’ın kendisini İslamcı olarak tanımladığı bir cümlesine hiçbir zaman rastlamadım.
Müslüman olmaktan ve bu sıfatla anılmaktan şeref duyan tam bir muvahhid olarak tanıdık kendisini.
Vatan millet ehli sünnet çizgisi netti. Cahilce devleti tağut olarak gören meczuplara pirim vermedi.
DARBECİLERE KAFA TUTTU
Sistemle mücadelesinde devletimizi zaafa uğratacak eylem ve söylemlerden uzak durdu. Türk dil kurumu gibi kurumların yanlışlarına en ağır eleştirileri yapmasına rağmen devletle kavgası olmadı.
Devletle değil milletin değerlerine aykırı işler yapan devlet adamlarıyla uğraştı.
Devletin eksenini Osmanlı ve Selçuklu’yu yok sayarak tarihi köklerinden kopuk bir vaziyette tamamen batıya yaslayanları da affetmedi.
Türk devletine değil devlete hâkim olan Kemalist hegemonyaya kafa tuttu. Batılılaşma ihanetini tek başına püskürttü.
Aynı şekilde Türk ordusuna değil, Türk ordusunun içinde İslam düşmanlığı yapan irtica saplantılarıyla dine savaş açan generallerle savaştı.
Bu sebeple 28 Şubatçıların en sevmediği adam oldu. Onbaşı olamayacakların general olmasına isyan eden yazısından dolayı 312 generali karşısına aldı mahkemelerde yargılandı.
Darbeci 312 generale kafa tutmak dönemin şartları içerisinde kolay algılanacak ve anlaşılacak bir husus değildir.
Sıkıntılı ithal İslamcılık akımlarından etkilenerek Türklüğü döven bir yanı da olmadı. Aksine Türk kültürünün yaşaması ve yaşatılması için bir ömür sürdü. Türklüğünden ne aşırı bir gurur ne de utanç duydu. Bazı sıfatlar onda olması gerektiği kadar kararında yer kapladı.
Bu yönüyle de Türkiye’deki İslamcı ve milliyetçi aydınların çoğundan ayrı bir yerde kendi ekseninde yürüdü.
Tam da ehli sünnete uygun bir yoldu onunki. Mutedil ve makul.
Onun bu çizgisini en net şekilde günümüzün önemli entelektüellerinden Sayın Ercan Yıldırım dile getirmiştir.
Hareketin içinde İslamcı, İslamcıların arasında yerli diyerek en doğru tespiti yapmıştır.
Özetle bir İslami bir gurupla ya da öncü olmuş aydınla anılacak bir isim olmak yerine kendi hattında kendi çizgisini yaşayan nevi şahsına münhasır bir münevver olmuştur Mehmet Doğan.
Beni en çok etkileyen yanı da budur. Bu toprakların bütün değerlerine dost, bu toprakların bütün düşmanlarına ama’sız fakatsız düşman.
Anadolu’yu Anadolu yapan özü korumuş, bu ruhtan bu özden asla ayrılmamıştır.
Millî kültür bayrağının tertemiz bir şekilde yurdumuzun burçlarında elli yıldır dalgalanmasında en büyük pay şüphesiz onundur.
Kültürün yok sayıldığı, kültür adamlarının kıymetinin bilinmediği bir çağda inadına karanlığa mum yakan bir kahramandır Mehmet Doğan.
Medeniyet değerlerine bağlı nesillerin yetişmesinde katkısı büyüktür.
Bu ülkenin evlatlarına daha “yerli” nasıl olunabilir ve kalınabilirin öğretilmesi anlamında öncü bir öğretmen olmuştur.
Gençlere bu topraklarda yaşamanın önce kendi dünyamız, sonra bütün insanlık için kurtarıcı bir hamle yapmak sorumluluğunu yüklemiştir.
Bu sebeple o, bizim kuşağımız için de hakikaten hakkı kolay ödenmez kâmil bir yönlendirici olmuştur.
Milletimizin bekası için önemi tartışılmaz olan dil de sayın Doğan’ın mücadelesini verdiği ana konulardan bir tanesidir.
