Bir başka açıdan Suriyeliler meselesi
- GİRİŞ04.08.2022 09:24
- GÜNCELLEME05.08.2022 08:49
Önceki gün, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde “Suriyelilerin Gönüllü, Güvenli, Geri Dönüşü” başlıklı bir çalıştay yapıldı.
Aynı günün akşamında, bir grup gazeteci, çalıştaya katılan Türk ve Suriyeli yetkili isimlerle bir araya geldik.
AK Parti Antalya Milletvekili, TBMM Göç ve Uyum Alt Komisyonu Başkanı Atay Uslu ve Afrin Yerel Meclis Başkanlığı ile Geçici hükümet Yerel Yönetimler Bakanı Sait Süleyman’dan hem Suriye’deki son gelişmeler hem de Türkiye’nin göç yönetimi konusunda derinlemesine bilgiler ve değerlendirmeler aldık.
Bendeniz, bir süredir Türkiye’deki sığınmacı karşıtlarının ezbere bir cümle ile “Suriye’deki savaş bitti, herkes evine dönsün” şeklindeki yaklaşımlarına karşı, “Bu o kadar kolay olsaydı, yıllardır İdlib’in kuzeyinde Türkiye sınırına yakın yerlerde bez çadırlarda ve ağır şartlarda yaşamak zorunda kalan 1,5 milyon Suriyeli herkesten önce terk ettikleri evlerine dönerlerdi” diye cevap veriyorum.
Atay Uslu’nun tam da bu noktaya işaret eden şu değerlendirmeleri ile devam edelim.
-Lübnan’da, 1,2 milyon, Ürdün’de 600 bin Suriyeli sığınmacı, bu iki ülkenin ekonomisi zayıf olduğu için çoğunlukla kamplarda ve zor şartlarda hayatlarını sürdürüyorlar.
-Her iki ülkenin de Esed rejimi ile bakanlar düzeyinde açık ilişkisi var. Ancak Lübnan’da ve Ürdün’deki Suriyeliler Esed yönetiminin bulunduğu bölgelerdeki evlerine dönmek yerine bu zor şartlarda yaşamayı tercih ediyorlar.
Demek mi mesele neymiş?
Esed’den kaçan milyonlar için, kaçmalarının temel gerekçesi olan can korkusu geçmiş, ortadan kalkmış ya da hafiflemiş değil.
Pek çok kişinin aklına hemen gelebilecek sorunun cevabını da verelim:
Bu durum, Türkiye’nin bir süredir Suriye’ye gönüllü, güvenli ve onurlu şekilde geri dönüşleri teşvik etmek için başlattığı girişimlerle ters düşen bir durum değil.
Çünkü bu çalışmalar, Suriye’ye geri döneceklerin, Esed rejiminin kontrolündeki bölgelere değil, Türkiye’nin güvenli hale getirdiği bölgelere geri dönüşlerini desteklemek için yapılıyor.
TÜRKİYE’DE FABRİKA AÇAN, YATIRIM, ÜRETİM YAPAN ZENGİN SURİYELİLER İKAMET SORUNU YAŞAMAMALI
Ülkemizdeki Suriyelilerle ilgili benim savunduğum ikinci bir tezim daha var.
Diyorum ki: bu insanlar, yük olmaktan daha çok, yük alıyorlar.
Ankara’daki Siteler esnafıyla konuşuyorum, Suriyeliler giderse bizim mobilya işleri batar diyorlar.
Marmara Bölgesinden iş adamlarıyla, sanayicilerle konuşuyorum, Suriyeliler giderse bizim için büyük sıkıntı olur diyorlar.
Bunu dışında bir de ‘parasıyla’ Türkiye’ye gelen Suriyeliler var.
Sohbetimizde bu konularda bize detaylı bilgiler veren Afrin Yerel Meclis Başkanı ve Geçici Hükümetin Yerel Yönetimler Bakanı Sait Süleyman, tüccar ve iş adamı sıfatı taşıyan çok sayıda Suriyelinin Türkiye’ye yatırımlar yaptığını, fabrikalar açtığını anlattı.
Ama zehirli bir gaz gibi hızla yayılan sığınmacı karşıtlığı nedeniyle, bu durumdaki zengin Suriyeliler bile ‘ikamet uzatma’ sorunları yaşamaya başlamışlar.
Şunu hepimizin bilmesi lazım:
Bu durumda olan yani iş adamı, zengin Suriyeliler ile doktor vs. nitelikli meslek sahibi Suriyelilerin Türkiye’den ayrılmaları durumunda gidecekleri yer Suriye değil, Avrupa ülkeleri olacaktır.
O nedenle, ilgili makamlar yaygınlaşan sığınmacı karşıtlığı havasına teslim olmadan, ülkenin ve gelecek nesillerin menfaatleri doğrultusunda hareket edip, bu durumdaki insanları ülkede tutmanın bir yolunu bulmalı.
SURİYELİLERLE İLGİLİ ALGILARIN ÇOĞU YANLIŞ. BUNA YAPILAN YARDIMLARIN CİNSİ VE MİKTARI İLE İLGİLİ OLANLAR DA DAHİL
Malum, Suriyelilerle ilgili çıkan haberlerin çoğunluğu, üretilmiş, yalan haberlerden oluşuyor.
Hatırlanacak olursa, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, belediye başkanı seçildiğinde, Bolu sınırları içinde yaşayan Suriyelilere yapılan yardımları tümden keseceği vaadinde bulunmuştu.
Atay Uslu’nun aktardığına göre, Meclis Göç ve Uyum Alt Komisyonu, Tanju Özcan’a yazıyla sormuş:
2011’den bu yana, Suriyeliler için ne kadar yardımda bulunulmuş bize bildirin diye.
Sonra anlaşılmış ki, küçük birkaç ayni yardım dışında, Suriyeliler için nakdi tek kuruş yardım bile yapılmamış.
İşin gerçeği şu:
Ülkemizdeki Suriyelilerin çok büyük çoğunluğu, kendi alın terlerini dökerek, çoğunlukla da emek yoğun işlerde çalışarak geçimlerini sağlıyorlar.
Bunun dışında AB ile yapılan anlaşmalar doğrultusunda Türkiye’ye gelen paradan ihtiyaç sahibi Suriyelilere kişi başı 170 lira gibi bir ödeme yapılıyor.
Bu kadar.
Afrin Yerel Meclis Başkanı ve Geçici Hükümet Yerel Yönetimler Bakanı Sait Süleyman, Türkiye’deki Suriyelilerle ilgili Türk halkının kanaatlerini doğru istikamete çevirmemiz lazım diye konuşuyor.
Kendi çocuklarından bir örnek verip, “Benim küçük kızımın ana dili Türkçe. Arapçası çok zayıf olduğu için, evde biz öğretmeye çalışıyoruz” diyor.
Ben de şunu ekleyerek bitireyim yazıyı:
Bu çocuklar artık bu ülkenin çocukları…
Hatta, bu ülkenin zenginlikleri…
Kışkırtmalara prim vermeden önce bu gerçeği, sonra da bu çocukları kabullenelim.
Yorumlar4