’’Bu millet yaptıklarınızı asla unutmayacak."

  • GİRİŞ26.11.2024 08:08
  • GÜNCELLEME26.11.2024 08:08

Bir çalışma vesilesiyle son yıllarda kurulan bazı dernekleri inceleme fırsatı buldum. Araştırma yaparken ilginç bir durumla karşılaştım.

 İsimlerinin başına uluslararası veya dünya kelimesini getiren derneklerin daha çok yerel çalışmalar yaptığını gördüm.

Bu derneklerin uluslararası bir faaliyetleri olmadığı gibi dünyayla da alakaları yok. İlk başta bu duruma bir anlam vermekte zorlandım. Ama sonrasında yerelliklerinden yerinenlerin kendilerini olduklarından büyük ve güçlü gösterme uyanıklığı olarak yorumladım bu adlandırmaları.

 Artık nerede bu kavramları cömertçe kullanan bir dernek görsem gülmekten kendimi alamıyorum. Aklıma hemen uluslararası kavramını kullanıp ulusal çapta bile iş üretemeyenler dünya kelimesini kullanıp kasabalarının dışına bile çıkamayan dernekler geliyor.

Bir meslek grubuyla ilgili dernek kurup başına dünya kelimesini koyan laf cambazına dünya geneline mi hitap ediyorsunuz ya da üyelerinizi belirlerken geniş bir perspektifle mi yaklaşıyorsunuz diye sordum.

Kendine has üslubuyla ‘yok kurban, üyelerimizin hepsi akrabalarımdır.’ Dedi. O halde derneğin başına neden aşiretini çağrıştıracak bir kelime kullanmak yerine dünya kavramını kullanıyorsunuz dedim.

 Gülerek ‘çünkü benim akrabalarımın hepsi ayrı bir dünyadır’ dedi. Boşuna dememişler izahı olmayanın mizahı olur diye.

Bir de uluslararası sempozyumlar var. Sempozyum uluslararası olunca ilk başta dünyanın dört bir yanından akademisyenlerin katıldığını zannediyorsunuz. Biraz araştırınca İstanbul’da yaşayan farklı milletlerden isimleri bir araya getirerek bir organizasyon yapıldığını görüyorsunuz. Yani onlara göre Fatih’te oturan Bir Mısırlı bir Suriyeli akademisyen koydunuz mu uluslararası bir programa imza atmış oluyorsunuz.

Sadece yerel derneklerde değil koskoca kurumlarda da böyle bir hastalık var. Uluslararası diye sunulan birçok programda böyle bir sonuçla karşılaştım.

Uluslararası kavramı günümüzde bir takıntıya dönüşmüş. Bir program deruhte edilirken mutlaka birisi çıkıp bunu uluslararası yapalım diyor ve olanlar oluyor.

Geçtiğimiz haftalarda önemli bir şehrimizde yapılan edebi bir sempozyumda uluslararası kelimesini görünce içeriğine baktım. Dışarıdan bir kişi dahi yok. Katılanların hepsi yurdum insanı.

Düzenleme heyetinden bir arkadaşa neden böyle yaptıklarını sordum. Meğerse İstanbul’da yaşayan Türk dünyasından gelen iki ismi davet etmişler. Davetliler son anda mazeret bildirip katılmamış. Ne güzel iş değil mi o iki kişi katılsaydı organizasyon birden uluslararası mahiyet kazanacaktı.

 Uluslararası takıntısını aşmak gerek.  Her ne yapacaksak iyi yapalım varsın ulusal yapalım. Ya da uluslararası diyorsak hakkını verelim gerçekten uluslararası olsun.

GÜLE GÜLE BİLGE BAŞKAN!

 Derneklerdeki dünya ve uluslararası kavramlarının mağduriyetini politikada bilge kelimesinin yaşadığını görüyoruz.

Ses bayrağımız Türkçemizin en güzel kelimelerinden olan Bilge’ye adeta zulüm yapılıyor. Kelimelerin en mazlumu bilge kelimesidir diyebiliriz.

Hatta sözlükteki hiçbir kelimenin yaşamayacağı acıyı bilge kelimesi yaşıyor desek abartmış olmayız.

Doğu toplumları malumunuz kahramansız yaşayamaz. Bu vasfı taşıyan güçlü karakterlerin etrafında toplanır ve onların izinden giderler.  Kahraman susuzluğu çekilen dönemlerde de peşine takıldığı kişilere onlarda olmayan anlamları yükleyerek şahıslar zihinlerde kahramanlaştırılır.

 İşte Trajedi de tam burada başlar. Kitlelerin yüklediği anlamın zerresini taşımayan bu kişiler sürekli pot kırarak takipçilerinin ümitlerini kırar hayallerini yıkarlar.

 Çağımız ne yazık ki sahte kahramanlar çağı. Asilin taliplisi olduğu gibi sahtenin de her zaman takipçisi oluyor.

Günümüzde bu zoraki kahramanlaştırma çabalarını daha çok siyasi arenada görüyoruz. Türkiye’deki bazı partilerin genel başkanlarını tabanları bilge olarak görüyor.

 Bu güzide kavramı kullanandan vergi de alınmadığı için herkes bol keseden harcıyor. Tabi bu sıfatı hak edecek liderler varsa onlara bir şey demeye kimsenin hakkı olamaz. Onlara sözümüz yok zaten.

 Mesela bilge lider sıfatı Aliya’ya annesinin ak sütü gibi helaldir. Yüzde yüz hakkıdır ve çok da güzel yakışmaktadır. Çünkü Aliya tam anlamıyla bilgedir.