Mehmet Doğan nereden vurulmuşsak cepheyi oraya taşımış, göğsünü saldırılara siper etmiştir.
Bir milleti kökünden yok etmenin en etkili yönteminin dilini yok etmekten geçtiğini bilen iç ve dış düşmanlara karşı da muhafızlık görevinde bulunmuştur. Kendi cephesinde vatan nöbeti tutmuştur.
Manevi vatanımız Türkçeye son devirde onun kadar hizmet eden başka bir isim neredeyse yoktur.
Sözlük çalışmalarından son nefesine kadar kopmamış Büyük Türkçe Sözlüğün mimarı olmuştur.
BATILILAŞMA İHANETİ
Onlarca kitaba imza atan Doğan’ın ilk kitabı Batılılaşma İhaneti’dir. Kaderin cilvesi daha çok bu kitapla anılmıştır.
1975 yılının şartlarında ekonomik olabilmesi ve matbaa masraflarını çıkarabilmesi için belli bir sayıda basılmış olmasına rağmen müthiş bir ilgi görmüştür.
Reklam ve tanıtım olmamasına rağmen okur tarafından sahiplenmiş kısa sürede yeni baskılar yapmıştır.
Çünkü toplumun içine atıp dillendirmekte zorlandığı Batıcılığa karşı olan bir kitaptır bu.
Bir nevi içinden çıktığı toplumun duygularına tercüman olmuştur.
Kitaptaki yazıların büyük kısmını üniversite öğrenicisiyken yazmıştır.
Gençlik yıllarının hareketliliği içinde keskin ifadeler, döneme göre sert eleştiriler mevcuttur.
Cesur bir kalem olmasının, yazıların yazılmasında ciddi etkisi vardır.
Türkiye’nin içinden geçtiği dönemleri çok iyi bilenler kendisine daima, “Bu kitaptan ötürü takibata uğradın mı? Kitap yasaklandı mı?” sorusunu sormuştur.
İlginçtir güzel ülkemize has tuhaflıklar her zaman olmuştur.
Kitabın yazarı ya da kitap da herhangi bir soruşturma geçirmemiş ama bu kitabı okuyan çok sayıda öğretmen takibata uğramıştır.
Batılılaşma İhaneti, aradan geçen uzun yıllara rağmen gündemde kalmaya devam etmiştir.
Mehmet Doğan’la yaptığımız seyahatlerde şehrin valisi ya da belediye başkanı ya da sıradan bir vatandaş yanına yaklaşır ve göğsünü gere gere Batılılaşma İhaneti’nin iyi bir okuru olduğunu söylerdi.
Yazılışından elli yıl sonra bile yazarına dua ettiren bir kitaptır Batılılaşma İhaneti.
Edebiyat tarih fikir ve kültür dünyamıza hizmetlerini saysak sayfaların yetmeyeceğini biliyorum.
KÜLTÜR KÖPRÜLERİ KURDU!
Yine Türk dünyasına en çok hizmet eden kültür adamı Mehmet Doğan olmuştur. Bağımsızlığına kavuşan Türk devletleriyle Türkiye arası kültürel köprüler kurmuştur. Türk devletleri teşkilatları kurulmadan çok önce kültürel alt yapıyı Doğan oluşturmuştur. Ufku olan bütün dev şahsiyetler gibi Doğan’da yeni bir dünyanın kurulacağının farkında olarak önceden o alana yatırımlar yapmıştır.
ACIMIZ BÜYÜK
Yıllardır kıymetli ağabeyimizle sayısız hatıra biriktirdik.
Yakın zamanda kaybettiğimiz diğer büyük şahsiyetler gibi onun da yeri kolay dolmayacaktır.
Bu manada acımız büyüktür. Rabbimiz emanetine hakkıyla sahip çıkmayı nasip etsin.
Tanımaktan yol arkadaşlığı yapmaktan kardeşi olmaktan şeref duyduğum Mehmet Doğan Ağabeye Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.
Menzîli mübârek, mekânı cennet, makamı âlî, rûhu ilâ yevm'el kıyâme şâd ü handân olsun İnşallah!
Yorumlar27