Bizim eleştirimiz bu sıfatın hak etmeyenlere verilmesi bir de gerekli gereksiz şekilde kullanılmasına yöneliktir.

Yüzde birlerin altındaki partisini hiçbir seçimde yüzde ikiye çıkaramamış bir genel başkana niye bu sıfatı kullandıklarını yardımcılarından birine sormuştum.

Cevabı evlere şenlikti. Genel başkanımız kendisine böyle hitap etmemizi ve tabanımızın da bunu kabullenmesini istiyor dedi. Şimdi kendisi hayatta değil. Mekanı cennet olsun.

Görüyorsunuz yerelliklerini örtmek için derneklerini uluslararası gösteren uyanıklar gibi bazı parti başkanları da bilgisizliklerini örtmek cehaletlerini belli etmemek için bilge başkan sıfatının arkasına sığınabiliyor.

 Siyasi hayatlarında bir kere bile bilgelik gösterip ülkenin menfaatine milletin hayrına fikir ve politika üretemeyenler holigana dönüştürdükleri teşkilat mensuplarının bilge lider tezahüratlarından büyük keyif alıyorlar.

 Estağfurullah bilgelik kim biz kim deme erdemini de göstermiyorlar. Alan memnun satan memnun.

Neyse ki kendisini bilge başkan diye anons ettiren siyasi aktörlerden birisi jübilesini yaptı da bu mazlum bu mağdur bilge kavramı biraz olsun rahatladı.

Siyasi hayatında hangi konularda ufuk açmış acaba diye baktığınızda emekliye ayrılan bilge başkanın karnesinde şu icraatları görüyoruz:

 Ömründe mescide yanlışlıkla bile girmemiş bir adama Mücahit dedirtmek.

 Başkanlığını yaptığı hareketin savunduğu temel değerlerin her şeyine düşman olanlarla birkaç vekillik için ittifak kurmak. 

Erbakan fotoğraflarının önünde Erbakan düşmanlarına ellerinde viskiyle Türkiye laiktir laik kalacak sloganları attırmak ve genel merkezinde daha önceki partilerini kapatanlarla aynı kafayı taşıyan birisinin adaylığını ilan etmek.

 Önce ahlak ve maneviyat diyen bir hareketi LGBT’yi meşru görenlerin ve terörü destekleyenlerin blokuna çekmek.  İstanbul’da yapılan bir camiye Sivas’a gidecek hızlı trene karşı çıkmak.

 Kendisini cihat hareketi olarak tanımlayan bir yapıyı CHP zihniyetine payanda yapmak.

Yeni bir dünyanın kurulacağına, İslam’ın yeryüzüne hâkim olacağına inanarak varını yoğunu dava için infak eden sakallı amcalara çarşaflı yaşlı teyzelere altı okun bayrağını sallatmak.

Bir halife beklentisi ve özlemiyle harekete girip oy vererek cihat ettiğine inandırılan masum Anadolu’nun saf çocuklarına hilafetin düşmanı olan bir partiye mühür bastırmak.

  İşte böyle tuhaf bilgelikler gördük yakın tarihimizde. Ömrünü hayra motor şerre fren olmaya adayanların kurduğu hareket bütün enerjisini kendi partisini bile yönetmekten aciz bir kişiyi ülkenin başına geçirmek için harcadı. Alnı secdeli insanlar adeta celladına aşık edildi.

Sistemin alternatifi olan koskoca yapı sistemin partisine yedek lastik yapıldı. Tebliğ hareketi tenkit hareketine dönüştürüldü. Taban radikalleştirilerek kendisi gibi düşünmeyenlere saldırı dilini kullandı. Tam bir düşüş ve çöküş dönemi yaşandı. Öyle ki dünkü çocuk denilenlerin kurduğu iki günlük partilerin bile altına düşüldü.

Siyasette iktidar olmak kadar istikamet sahibi olmak da önemlidir. İstikametten sapıldığında savrulma kaçınılmazdır.

İslam Birliği idealiyle ümmetin umudu olmak için yola çıkan bir hareketin ne hallere düşürüldüğünü üzülerek izledik.

Yeni gelen ekipten ve başkandan YİK tabusuna takılmadan hareketin yönünü karanlık CHP -HDP çizgisinden D8’lerin aydınlık ufkuna çevirmesini diliyoruz. GİK emri YİK’ten almaya devam ederse tükeniş kaçınılmaz olur. Bilge başkandan gölge başkana geçişin harekete bir faydası olmaz.

Son olarak bilge başkana bundan sonraki hayatında huzur ve sağlık diliyor kendisini merhum ve mağfur hocanın şu tarihi cümlesiyle uğurluyoruz.

’’Bu millet yaptıklarınızı asla unutmayacak."

 

 

 

 

Yorumlar47

  • Ardahan 3 saat önce Şikayet Et
    Kaleminize, gönlünüze, yüreğinize sağlık...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Mustafa Direkçi 3 saat önce Şikayet Et
    Mahmut Bey yine güzel bir yazı Allah'ım razı olsun. Erbakan Hocamızın kemiklerini sızlattı. Hacı olan Abime CHP'ye oy verdirdiler
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Palandöken 4 saat önce Şikayet Et
    Tekmo ile ahirette hesaplaşacağız iki dünyada da hakkımı helal etmiyorum siz Erbakan hocanın tırnağı olamadınız fatif Erbakan dahildir
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • İzmirli 4 saat önce Şikayet Et
    Asla unutmam hainlerle arkadaşlık yapanlara
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Turabi 4 saat önce Şikayet Et
    Siyınizmle yatıp siyonlzmle kalkıyorsunuz. Bizim aklımıza bile gelmiyor.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat